Din, iman, vatan, millet hep tekellerinde!

12 Ağustos 2014 Salı, 14:11

Özlem Buğday Yağmur/ Lodos Haber

Kıymetinden sual olunmayacak müstesna bir yazar, İslam’ın ve imanın şartlarına paşa gönlünün istediği şekilde ekleme yapıp, seçime iki gün kala ruhban kontenjanından veriyor gazı:

“Bir adam yolsuzluk iddialarını kabul etse bile, İslami kaideye göre yine de Tayip Bey’e oy vermeye mecburdur!

İman bunu emreder!

İslam budu emreder!

Hiç kurtuluşu yok!”

Kesmedi diye pekiştirelim.

Nedir?

“Tayip Bey’e oy vermeye mecburdur!”

Neden?

“Zira İslam ve iman bunu emreder!”

Ne zamandan beri?

Bu minvaldekilerin akıl oyunları amansız bir seyir izlemeye başladığından beri.

***

Bir diğeri…

Üstelik de yüce Meclis’in koskoca vekili.

Seçim bölgesi olan Kayseri’den yapıyor yayını:
”Eğer Peygamber efendimiz gelip bu sahneyi görseydi, hepimizle gurur duyardı!”

Peygamber efendimiz gelip neyi görseydi?

Sandık sonuçlarını!

Ne yapardı?

Hepsiciğiyle gurur duyardı!

…..????!!!!

Bu ülkenin yasama organında yer alan…

Hani şu cümlemizi yöneten yasaları yapan bu vekilin tezine göre, Peygamber efendimiz Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle yakından ilgili!

O derece ki, alınan sonucu görse…

Hepsiyle teker teker gurur duyacak!

***

Bunlar, iktidar cephesindeki bir takım insanların toplumu sürüklemeye çalıştığı marazlı algıdan bazı kupleler.

İslam’ın ve imanın şartları, Cumhurbaşkanlığı yarışında Recep Tayip Erdoğan’a oy vermeyi mecbur kılıyor. (Aman diyim püskülüne halel gelmesin!)

Üstelik, hiiiç kurtuluşu da yok!

Diğerinin zihni birkaç level birden atlayıp, daha da yüksek bir boyuttan yapıyor siyasi açıklamasını.

(Haşa estağfurullah) Hazreti Muhammet gelecek.

Açılan sandık, geçerli oy, geçersiz oy derken çıkan sonuca bakacak.

Ve emeği geçen herkesle gurur duyacak.

***

Bir de vatan millet cephesi var.

Onlar da vatan, millet ve bayrak sevgisini tekellerine almış durumda.

Öyle olunca aforoz mekanizmaları da kendi zihin yapıları ölçeğinde işliyor.

Zevzekçe bir tercih neticesinde dayatılan “Ekmek için Ekmelettin’e” oy vermeyenler bundan böyle ne yapmasın?

Atatürk’ün adını ağzına almasın!

Niye?

Size de başka türlü bir bilgi notu mu ayan oldu?

“Söyleyin, bir daha adımı ağızlarına almasınlar!”

Mı dedi Atatürk?

***

Bir diğeri, Gezi Direnişi’ndeki farazi dış mihrak ayarında şezlong düşmanı kesilmiş.

Aklı başında hiçbir sebep yokken, tamamen kendiliğinden şişirdiği egocuğunun kışkırtmasıyla eşsiz kriterini tuşluyor:

“Şezlongdan kalkmayanlar bir daha bayrak fotoğrafı paylaşmasın!

Bu ülkeyi sevdiğinden bile bahsetmesin!”

Kahrolsun vatana ihanetin müsebbibi şezlonglar!

Koştur koştur Ekrmelettin İhsanoğlu’na oy vermek yerine, kaidelerini o kalleş şezlonglardan kaldırmayanlar, bundan böyle hiç ağzını açmasın.

***

Selahattin Demirtaş’ı destekleyenler zaten aktarmasız İstiklal Mahkemeleri’ne sevk!

O vatan hainleri ki, haklarında gereği çoktan düşünüldü!

Fiziki olsun, siyasi olsun, hiçbir ölçekteki Türkiye haritasına göz ucuyla bile bakmasın bundan böyle.

Bayrak desen, vatanperverler tarafından zaten tümden men edildi!

Uzaktan bile görsen kaç!

***

Bu şartlar altında, kendisininki başta olmak üzere akla ve fikre hezeyanlı bir ihtiyaç duyan yazarın seçim sonrası analizi şudur:

Böyleleri için yıllarca üzüldük.

“Vah!” Dedik.

“Eyvah!” Dedik.

Hasan Mezarcı vakasının da tesiriyle, bunlardaki gerçeklik duygusu da, her geçen gün bir nebze daha sırra kadem basıyor dedik.

Üzerinize afiyet, epey de bi safmışık.

Üzül, kahrol!

Nereye kadar deyip, bilhassa şu son seçimde harbiden aydık.

Vesileyle son söz:

Akıl, fikir, mantık, vicdan ve en önemlisi de hatırı sayılır ölçüde iman fakiri halinizle, bu dünyada gemisini yürüten kaptan taifesinde olduğunuza şüphe yok.

…da,

Envai çeşit bezirganlığınız hasebiyle yarın bir gün yatacak yer bulamayacaksınız.

Benden söylemesi.

Nasıl bilgi?

Ne yapalım?

Yayalım.