|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Pazarın ertesi tufan olmasın
08 Ağustos 2014 Cuma, 09:21
Nuriye Akman/ZAMAN
|
|
Oy vakti geldi çattı ama şölen değil savaştayız sanki. Her gönül yaralı, herkeste bir yarın korkusu. Cumhurbaşkanını seçmek öfkeyi dindirir mi yoksa yeniden şiddet sarmalına mı girilir bilmiyoruz. İster parlamenter sistemde kalalım, isterse fiili başkanlığa geçelim, her halükarda bir kısır döngü içindeyiz: Hayatî kurumlarımız işlemiyor.
Paylaş
Tweetle
Paylaş
Gönder
Yazdır
A A
Cumhuriyetimizi inşa ederken temel kurumları dörtbaşı mamur oluşturabilseydik, bugün kendi çıkarları adına toplumsal dengeyi tarumar edenlere dur diyebilirdik. Maalesef Türkiye’nin kurumları sabit esaslarla çalışmadı hiç. Yasama, yargı ve yürütme, daima kuralların keyfekeder esnetildiği veya yok sayıldığı bir sistem yarattı. Bileşik kaplar misali, medya ve STK’lar da bu çarpık fotoğrafın parçasıydı.
Hayatın bütün cephelerinde; ulaşım, sanayi, eğitim, askerlik ve şehircilikte kurumların düzgün, güvenli, eşitliğe dayalı hizmet verilebilmesi için, daha en baştan sağlam ölçüler getirilmeliydi. Ne zaman büyük bir faciayla karşılaşırsak o zaman hatırlandı bunlar. Fakat olayların sıcaklığı içinde sağa sola koşulup yine eski düzene dönüldü. Bütün kurumlar benzer zaaflarla malul olduğundan hiçbiri diğerinin hatasını sorgulayamadı. Türkiye kâğıt üzerindeki hukuk devleti fakat gerçekte bir kaos düzeniydi.
Sandık, ganimeti paylaşacak yeni grupları belirlemeye yaradı sadece. Hiçbir iktidar, oligarşinin tunç yasasını kırmadı. Bazıları kırmaya çalışır gibi göründü, sonunda malum bünye onu kulu haline getirdi. Yönetilenler arasında kula kul olmakta beis görmeyenler kadar yaygarayı basanlar da çıktı. Ancak ses zamanında yükseltilmedikçe ve daha önemlisi isyan ahlakı tüm kesimleri kapsamadıkça sonuç alınamazdı.
Hepimiz bu kara düzenin kurbanlarıyız. Gezi eylemleri başıyla ve sonuyla bunun en bariz işareti, fakat 81 yıllık gerilim filminin sadece bir sahnesiydi. Gücü kıskançça ellerinde tutan, toplumun her kanadıyla paylaşmayan veya bir paylaşıp bir vazgeçen, siyasal, sosyal ve ekonomik hakları yaygınlaştırmak yerine kısıtlamaya çalışan hükümetler, bozuk düzenin taşeronları olduklarını kavrayamadılar. Ülkeyi ayakta tutan kurumları, gelenekleri ve ilkeleri sarsılmayacak bir şekle sokmadıkları için günleri sayılıydı. Dünyevi ve İlahi iki sebeple: Bir; görünmeyen asıl patronlar yeni bir taşerona aşerebilirlerdi. İki; tarih sömürgen sistemlere ilânihaye izin vermiyordu.
Oligarşinin tunç yasasında yazmayan bir gerçek var: Rencide edilenlerin olumsuz hisleri, onurlandırılan kesimleri de zehirler. Evrenin her noktasında geçerli varlığın birliği yasasının doğal sonucudur bu. Taşeron takasının yarattığı kısır döngüyü nasıl kıracağımız belli: Kendi çıkarınızı korumanın tek yolu, başkalarınınkini de korumak. Ya devrimle ya evrimle! Devrim ateşini mağdurlar yaksa da süreçte en fazla onların canı yandığından evrim yolu daha makul görünüyor.
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda değil. Asalet beynimizi nasıl kullandığımızla ilgili bir mesele. Akıl melekemiz kişilerle uğraşmayı bırakıp kurumları adam edecek önce. Kişileri biçimlendiren başta aile olmak üzere okul, mahkeme, ordu, fabrika, sermaye, sandık, parlamento, vakıf, medya ve sanat gibi kurumlardır. Onlardır doğası iyiliğe meyyal olanları bile kötülüğe iten. Onlardır gönlü kötülüğe yatkınları durduran. Öyleyse herkes kendi kurumunu yeniden inşa etmek mecburiyetinde.
Mesela medya bir yanlışa şahit olduğunda üç maymunu oynamayacak, bu akçe bilgileri geleceğin kara günleri için biriktirmeyecek. Hükümetler, reklam verenler ve diğer güç odaklarıyla mesafelerini iyi ayarlayacak. “Hele şu köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyelim” demeyecek. Köprüyü geçse bile ayının dönüp pençelerini ona geçirebileceğini unutmayacak. Ne yalakalık ve ne de düşmanlık! Sadece doğadaki çoğulculuk kollanacak.
Şimdi karar verilip uygulamaya konsa, birkaç on yılımız bu mücadeleyle geçer ama düzgün bir medyanın yaratacağı sinerji diğer kurumları da olumlu etkiler. Esasla uğraşırken usulü gözden kaçırmamak, kişileri değil kurumları öncelemek. İşin püf noktası bu. Sandığa giderken “Kimi seçersek kurumları ilkesel düzeyde yeniden inşa etmemiz kolaylaşır?” sorusuna cevap arayacağız.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|