!
/ 2014-07-31 10:23:49
Türkiye'de her seçim, bir öncekinden daha önemli ve kritik hale geliyor. Bunun sebebi Türkiye'nin her geçen gün daha çok ayrışması, daha çok karışması ve daha fazla bölünmeye sürüklenmesidir. Tablo budur ve seçimler Türk milletinin bu duruma ne dediğinin ve nasıl tepki verdiğinin test edilmesi anlamı taşıyor. AKP'ye onay verildikçe tehdit ve tehlike daha da büyüyor ve hızlanıyor. Onun içindir ki Cumhurbaşkanlığı seçimi hayati bir önem kazanmıştır ve sonucu bu ülkenin varlığını ve birliğini doğrudan etkileyecektir.
Gündem
Bu tespitimizi, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı seçimi başlığı altındaki gündemiyle birlikte değerlendirmek daha doğru olacaktır. AKP'nin 12 yıllık iktidarı istisnasız her alanda derin bir çöküntü meydana getirmiş olsa da, şu anda gündem içeride bölücü ihanet, ortalığa saçılan tarihin gördüğü en büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ve buna bağlı olarak paralel yapıya yönelik operasyonlardır. Dış politikanın gündemi ise İsrail'in Gazze'de Müslümanlara, IŞİD ve Barzani'nin Kuzey Irak'da Türkmenlere karşı yürüttüğü vahşi soykırım ve AKP'nin bu yaşanlardaki rolüdür. Doğu Türkistan'daki Çin zulmünü de bu tabloya mutlaka eklemek gerekiyor. \'Sıfır sorun\' denilerek çıkılan yolda, gelinen nokta itibarın sıfırlanması ve ülkenin çaresiz bırakılmasıdır.
Bizzat kendisi BOP ürünü
Her biri üzerinde günlerce konuşulması gereken bu başlıkların altında çok acı, çok sarsıcı ve çok vahim gelişmeler yaşanıyor. Gazze'deki soykırımı AKP'nin BOP yolundaki tutarsızlıklarından soyutlamak imkansızdır. AKP'nin bizzat kendisi bir BOP ürünüdür. Kendi ifadeleriyle halının altına süpürülmeyip kullanılmışlardır. İsrail için tehdit ve tehlike olan her ne varsa, AKP eliyle ortadan kaldırılmış ve Gazze soykırımı için zemin hazırlanmıştır. İsrail'i koruyacak savunma sistemi bizim topraklarımıza yerleştirilmiştir. Gazze'nin çocukları ölürken, Erdoğan'ın çocuğu deniz ticaretiyle İsrail'den para kazanmaya devam etmiştir. Gazze'ye tonlarca bomba yağarken, bütün itirazlara, tepkilere ve iade çağrılarına rağmen Erdoğan Yahudi Cesaret Madalyası Ödülü'nü ısrarla boynunda taşımıştır. Geçtiğimiz günlerde, Amerikan Yahudi Kongresi'nin ödülü geri istemiştir. Önce sessiz kalınmış, daha sonra da çaresiz biçimde bu ödülün geri iade edilebileceği duyurulmuştur. Türkiye AKP eliyle bir defa daha küçük düşürülmüş, bir defa daha rezil edilmiş ve bir defa daha kaybeden taraf olmuştur.
Paralel itiraflar
Paralel yapı ezberi ayrı bir komedidir. Aday Erdoğan'ın bu konuda yaptığı her konuşma yeni bir itiraf olmaktan ileri gidemiyor. Her şeyden önce \'paralel yapı\' sözü başlı başına bir itiraftır. Paralel, iki çizginin sonsuza kadar aynı yönde ilerlemesi ve asla birbiriyle kesişmemesi demektir. Gerçekten de, menfaat üzerinden bir paralel yapı oluşturulmuştur. Aday Erdoğan şimdi paralelin bir tarafını anlatırken, kendi tarafının da aynı olduğunu itiraf ediyor. Nitekim, kumpası birlikte kurmuş, yolu birlikte yürümüşlerdir. Bugün suçlanıp içeri atılan polislerin ifadeleri de aynı şeyi gösteriyor. Paralelin bir çizgisi sızmış, dinlemiş, takip etmiş getirmiş, diğer çizgisi de bunları almış siyaset meydanlarında bağıra çağıra kullanmış ve bunun üzerinden oy kazanıp iktidarını sürdürmüştür. Bütün Türk milleti, hatta bütün dünya buna şahittir.
MHP liderinin tespiti ve soruları
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, bu konuda çok çarpıcı bir tespitte bulunmuş ve şu soruları sormuştur: \'Eğer devlet içinde paralel bir yapılanma varsa, eğer emniyet içinde bazı gruplar binlerce kişiyi dinlemiş ve kaydetmişse sorarım sizlere, bu Erdoğan nerededir? Hükümetin başındaki zat; devlet içinde yuvalanma varsa bunu nasıl fark etmemiş, nasıl engelleyememiştir? Görünen odur ki, yargı ele geçirilirken, emniyet ve bürokrasiye belirli çevreler tıka basa doldurulurken Erdoğan izlemekle kalmamış, destek olmuştur. İşler sarpa sarınca, menfaatler çakışınca aday Erdoğan bundan şikayet etmeye başlamıştır. Soruyorum; Türk askerine düzenlenen komplonun başında kimler vardır? MHP'ye yapılan operasyonların içinde hangi isim ve kesimler yer almıştır? Aday Erdoğan düne kadar övdüğü, palazlandırdığı, devleti adeta teslim ettiği kim varsa; şimdilerde paralel diye suçlamaktadır. Oysaki gerçek paralel, gerçek eğri Erdoğan'dır. Müsebbip Erdoğan'dır. Şayet hükümetten habersiz devlet bünyesine sızma ve kadrolaşma mümkün oluyorsa, Türkiye vahamet düzeyde tehditlerle karşı karşıya demektir. Bu Erdoğan'ın uyuduğunu, uyuşturulduğunu ya da uyutulduğunu göstermektedir. Şimdi soruyorum sizlere; Başbakanlık'ta tutsak alınan bir adamın Cumhurbaşkanı olması mümkün müdür?\'
Yüzleşme şart olmuştur
Paralel yapı artık yüzleşmek zorundadır. Bunun yolu da aday Erdoğan'ın ezberlerini tekrarlaması değil, Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı şu çağrının gereğinin mutlaka yerine getirilmesidir: \'Erdoğan'ın aylardır Pensilvanya diyerek her türlü hakaret ve kötü söz yönelttiği Sayın Gülen Türkiye'ye dönmeli ve mutlaka yüzleşmelidir. Aday Erdoğan'ın suçlamaları karşısında Sayın Gülen'in cevap hakkı vardır. 12 yılın 11 yılında AKP'yle kurduğu ilişkileri, bildiği gerçekleri Sayın Gülen açıklamalı, bu zihniyetin maskesini düşürmelidir.\'
Ya karanlık, ya huzur
Neresinden bakılırsa bakılsın, hangi mesele ele alınırsa alınsın, altından mutlaka AKP'nin yetersizlikleri, teslimiyeti veya özel hedefleri için ülkenin varlığının ve birliğinin hiçe sayılması çıkıyor. Bu durum aynı zamanda Cumhurbaşkanı seçiminin ne kadar önemli ve hayati olduğunu da belgeliyor. Türk milleti, ya 12 yıllık bu karanlığın daha da zifiri bir şekilde devam etmesine veya huzuru, birliği, kardeşliği, güzelliği ekmek için sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nda buluşmaya karar verecek. Bunun dışında söylenenler yalandır ve bu milletin aklıyla alay etmektir.
|