Partisinin dünkü grup toplantısında Erdoğan bir yandan Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemindeki hastane görüntülerini veriyor diğer yandan da, “Ben sorumlu değilim” demesini “Pişkinlikle” suçlarken gülümsemesini de “Sırıtıyor!” diye aşağılıyor.
Kimsenin avukatı değiliz, bu bir. Hastanelerde insanların hak etmediği hizmet ve tavra rıza gösterecek de değiliz, bu iki.
Yalnız Erdoğan’a bir sorumuz olacak:
“- Türkiye’nin geldiği bugünkü sağlık hizmetleri ile övünüyorsunuz da, niye bir gün olsun Uzm. Dr. Zafer Çukurova’ya teşekkür etmiyorsunuz?”
Niye:
“-Allah razı olsun, Uzm. Dr. Zafer Çukurova olmasaydı hastanelerimizde bu hizmetleri vermek nasip olmazdı!”
Demiyorsunuz...
Belki içinizden, “O kim oluyor ki, biz kaynak aktarmasak, biz rota çizmesek, biz ufuk açmasak Dr. Çukurova ne yapabilir?” diye öfkelenmektesiniz.
İyi de...
Uzm. Dr. Çukurova’nın yapamadığını Kemal Kılıçdaroğlu nasıl yapacaktı? Çünkü o gün SSK’nın Genel Müdürü ne ise bugün de Hastaneler Genel Müdürü o. O gün o isim Kemal Kılıçdaroğlu idi, bugün o isim Zafer Çukurova...
Bu hadisede gerçekten bir “sırıtma” varsa “olayları bağlamından saptırma sırıtması” ’dır, başka bir şey değil?
...
Neyse...
Cumhurbaşkanı adaylarından biri olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı Çanakkale ve Hatay mitinglerinde dinlediğimde, “Erdoğan bu işi bitirmiş” demiştik.
Çünkü bu iki mitingde Erdoğan’ın yüzünde öyle bir rahatlama, sözlerinde ve tavırlarında öyle bir sonuçtan emin olmanın kokusu görülüyordu ki, fark etmemek mümkün değildi...
Dünkü grup toplantısında bunun sebebini açıkladı. “Milletimiz kararını vermiş” dedi. Önüne konulan kamuoyu araştırmalarının söylediği mesajdan bahsetti.
Hepimiz biliyoruz ki, halkın nabzını tutma ve kamuoyu oluşturma, anket sonuçlarını okuma konusunda Erdoğan duygusallıktan sıyrılıyor, her doneyi profesyonel bir gözle okuma becerisini gösteriyor.
Böyle dedi ise böyledir demek istemiyoruz amma tekraren söylüyoruz, Çanakkale ve Hatay mitinglerinde biz bu sonucu Erdoğan’ın yüzünden, gözlerinden ve tavrından çok rahat okuduk...
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday olarak açıklandığı ilk günler ve haftalarda Erdoğan çok gergin, çok tedirgindi. Onu “Vazo” olmakla suçluyor, İhsanoğlu’nun Filistinlilerden aldığı ödülü bile kıskanıp, “Biz Filistinlilere hizmeti ödül için yapmıyoruz” diyor, İhsanoğlu’nu destekleyenleri “çürük yumurta”ya benzetirken, yüzü gerçekten bir çürük yumurta darbesi almış gibi bir hal alıyordu..
Bu hal gitmiş, aynı yüze, rafadan yumurtayla kahvaltı yapar bir hal gelmiş ise, bize kulak verin, çünkü Allah’a(c.c.) şükür, bizim de, böyle konularda isabet oranımız yüksek...
Şunun şurasında birkaç gün kaldı...
CHP’sinden MHP’sine, İhsanoğlu’nu destekleyen herkese diyoruz ki..
İşinin erbabı, onlarca seçime girmiş kimini kazanmış kimini kaybetmiş, bu seçimlerde de devletin ezici bütün imkânlarını sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmeyen Erdoğan gibi bir rakibin önüne bırakıverdiğiniz Ekmeleddin İhsanoğlu için ne yapabilecekseniz bir an önce yapın...
En az 40 yıllık, 90 yıllık mazisi ve kasalarında trilyonları olan partiler olarak sizin mağlup edemediğiniz Erdoğan’ı, emekli maaşı birikimi ve hiç seçim görmemiş hali ile Ekmeleddin İhsanoğlu nasıl mağlup edecek?
Yoksa sağ olur da o günleri görürsek, “Biz elimizden geleni yaptık, millet böyle istedi” demek için mi “İhsanoğlu” dediniz diye seçim sonrası sorarız; darılmaca gücenmece yok, şimdiden söyleyelim...
...
Saygıdeğer okurlarım; Bayram ve sonrasında Ankara dışında olacağım için bir süre izninizi istiyorum. Bu vesile ile hepinizin mübarek Ramazan Bayramı’nı tebrik eder Türk-İslam aleminde hayırlara vesile olmasını dilerim H.D.
|