|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Erdoğan'ın dış siyasetinde akıl ve arzular arasındaki fark açılıyor
21 Temmuz 2014 Pazartesi, 08:05
Murat Yetkin/Radikal
|
|
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Erdoğan'ın dış siyaseti bir yol ayrımına geldi: Aklın gösterdiği mi, gönlün istediği mi?
Erdoğan'ın dış siyasetinde akıl ve arzular arasındaki fark açılıyor
Önce bir kaç saptama yapmamız lazım:
1- İzlenmekte olan Ahmet Davutoğlu’nun dış politikası değildir. Bu her şeyden önce Davutoğlu’na haksızlıktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin halen izlediği Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dış politikasıdır. Aksi takdirde bizim Nabi Avcı’nın Milli Eğitim, Taner Yıldız’ın Enerji, Ömer Çelik’in Kültür ve Turizm veya mesela İsmet Yılmaz’ın Milli Savunma politikalarından söz etmemiz gerekir; yanlış olur.
2- Çünkü daha önceki hükümetlerin aksine Erdoğan’ın dış siyasetinin en önemli unsuru Dışişleri Bakanlığı olmaktan çıkmıştır. Genelkurmay’ın dış politikadaki eski etkisi de kalmamıştır. Buna karşın örneğin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) etkisi artmıştır.
Erdoğan’ın dış siyasetinin yürütülmesinde yeni aktörler ortaya çıkmıştır. Bu yeni ve önemi giderek artan aktörler Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) Türk Hava Yolları (THY), Enerji Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığıdır. (Bir tür taşeronluk hizmeti gözüyle bakılan Fethullah Gülen’in Hizmet Cemaati bağlantılı okul ve ticari örgütlenmeler son ihtilaf ardından şimdi ayak bağı görülmektedir.)
3- Buna bağlı olarak, hükümetin dış siyaset çizgisine paralel geliştirilen AK Parti dış siyaseti kavramı öne çıkmaktadır. Yurtdışındaki Türk vatandaşlarının ilk kez yerlerinde oy kullanacağı cumhurbaşkanlığı seçimi vesilesiyle, 2004’te kurulan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (ATDB) harekete geçirilmesi bunun ilk önemli örneklerindendir.
AK Parti’nin halihazırdaki ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilme ihtimali gözönüne alındığında, Dışişleri, MİT, Diyanet ve diğer yurtdışı ağırlıklı devlet kurumlarından yurtdışındaki parti faaliyetlerine destek talepleri adeta doğal karşılanmaktadır.
Özetle, izlenen Erdoğan’ın dış siyasetidir. Çerçeve budur.
Şimdi sahadaki tabloya göz atalım:
4- Bunları söylemekle birlikte Davutoğlu’nun bakanlığa geldiği 2009 yılından itibaren Türkiye’nin dış ilişkilerinde somut değişiklikler söz konusu olmuştur. Aslında AK Parti’nin ‘Komşularla sıfır sorun’ politikasının en somut uygulandığı dönem Davutoğlu’nun Erdoğan’ın danışmanı olup, Dışişlerinin başında sırasıyla Yaşar Yakış, Abdullah Gül, Ali Babacan’ın bulunduğu dönem olmuştur.
Bu dönemin zirvelerini, Babacan’ın (ve ardından Cumhurbaşkanı Gül’ün Ermenistan ve görevi devraldıktan sonra Davutoğlu’nun Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ziyaretleri olarak görmek mümkün.
5- Grafikte tersine dönüş bakımındansa beş gelişme hatırlanmalı:
1- Türkiye, Suriye ile arasını bulmaya çalışırken İsrail’in Gazze harekatı ve ardından Erdoğan’ın ‘One minute’ çıkışı, 2- Yine Gazze sorunu nedeniyle İsrail’in Mavi Marmara’da 9 Türk vatandaşını öldürmesi, 3- Arap Baharı travması (Erdoğan’ın ‘NATO’nun Libya’da ne işi var?’ çıkışıyla, en büyük askeri güç katkısı arasında 15 gün vardır), 4- Suriye iç savaşında Türkiye’nin açık taraf olması ve nihayet, 5- Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarının Suudi destekli darbeyle yıkılması.
Yani Erdoğan iktidarında Türk dış siyasetinin yaşadığı iniş çıkışlarda sadece Dışişlerinin etkisinin azalması gibi öznel koşullar değil, bölgesel ve küresel siyasi dengelerdeki değişim ve bunların Ankara tarafından algılanışı da pay sahibi olmuştur.
6- Davutoğlu’nun işbaşı yaptığı sırada haklı olarak övündüğü, bölgede sadece hükümetler değil, gruplar düzeyinde herkesle görüşebilme özelliğinden bugün geriye kalan ise şudur: Türkiye’nin Mısır, İsrail ve Suriye’de büyükelçileri kalmamıştır.
Türkiye’nin Filistin halkına hep açık kalmış yardım eli uzatma kanalları kapanmış durumdadır.
Suriye iç savaşındaki saflaşmalar nedeniyle yaşanan karmaşanın neticesinde ortaya çıkan Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli yeni nesil terör örgütü Musul Başkonsolosu dahil 49 vatandaşı 13 Haziran’dan bu yana (bugün 38’inci gün) esir tutmaktadır. Ankara, bu konuda Irak Kürtlerinin lideri Mesud Barzani’nin işbirliği teklifini memnuniyetle kabul etmiştir.
İhracatının önemli ayağını oluşturan güney (Suriye ve Irak) ticaret yolları fiilen kapalıdır. Türkiye’nin bölgedeki en yakın dostu, özel mali ilişkilerin de yoğun olduğu Katar gibi görünmektedir.
İran’ın ABD ve AB ile kendi ilişkisini kurma kararı ardından Türkiye’nin bu alandaki aracı diplomasi etkisi geri plana itilmiştir.
ABD ile ilişkiler, yine Soğuk Savaş dönemlerini andıracak ölçüde askeri odaklı olma eğilimindedir. AB ile ilişkilerdeki mesafe giderek açılmaktadır. Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve ekibinin teknik düzeydeki çabaları Parti kanadından gelen siyasi açıklamaların gölgesinde kalmaktadır.
Rusya ile enerji bağımlılığı, Türkiye’yi Ukrayna-Kırım meselesinde edilgen tutmaktadır. Dün Gül’ün askeri harekatın 40’ıncı yıldönümü törenine katıldığı Kıbrıs’ta inisiyatif ABD ve İngiltere’de görünmektedir.
Erdoğan seçim hakimiyetini sürdürdükçe yalnız içeride 'kazanan hepsini alır' siyaseti yürütmekle yetinmemektedir; içerideki seçim zaferlerinin kendisine dış siyasette de her leyi yapma hakkı vdiğine inanmakta, ama kendi iradesi dışındaki dünya halleri buna izin vermemektedir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Erdoğan’ın dış siyaseti bir yol ayrımına gelmiş durumdadır. Ya aklın emrettiğini yaparak dış siyaset çizgisini yenileyecek, ya da (İslami ideoloji etkisinin ağırlık taşıdığı siyasi) arzularının emrettiği yolda devam edecektir.
Akılcı çizgi, Türkiye’nin Batıda AB’nin demokratik ve ekonomik ölçüleriyle yakınsamasını, Orta Doğu’da ise 2009 öncesindeki ‘Herkesle görüşüp iş yapan’ konumunu geri kazanmasını öngörüyor.
Bunun yolu Erdoğan’ın kendisine İslam dünyasının yeni lideri rolü biçmesinden geçmiyor.
Şu anda görünen Erdoğan’ın dış siyasetindeki akıl ve arzular arasındaki farkın giderek açıldığıdır. Bu açılmayı gören Erdoğan’ın kurmayları, yalnızlaşmaya değer atfederek savunma ve meşrulaştırma mekanizmaları işletmektedirler.
Oysa arzularımız bize yapmak istediklerimizin sınırsızlığını, aklımız ise yapmak istediklerimizin sınırlarını gösterir. Aradaki farkın açılması, insanlarda olduğu gibi, yönetimlerde de mutsuzluk getirir, asabiyeti artırır. Mutsuzluk ve asabiyetle alınan kararlar ise isabeti azaltır, kısır döngü böyle başlar.
Bu tablo, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Erdoğan dış siyasetinin en stratejik sorunudur.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|