Hiçbir suça bulaşmadığınız halde, birisi sizi, sahte belgeler, düzmece tanıklar, yalan ve iftiralarla; “rüşvet almak”, “Evinizde kasalar dolusu kaynağı belirsiz paralar istiflemek”, “Çocuklarınızı, yakınlarınızı bu pis işlere bulaştırıp onlar üstünden yolsuzluk yapanlara destek sunmak”, “hırsızlık” vb. gibi pek çok yüz kızartıcı suçlarla suçlasa ne yaparsınız?
Bu suçlamalarla karşı karşıya kalan dürüst kişinin ilk yapacağı şey, “Bütün suçlamalarla bir ilgim yok” demek, bununla yetinmeyip kendini suçlayanları, suçlamalarının kanıtlarını ortaya koymaya çağırmak, ve tabii yargıya başvurarak bir an önce bütün bu suçlamaların bir karalama, bir iftira, kendisine karşı düzenlemiş bir komplo olduğunun kanıtlarını ortaya koymaktır.
Ama öyle olmadı, olmuyor.
17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları olarak kamuoyu gündemine gelen Türkiye tarihinin en büyük rüşvet, yolsuzluk ve kara para soruşturması karşısında Başbakandan başlayarak AKP Hükümeti, AKP’li vekiller, onların emrindeki emniyet ve yargı bürokrasisi, yedi aydan beri, bütün bu suçların üstünü örtmek için uğraşmaktadırlar.
Önce bu operasyonları yapan emniyet görevlilerini görevden aldılar; sonra savcıları başka görevlere atadılar; yargıçları sürdüler!
Arkasından, 17 Aralık operasyonuyla tutuklanan bakan çocukları ve iş adamlarını serbest bıraktılar. Dosya, tabiri caizse adliyenin tozlu raflarında uyumaya terk edildi.
Sonra sıra Meclis gündemine kadar gelen, dört bakan hakkındaki fezlekeler üstünden yüz kızartıcı suç soruşturmasının siyasi boyutunun, ayak oyunlarıyla uzatılması aşamasına geldi. Gelen fezlekeler “üst yazıları eksik olduğu” gibi sudan bile sayılmayacak bir gerekçeyle savcılığa geri gönderildi. Sonra bu fezlekeler için kurulan komisyona üye verilmesi bile AKP tarafından dört ay geciktirildi. Şimdi de kurulan komisyonun AKP’li başkanı, “İçinde fezleke eklerinin bir dizini olmadığı için” gibi kimsenin haklı diyemeyeceği bir nedenle fezlekeleri savcılığa göndererek komisyonun toplanıp çalışmaya başlamasını en azından ekim ayına erteledi.
Yani bu ağır yüz kızartıcı suçlarla suçlananlar, bir an önce temize çıkmayı değil, haklarındaki suçlamaların mümkün olduğu kadar uzağa atılması, gündeme gelmesinin geciktirilmesi için uğraşıyorlar.
Daha da ilginci bütün bu suçlamaların kendisinde düğümlendiği (Kendisi “hedef bendim” diyor) Başbakan Erdoğan, her gün meydanlarda haktan, adaletten, dem vurmakta; bu operasyonları “kendilerine komplo”, “Hükümet darbesi yapmak amacıyla” yapıldığını propaganda etmektedir. Sanki bütün “komplo”, “darbe” iddiaları kanıtlanmış gibi konuşmaya devam etmektedir.
Oysa elinde her tür imkan bulunan Hükümet ve onun başı, 7 aydan beri bu iddiaları en yüksek perdeden, meydanlarda, TV ekranlarında, Meclis kürsüsünden,… propaganda etmekte, “namuslu emniyetçileri” ve “vatansever savcıları” göreve çağırmaktadır. Ama buna karşın henüz bir tek kişi dahi; bu suçlamalarla tutuklanmış, mahkemeye çıkarılmış değildir.
Ama haklarında yüz kızartıcı sayısız suçtan fezleke düzenlenen bakanlar, evlerinde kaynağını açıklamadıkları kasalar, ayakkabı kutuları dolusu dolar, avro, TL bulunduranlar, Cumhurbaşkanı Adayı Erdoğan’ın yanında tanıtım toplantılarında, iftar sofralarında itibarlı konuklar olarak sunulmaktadır.
Yani Başbakan ve AKP propagandası, bütün bu ciddi, ağır yüz kızartıcı suçlamalara karşı sadece; “Bize karşı komplo yaptılar”, “Bunlar iftiradır, montajdır, şantajdır!” diyerek günü kurtarmaya çalışıyor. Ve ar damarı çatlamışların gösterebileceği bir pişkinlikle, hiç kimsenin kabul etmeyeceği gerekçelerle fezlekelerin yeniden savcılığa gönderilmesine cesaret edebiliyorlar.
Karşı karşıya olduğumuz bu hal, suçluluğun ar damarı çatlamış halidir!
Yani Başbakan ve milletvekilleri, emniyet ve yargıdaki görevlilere, Meclisteki vekillere, “Haydi gerçekleri açığa çıkarın! Kim suçlu, kim rüşvetçi, kim temiz ortaya çıksın” diyemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki gerçekler ortaya çıkarsa, artık onlar “Yüce Divanlık”tır!
Şimdi Erdoğan, sırtında bu yüz kızartıcı suçlamalardan oluşan ağır yükle, Çankaya yokuşuna tırmanmak istiyor. Böylece kendisini, hiç olmazsa beş yıllığına, yüz kızartıcı suçlar soruşturmasının dışına atmayı amaçlıyor.
Bunu başarabilecek mi?
Halk buna gerçekten izin verecek mi; bunu da göreceğiz!
|