Cumhur-başkanlığı seçiminin 10 Ağustos’ta yapılacak 1. turuna az bir zaman kaldı.
İkisi siyasetin kalbinden, biri siyaset dışından gelen üç aday, nasıl bir Türkiye ve nasıl bir cumhur-başkanlığı hedeflediklerini uzun uzun anlattılar.
Cumhurbaşkanı adayı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyon belgesi, her zamanki gibi Erdoğan iddiasını yansıtan, birçok bölümüyle hükümet programlarını anımsatan, icracı bir yol haritasıydı.
Çatı değil ortak aday olduğunu vurgulama ihtiyacı duyan Ekmeleddin İhsanoğlu ise parlamenter sistem ve tarafsız cumhurbaşkanı sütunlarına oturan bir vizyon çizdi. Kampanyanın son gününe kadar da bu çerçevede ilerleyeceği aşikâr.
“Ekmek için Ekmeleddin” ya da rakiplerine 1000’er lira bağışlama buluşları gerçekten yaratıcı olmakla birlikte, kampanyasını sesini yükseltmeme üzerine kurgulaması ciddi bir handikap gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanı adayı, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da dün yol haritasını açıkladı.
Martin Luther King’in, “Bir hayalim var” manifestosunu çağrıştıran, “Bir cumhurbaşkanı düşünün” sloganıyla yola çıkan Demirtaş’ın bütün Türkiye’ye hitap eden konuşmasında dikkate değer pek çok unsur vardı.
Kimi yorumculara göre köşeli görülse de Demirtaş’ın olabildiğince makul, dengeli ve Türkiyeli bir çerçeve çizmeye çalıştığı açık.
HDP’nin eş başkanı seçildiği günden bu yana sadece Kürt ya da sadece Kürtçü algısını yıkmak için büyük çaba harcayan Demirtaş’ın, kendisini sosyal demokratların makul çoğunluğuna anlatma konusunda ciddi bir çaba harcadığını görüyoruz.
Konuşmasındaki somut vaatlerle, yanıtlarındaki nüktedanlıkla ve enerjisiyle, “Cumhurbaşkanlığı yarışının ilk turunda Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki asıl rakip ben olacağım” algısını olabildiğince besliyor.
Türk bayrağına saygı konusundaki yanıtı, cumhurbaşkanlığına aday olmasının Türkiye’nin birliğine verdikleri önemin en temel göstergesi olduğu yolundaki ifadesi, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan’ı alkışlatması, kadınlarla, inanç gruplarıyla ilgili değerlendirmeleri, “galibi belli” denilen bir yarışa rekabet vaat ediyor.
Ve siyasi kariyerini eski Türkiye’yi sona erdirme sloganına oturtan Erdoğan’la, modern muhafazakâr sentezi İhsanoğlu’nun tam ortasında yeni bir yaşam çağrısıyla dikkati çekiyor.
Kimi anketlerin Demirtaş’ın ilk turda yüzde 10’u zorlayacağını gösterdiği belirtiliyor.
HDP Eş Başkanı’nın bu oranı yakalaması, Erdoğan’ın 1. turda alacağı oy açısından önem taşımakla birlikte, HDP’nin, yapılacak ilk genel seçimde barajı zorlayabilmesi anlamına geliyor ki, bu durum hem yeni parlamentonun şekillenmesi hem de çözüm sürecinin geleceği açısından kritik önem sahip.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı seçimi 1. turda Erdoğan’ın zaferiyle de sonuçlansa, düşük bir olasılıkla 2. tura da kalsa üzerinde uzun analizler yapılması gereken oran HDP’nin adayının elde edeceği sonuç olacak. Bu sonuç, Demirtaş’ın, “Herkesin cumhurbaşkanı” algısını ne kadar yaratabildiğini gösterecek.
Seçimin 2. tura kalması halinde ise Demirtaş ve HDP’yi daha ciddi bir sınav bekliyor.
Demirtaş, dün, “Seçim 2. tura kalırsa HDP’nin tavrı ne olacak” sorularına yanıt verirken, “Tayyip Erdoğan olmasın da kim olursa olsun” yaklaşımını reddettiklerini söyledi ve kafalara bir soru çengeli astı.
Bu yanıt, anayasa referandumundaki boykot seçeneğini mi ifade ediyor yoksa Kürt seçmenlerin serbest bırakılmasını mı, seçim 2. tura kalırsa göreceğiz.
Solcuların, sosyal demokratların, ezilenlerin, itilip kakılanların, hak, hukuk, adalet, eşitlik ve özgürlük arayanların cumhurbaşkanı adayı olduğunu söyleyen Demirtaş’ın ve genel başkanı olduğu partinin 2. turdaki tavrı, gönüllerini kazanmaya çalıştıkları seçmen kitlesi açısından ikinci bir sınava işaret ediyor.
Dün, Meclis’te sohbet ettiğim hükümetin etkili bir ismi, “Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması başlı başına çözüm sürecinin başarısı” ifadesini kullandı.
Demirtaş’ın kendisini bu çerçeveyle sınırlı sayıp saymayacağını hep birlikte göreceğiz.
|