İç barışı arıyoruz. Ülkemizde giderek artan kavga, kaos, denetimsizlik ortamının son bulmasını hangimiz istemeyiz? Devlet sınırları içinde yaşayan her vatandaşımızın birbirine sevgiyle, güvenerek bakması değil mi arzumuz?
Şöyle bir düşünün. AKP iktidarı boyunca 'bizden-onlardan' kavramı giderek yükselmedi mi? Bunu aşağıya çekmek, Çankaya'ya siyaset bulaşmasın diye uğraşmak içinizi ısıtmıyor mu?
Devlet, iktidarı ve muhalefeti ile bütün olmalıyken 'dediğim dedik' anlayıştan sıkılmadınız mı? Muhalefeti, milli iradenin parçası kabul etmeyen, 'söylediğimizi kabul edeceksiniz' anlamındaki davranışın sona ermesi gerekmiyor mu? Bugün muhalefet, yarın topyekûn Türk Milletinin ötekileştireceğini kimse unutmasın. Bugün bana, yarın sana.
Bir düşünün AKP iktidar olduğunda, PKK terörü sıfırlanmış, kalan unsuru yok olmuştu. Öncelikle bölge rahatlamıştı. 60 bin Kürt vatandaşımızdan oluşmuş, PKK' ya karşı devletin yanında mücadele eden, aileleriyle birlikte neredeyse bir milyonu bulan bir kitle var ülkede. Ayrıca, PKK'yı Kürtlerin temsilcisi kabul etmeyen epeyce daha vatandaşımız var.
AKP iktidarı döneminde, 36 etnik sözü PKK unsurlarını hortlattı. Tekrar eylemlere başladılar. Tüm bunlar on iki yılda oldu. Bugün PKK ile masaya oturacak noktaya getiren bizzat Erdoğan'ın kendisidir. ''Analar ağlamayacak' sözü külliyen palavradır. Toplum öyle noktaya geldi ki, kimse karşısındakine güvenmiyor. Bölünme isteği gelirse, batılı stratejistlerin 2011 yılı için öngördüğü 'iç savaş mı başlayacak?' kaygısı ağır basmakta.
Burada belirtmeliyim ki, kendisini Kürt olarak addetse de PKK ile birlikte hareket etmeyecek, İstiklal Savaşında Türklerin yanında yer almış milyonlarca vatan evlâdına sevgilerimi sunuyorum. O durum şimdi de geçerli. İktidarın, PKK'yı Kürtlerin hâmisi gibi gösterme anlayışına karşılar. (Bana sorarsanız, Kürtlerin önemli bir bölümü Türklerin boyudur, soyudur, canıdır.) Ne yazık ki, HDP içindeki rol modelleri öyle göremiyorum.
PKK talepleri tek tek yerine getirilirken nasıl olup da, ay yıldızlı bayrak altında ortak geleceğe yürüyecekler bizimle? Sürekli özerklik sözünü onun için söylüyor, PKK silahı ile o sebepten tehdit ediyorlar.
PKK'ya teslim olmuş, Suriye batağına lojistik destek verirken, IŞİD belasını yeşertmiş Erdoğan'a verilecek her bir oy önümüzdeki süreçte en basitinden vatansız kalmakla sonuçlanacak süreci başlatacak. Otuzaltı etnik kökenin ilki olan Kürtler, açılım operasyonuyla ayrıldıktan sonra, geri kalanı 'Türk Milleti' şemsiyesinin altında yaşamak ister mi?
***
\'TÜRK EGEMENLİĞİ ALTINDA BULUNAN DİĞER ULUSLARA DA ÖZERK BİR GELİŞME İÇİN TAM VE ENGELSİZ BİR FIRSATIN SAĞLANMASI\' -İKİZ YASALAR- WİLSON PRENSİPLERİ
İstiklal Savaşı sırasında, İngiltere öncülüğünde yeşeren ayrımcı hareketlere prim veren zihniyetleri buraya yazmak istemiyorum. Yine o dönem ABD'nin Türkler henüz İstiklâl Mücadelesine girişmeden önce 1918'de Wilson Prensipleri adıyla yayınlanan ABD kongre konuşmasında geçen (bugün 'İkiz yasalar' adıyla AKP iktidarının çıkardığı yasa) şu bölümü tekrar hatırlatmak isterim.
\'Osmanlı imparatorluğunda Türklerin oturdukları, çoğunluk sağladıkları bölgelerin bağımsızlığının sağlanması, Türk egemenliği altında bulunan diğer uluslara da özerk bir gelişme için tam ve engelsiz bir fırsatın sağlanması, boğazların uluslar arası garanti altında tüm devletlerin ticaret gemilerine açılması.\' (Wilson Prensipleri)
Erdoğan işte ABD'nin o hayalini, geçen hafta TBMM'de PKK ile vardığı antlaşmayı yasalaştırarak gerçeğe dönüştürdü.
ABD, Montrö Antlaşması gereği Karadeniz'e inemiyor diye, tabiat ve sosyal kuralları altüst edecek, Boğaza alternatif 'Kanal İstanbul' projesini sırf göze girmek için ortaya attı. Emin olun Cumhurbaşkanlığını, başkanlığa tek adamlığa çevirip, ABD'nin müstemleke bir devleti gibi yerinden yönetimine açacak gelişmeleri ardı adına yaşacağız o zaman.
Anadolu'yu Türklerden arındırma programının, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamına paralel yürüdüğünü de, kanında bir nebze Türk kanı taşıyan seçmene duyurmak isterim. Türkleri Anadolu'dan sürecek süreci gelecekte kimse durduramaz. Çünkü ülke vatandaşında birlikte yaşama arzusu her geçen gün azalıyor.
Yugoslavya'nın dağılma süreci yıllar öncesinde ABD'nin hayaliydi, Wilson prensiplerinde belirtilmişti, Soros gerçekleştirdi.
***
EKMELEDDİN İHSANOĞLU 1. TURDA CUMHURBAŞKANI SEÇİLMELİ
Hemen her yazımda tekrarladığım bir cümlem var. 1. Dünya Savaşı batılı devlet arasında başladı, paylaşımın en büyüğü Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinden yapıldı. O savaş son anda, ortak düşman bellenen Türk'e karşı dönüştü. Anadolu'dan sürülme sürecinde ise İstiklâl Savaşı başladı. Allah'ın takdiri ilâhisi işte.
Diyarbakırlı Ziya Gökalp diyor ki şiirinde:
\'Hatta ben olsaydım: Kürd, Arap, Çerkes;
İlk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!\'
Türkler bu bölgeden katakulli ile çıkarılacak olursa, tutunmaları artık çok zor. Nereye gidecekleri belirsiz, karanlık bir tarihi süreç başlar. Sadece bizim değil, öncelikle Müslüman coğrafyanın ve diğer Türk devletleri için çalkantılı, durağan döneme giriş gelir. Diyelim ki, Türkler tutunamadı, bu toprakları Kürtlere yâr ederler mi? Önce sömürge olarak yaşatır, sonra o topraklar İsrail kontrolüne girer.
Yukarıda saydığım birçok gelişme, batı emperyalizminin topla tüfekle silâhla gerçekleştiremediği hayaliydi, muhafazakâr görüntü aldatmacasıyla, Erdoğan iktidarı hepsini gerçek kıldı.
Şimdi Erdoğan'ı Çankaya'ya çıkarıp, 'yeni Türkiye' adı altında elde avuçta kalan son vatanımızı kaybetmek istemiyorsak eğer, 10 Ağustos'ta 1. turda, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu seçmeliyiz. Şu an aradaki birkaç puanlık farkı, iki hanelere taşımalı, Çankaya'yı tarafsız bir Cumhurbaşkanına teslim etmeliyiz. Vatandaş olarak hepimizin görevi budur. Sadece kendimiz değil çevremizdeki herkesi de o doğrultuda yönlendirmeliyiz.
|