|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Kötümser bir yazı
15 Nisan 2014 Salı, 09:54
Temel İskit/Taraf
|
|
Dış politikamız konusunda yazmak gittikçe zorlaşıyor. Üstelik hüzün veriyor.
Erdoğan’ın ‘dünya liderliğine’ inanmış kayıtsız şartsız destekçileri dışında, dış ilişkilerimizin belki de Cumhuriyet tarihimizin en kötü dönemini yaşadığında mutabakat var. Türkiye, bölgesinde ve dünyada giderek yalnızlaştı, itibarını kaybetti, etkisizleşti. Gül’ün tabiriyle artık ‘yıldızı parlamıyor’.
Aslında bu gidişi durdurmak ve geri çevirmek için ne yapılması gerektiğinin satır başları aşağı yukarı belli:
• AB adaylığımıza da ağırlık vererek Batı dünyasındaki yerimizi yeniden güçlendirmeye çalışmak.
• Bölgemizde geleneksel dengeli ve ihtiyatlı politikalara geri dönmek.
• Özgül ağırlığımızla orantılı olmayan iddialı ‘vizyonlar’dan uzak durmak.
• Mezhepçi ve etnik bazlı politikaları terketmek.
Evet, teşhiste ve tedavide fazla görüş ayrılığı yok. Sorun tedavinin nasıl ve kim tarafından uygulanacağında ortaya çıkıyor. İşte o zaman dış politika yorumcusu çaresiz kalıyor. Zira dış politikamız bütünüyle içte yaşadığımız ağır krizin ipoteği altında.
Dışta güvenilirliğimizin teminatı olması gereken demokratikleşme süreci raydan çıkmış gözüküyor.Dünya Başbakan’ın hızla otoriterliğe kaymasını endişeyle izliyor. Erdoğan’ın sadece Cemaat değil bütün muhaliflerine karşı giriştiği ‘istiklal savaşındaki’ kural tanımazlığı evrensel değerlere bağlılığımızla ilgili kuşkuları artırıyor. Ağır insan hakları ve bireysel özgürlük ihlalleri birbirini kovalıyor. Hukuk askıya alınmış durumda.
Üstelik görünürde bu gidişi tersine çevirebilecek bir güç de yok. Ülkeyi dünyada çıkmaza sokan Erdoğan’ın dış ilişkilerde yaptığı tahribatı bizzat kendisinin onarmasını beklemek hiç de gerçekçi değil. Hele cumhurbaşkanlığı konusunun kızıştığı şu dönemde Başbakan’ın şovenist söylemini sertleştirmesi ve keyfî otoriterlik dozunu artırması daha olası.
Bu ortamda somut dış sorunlarda öngörüde bulunmak kolay değil. Hatta iyimserlerin ‘olumlu’ örnek olarak öne çıkardıkları konularda bile.
Bunlardan biri Kıbrıs sorunu. Toprak gibi asıl çetin sorunlara henüz gelinmese dahi Ada’daki görüşmelerle ilgili olumlu bir hava var. Ancak örneğin asker çekilmesi ve garantörlük konularına gelindiğinde, hatta daha önce Rumların her direnişinde, Erdoğan’ın epeyidir benimsediği popülizm kartından ne ölçüde vazgeçeği belli değil.
Kaldı ki Kıbrıs’ta çözümü, başlıbaşına bu sorundan kurtulmak kadar AB yolumuzun açılması için de istiyoruz. Ama üyelik için gerekli bütün siyasi kriterleri ihlal etmeyi sürdürdüğümüz takdirde Kıbrıs engelinin ortadan kalkması bu açıdan bir anlam taşımayabilir. Kendisine üyelik yolunun kapalı olduğunu gören veya bunu umursamayan bir Türkiye’nin Kıbrıs’ın AB çatısında birleşmesi için fazla heves duymaması da olası.
AB üyelik sürecinin kendisine gelince. Arada vize konusuyla ilgili ‘geri kabul’ anlaşmasının imzası ve ‘bölgesel politikalar’ faslının açılması gibi olumlu gelişmelerin etkisi eridi gitti bile. Süreç Erdoğan’ın keyfî yönetiminin rehinesi durumunda.
Bir başka olumlu sayılan örnek olan İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi gerçekleşse dahi bunun ABD ile gerginleşen ilişkilerimizi ne ölçüde yumuşatacağı belli değil. Bir yandan artan hukuksuzluklar ve ifade özgürlüğü ihlalleri, diğer yandan Suriye’de Al Nusra gibi grupları desteklediğimiz kuşkusu nedeniyle ABD’de ülkemize karşı oluşan güvensizliği aşmak için epeyce daha fazlası gerek.
Sonuçta bu örneklerdeki ve daha pek çok dış politika alanındaki belirsizliklerin giderilmesi Türkiye’nin içte ‘normalleşmesine’ bağlı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin bunu sağlaması da güç gözüküyor. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması hâlinde yetki sınırlarını zorlayacağı ve başbakan kim olursa olsun bir sürtüşme ortamının doğacağı beklentisi hâkim. Kısacası Erdoğan ister cumhurbaşkanı olsun ister --üç dönem sınırını kaldırarak-- başbakan kalsın Türkiye’yi içte ve dolayısıyla dışta huzursuz ve belirsiz günler bekliyor.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|