Anayasa Mahkemesi, HSYK'ya ilişkin düzenlemenin bazı maddelerini iptal etti.
Hükümet, Anayasa'nın elverdiği ölçüde hem HSYK'ya hem de yargı mensuplarının atama işlemlerine egemen olmayı planlamış, bu maksatla, üyelerin hangi dairede görev yapacağının Adalet Bakanı tarafından belirlenmesi ilkesi benimsenmişti. Özellikle Adalet Bakanlığı müsteşarının da bulunduğu 1. Daire, ilâve yetkilerle donatılmıştı: 1) \'Tetkik hâkimlerini 1. Daire'nin gösterdiği bir misli aday arasından Genel Kurul seçer; ikinci turda en fazla oy alan seçilir\' deniliyordu. 2) Müfettişler de, 1. Daire tarafından gösterilen bir misli aday arasından Genel Kurulca seçilecekti. Anayasa Mahkemesi 1. Daire'nin aday göstermesi yöntemini Anayasa'ya aykırı buldu. (Tetkik hâkimlerini ve müfettişleri, eskisi gibi doğrudan Genel Kurul atayacak.)
Yeni düzenleme, müfettişler üzerinde bakanın yetkisini artırıyor, Teftiş Heyeti'ni bakana bağımlı hale getiriyordu. Sözgelimi, \'Teftiş Kurulu başkan ve yardımcılarını bakan atayacak\' denilmişti. Bu iptal edildi. (İlk halinde 22 kişilik Genel Kurul, salt çoğunlukla, Teftiş Kurulu Başkanı ve yardımcılarını atıyordu.) Kurul müfettişleri, Teftiş Kurulu Başkanı'na, başkan da Adalet Bakanı'na karşı sorumlu hale getirilmişti; bu da iptal edildi. (İlk halinde Teftiş Kurulu Başkanı Genel Kurul'a karşı sorumluydu.) Anayasa Mahkemesi, \'Teftiş Kurulu, başkan ve yardımcıları, Adalet Bakanı tarafından verilen görevleri yapar\' maddesini de Anayasa'ya aykırı buldu. (Kanun değiştirilmeden önce, Teftiş Kurulu'nun, HSYK Genel Kurulu tarafından verilen görevleri yapması öngörülmüştü. Aynı zamanda, Teftiş Kurulu başkan ve yardımcıları da ilgili daire başkanı tarafından görevlendiriliyordu.)
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen maddeler, HSYK'nın seçimle gelen üyelerinin disiplin soruşturmasını da bakanın yetkisinden aldı. Disiplin soruşturması, gene Genel Kurul tarafından yapılacak. HSYK Başkanı yani Adalet Bakanı, şikâyeti Genel Kurul'a sunacak; değerlendirmeyi bakan değil Genel Kurul yapacak. HSYK'nın seçimle gelen üyeleri hakkında soruşturma açılsın ya da açılmasın kararını bakan vermeyecek.
***
Asıl sakınca, Teftiş Heyeti'nin bakana bağlanması, müfettişlere tesir edebilmesi ve 1. Daire'ye toplayacağı kendisine yakın üyelerle, hâkim ve savcıların atamasında söz sahibi olmasıydı. Bu bertaraf edildi. Ayrıca, HSYK üyeleri hakkında soruşturma açılması yetkisi bakanda olduğu zaman, siyasi irade, kurul üzerinde tehdit mekanizmasını çalıştırarak üyeleri istediği şekilde yönlendirebilecekti.
Yargıda, hükümete paralel bir yapı peşine düşenlerin yolu kesildi. Bence, Anayasa Mahkemesi'ne kızmak yerine \'Neden bu hatayı yaptık? Hukuk devletiyle bağdaşmayan adımlar attık\' diye oturup düşünme zamanı.
İstifa
Anayasa Mahkemesi, HSYK kanunundaki geçici maddeleri toptan iptal etti. Geçici maddelerde, yasanın kabulüyle birlikte Teftiş Kurulu Başkanı, başkan yardımcıları, genel sekreter, genel sekreter yardımcıları, kurul müfettişleri ve tetkik hâkimlerinin görevlerinin sona ereceği yazıyordu. Nitekim sona erdi; yerlerine yeni kişiler atandı. Yeni atananların Anayasa'ya aykırı bir şekilde görev yaptıkları ortada. Hukukun üstünlüğüne en fazla saygı göstermesi gereken bir kurumda hiç değilse, etik açıdan, bu kişilerin istifalarını vermeleri gerekmez mi?
Cübbe ve siyaset
Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'ne ağır eleştiride bulundu: \'Hukukun içine ur gibi sirayet etmiş paralel yapı görmezden gelinirken, siyasetin alanına müdahale iştahının kabardığını görüyoruz. Herkes konumunu, sınırını bilmeli. Siyaset isteyen cübbesini çıkarıp gelir siyaseti bir parti çatısı altında yapar.\'
Anayasa Mahkemesi'nin denetim yetkisi, \'siyaset yapmak\' olarak mı değerlendiriliyor? \'Ben milyonlarca vatandaşın oyunu aldım, siz ise bir avuç kişisiniz\' mantığı geçerliyse, demokrasilerde her şeyin çoğunluk olmadığı artık idrak edilmeli.
Rektör
Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Ayşegül Jale Saraç, başını örttü ama AK Parti'den alkış alacağına \'paralel yapı\' diye yerden yere vuruluyor. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, lâfını esirgememiş. İhalelerde yolsuzluktan, üniversiteye tahsis edilen arazi ve gayrimenkullerin bazı firmalara peşkeş çekildiğinden söz ediyor. Bir usulsüzlük varsa elbette üzerine gidilmeli. Ama aynı milletvekili, nedense 17 Aralık ve 25 Aralık'ta meydana çıkan ve kamuoyunu yakından ilgilendiren yolsuzluk dosyalarına hiç temas etmiyor.
Her denklemi, \'paralel yapı\' iddiasıyla çözemezsiniz.
|