Başbakan, ‘dinamik, terleyen cumhurbaşkanı’ modeli çizdi..
Köşk’ten yanıt gecikmedi..
Köşk, ‘aktif, koşan başbakan’ sinyali verdi..
Karşılıklı mesajlaştılar..
Söylediklerinin tercümesi şu..
Başbakan Erdoğan, ‘cumhurbaşkanı seçilirsem gün boyu Köşk’te oturmam, protokolle yetinmem, sınırlarımı zorlarım, ülkenin her yerine giderim, her işine karışırım’ demek istedi..
Buna yarı başkanlık da diyebilirsiniz..
Cumhurbaşbakan da..
*
Cumhurbaşkanı Gül ise, ‘başbakanlığa dönersem ülkeyi ben yönetirim, başbakanlık rejimini devam ettiririm, aktif olurum, başbakanlığı paylaşmam, davul başkasında, tokmak başkasında olmaz’ demiş oldu..
*
Diyelim ki, Başbakan cumhurbaşkanı oldu..
Cumhurbaşkanı da başbakan..
Türkiye dinamik, terleyen bir cumhurbaşkanı ile..
Koşan, aktif bir başbakanla mı yönetilecek?
Ne var bunda..
İkisi de koşsun, ikisi de terlesin, ikisi de aktif olsun denilebilir..
İyi de koşsun koşmasına da koşarken ya çarpışırlarsa?
Kazanın büyüklüğüne bakar mısınız?
*
Şöyle mi olacak..
Cumhurbaşkanı Kars’ta konuşacak.. Başbakan Edirne’de..
Cumhurbaşkanı Antalya’dan demeç verecek, Başbakan Zonguldak’tan..
Biri Isparta’da temel atacak, öteki Samsun’da açılış yapacak..
*
Peki, birinin ak dediğine öteki kara derse.. Hadi kara da demeyelim, gri derse.. Twitter meselesinde olduğu gibi tamamen farklı bakarlarsa..
Cumhurbaşkanı başbakan gibi davranmaya devam ederse...
Günde iki demeç verirse, bakanları, üst düzey bürokratları akşamları Köşk’e çağırıp ‘talimat’ verirse..
Günlük siyasi polemiklere katılırsa..
Ne olur?
*
Bana dinamik, terleyen cumhurbaşkanı ile aktif, koşan başbakan formülü hayırlara vesile olacakmış gibi gelmiyor..
Zaten bu formülün de pek olacağı yok..
Neden derseniz..
İki kişinin aynı kulvarda koştuğunu, aynı kulvarda yüzdüğünü gördünüz mü, duydunuz mu?
AKP’li vekillerin yüreği pır pır atıyordur
Başbakan cumhurbaşkanı olur mu, olamaz mı?
Başbakan cumhurbaşkanı olursa, Cumhurbaşkanı başbakan olur mu olamaz mı?
Günlerdir bunu tartışıyoruz..
Ama durun..
Bir de geçiş dönemi var.. Üçüncü yol var..
*
Başbakan cumhurbaşkanı olduğu gün başbakanlık boşalacak.. Hükümet düşmüş kabul edilecek.. Cumhurbaşkanı bir milletvekiline hükümeti kurma görevi verecek..
Bir AKP’li başbakan olacak..
Yeni kabine kurulacak.. Kabineye yeni isimler girecek.. Yeni bakanlarımız olacak..
Gül’lü formül de olsa..
Gül’süz formül de olsa..
Geçiş dönemi kısa da olsa.. Geçiş dönemi uzun da olsa.. Kalıcı da olsa böyle olacak..
Erdoğan giderse bu Meclis’ten yeni bir başbakan çıkacak..
*
AKP’li milletvekillerinin yüreği pır pır atıyordur demem bundan..
Anayasal tek kurum var: Başbakan!..
Başbakan kime kızsa..
Kimin görüşünü, kararını, icraatını beğenmese hemen siyasete davet ediyor..
Soyun gel diyor..
Çık karşıma diyor..
Bu bazen bir sivil toplum kuruluşu da olabiliyor, bazen bir köşe yazarı da, bazen cemaat de, bazen yüksek yargı da..
Bu tavrının temel nedeni şu..
Başbakan’a göre, demokrasi = sandık..
*
Sandıktan kim çıkarsa ilk ve son sözü o söyler!.. Hiç kimse, hiçbir kurum alınan kararlara karşı çıkamaz!..
Bu yüksek yargı da olsa çıkamaz!..
Anayasa Mahkemesi de olsa, Danıştay da olsa!..
Çıkarılan yasalar Anayasa’ya aykırı bile olsa iptal edilemez.. Çıkarılan yönetmelikler, yasalara aykırı bile olsa ortadan kaldırılamaz..
*
Başbakan’ın demokrasi anlayışı bu.. Anayasal tek bir kurum var.. Seçimle gelen iktidar, seçimle gelen başbakan..
O ne derse o olur.. Olmalı!..
Sorun zaten bundan çıkıyor..
‘Sandık çok şeydir ama her şey değildir’ diyenlere bu yüzden kızıyor..
Haşim Kılıç’a da öfkesi bundan..
|