Muazzez İlmiye Çığ, bu yıl 100’üncü yaşını süren genç bir kadın...
Bu ülkenin bütün çağdaş insanları, yüreği Atatürk ve vatan sevgisiyle dolu olan bu genç Sümeroloğu çok seviyor.
O da bu sevgiye layık olabilmek için (hâlâ) gece gündüz demeden var gücüyle çalışıyor.
Dünyada böyle bir şey kaç insana nasip olur bilemem ama Muazzez Hanım, 100 yaşında bu kadar koşuşturmanın arasına bir de kitap sıkıştırdı.
Bu kitap onun Başbakan Erdoğan’dan Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’e, Deniz Baykal’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na, Doğu Perinçek’ten Ertuğrul Günay’a çok sayıda isme yazdığı mektuplardan ve güncel konulardaki kısa yazılardan oluşuyor.
Muazzez İlmiye Çığ, bu mektupların birçoğunda saygı sınırını asla aşmadan çok sert eleştirilerde bulunuyor.
İşte 15 Şubat 2013’te Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’e yazdığı mektupta şunları söylüyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Türk Orduları Genelkurmay Başkanı Sayın Necdet Özel Paşa’ya,
Ben 99 yaşında, en ince hücrelerine kadar Türk olan ve bizi ortaçağ karanlığından kurtarmak için başını koyan, bizlerin bu günlere gelmemizi sağlayan aziz, sevgili Mustafa Kemal Atatürk’ün en sadık takipçisi bir kadınım.
Yurdumuzun ve devrimlerimizin en büyük güvencesi de dünyada adı söylenen ordumuzdu.
Devletin başına demokrasi bayrağı altında gelen bir hükümet bu muazzam orduyu dağdaki eşkıya teröristlerle bir tutarak, tek tek hapislere atıp dağıtmaya başladı.
Beni en çok şaşırtan ve üzen, buna gönlünüzün tahammül edip o mevkide yüzünüz kızarmadan, hiç sesiniz çıkmadan oturmanız.
Siz Türk milletinin ordusunun başısınız, AKP hükümetinin değil.
Arkadaşlarınızın, değerli kumandanlarınızın terör örgütü üyesi olduğuna inanıyor musunuz?
Sesiniz çıkmadığına göre kabul ediyorsunuz demek.
Yazıklar olsun size, o üniformanıza!
Hayatımın son günlerinde ülkem için, halkımız için içim yanıyor. Ülkemiz korkunç bir uçuruma doğru gidiyor. İçimiz, dışımız düşmanlarla sarılı, gemi batmakta.
Bunları görmüyor, fark etmiyorsanız; keyfinize bakın paşa hazretleri!
Not:
Bir: Bildiğime göre askerler, sivil büyükleri baş, bel eğerek değil, asker selamıyla selamlar.
İki: Afyon’da patlayan cephanelikten namaz kılma bahanesiyle kurtulan askerin ifadesi alındı mı? Alınmadı ise neden alınmadı? Alındı ise sonucu neden açıklanmadı?
UYANIN ARTIK!
Türü: Mektuplar ve güncel değerlendirmeler
Yazan: Muazzez İlmiye Çığ
Yayınevi: Kaynak Yayınları
Baskı tarihi: 2014, Mart
Sayfa sayısı: 287
Fiyatı: 17 lira.
ATATÜRK, TÜRKİYE’NİN BU HALE GELECEĞİNİ BİLİYORDU!
Atatürk, kuşkusuz ki çok başarılı bir asker ve donanımlı bir liderdi.
Ancak ona bu özellikleri kazandıran kişisel özelliği, öngörülerindeki isabetti.
Aydın Keleşoğlu yıllar süren titiz bir çalışmayla Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı, Dünya Savaşı, dünya barışı, dış politika, iç politika, sosyal, kültürel hayat, çağdaşlık, bilim, teknoloji, ekonomi, eğitim, öğretim, din, devlet, demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık konularındaki öngörülerini araştırmış...
Atatürk’ün söylevlerindeki ve konuşmalarındaki bu öngörüleri, bugünkü tablo ile karşılaştırmış...
İşte bazıları:
***
Atatürk’ün Suriye ve Ortadoğu ile ilgili öngörüsü (1923)
“Bir gün, Birinci Cihan Harbi’nden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil, emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır. Ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir.”
Devletin kuvvetlerini kendilerine bağlayan başbakanlar hakkında öngörüsü (1919)
“Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidara geldikten sonra onun gerçek ihtiyaçlarını düşünecek yerde, ülkeyi kendi istediği yöne götüren, laf anlamayan, yetkililerin uyarılarına kulak asmayan, devletin mevcut kuvvetlerini şahsına bağlamaya çalışan kahraman yüzlü insanlardan hayli zarar görüldü.”
Başbakanların kişisel ihtirasları vatan hizmetinin üzerine çıkarsa... (1921)
“...Arkadaşlar. Bir toplumda, özellikle bir ülkenin yönetiminden sorumlu yöneticiler kişisel ihtiraslarını ve tartışmalarını, ulusal görevin ve vatan hizmetinin gerektirdiği yüce duyguların üzerine çıkarırsa, o ülkede dağılma ve çökme kaçınılmazdır.”
Ülkenin bölünmesi ihtimali konusundaki öngörüsü (1919)
“Ülke mahvolacak derecede bir bölünmeye uğrar ve Hükümet’le Meclis de bunu kabul ederse, millet hiçbir şey dinlemeden isyan etmelidir.”
***
Dünden Yarına Atatürk’ün Öngörüleri, son dönemde okuduğum en ilginç ve yararlı kitaplardan biri...
İnsan bu kitabı okuyunca, büyük önderin Gençliğe Hitabe’yi ve Bursa Nutku’nu neden kaleme aldığını çok daha iyi anlıyor...
Çünkü o, bu kadar öngörü sahibi bir lider olarak, kurduğu Cumhuriyet’in bir gün bu hallere getirileceğini de biliyordu!
|