Hiç olmayacak zannederdim, oldu... 2011 Türkiye’sinde para ve mutlak güç odaklı, “ya bizdensin ya da düşmansın” mantalitesiyle değil... İnsan merkezli, sosyal adaleti gözeten, özgürlükçü seçim bildirgeleri telaffuz edildi.
İlki, HAS Parti’nin seçim bildirgesi. İkincisi, CHP’nin. Bugün CHP’den bahsedeceğiz. Zira ana muhalefet partisi, imajını hızla değiştirme gayretiyle, önemli bir dönüşüm içerisinde.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı bildirge, bu ülkede yaşayan herkesi kapsama hassasiyetini taşıyor. Uzun zamandır ilk kez muhalefete değil, iktidara talip bir parti portresini çiziyor.
Hep eleştirildiği “askerin, ulusalcının, katı laiklerin, sahillerin” partisi değil, azınlığıyla çoğunluğuyla, bütün Türkiye’ye hitap eden bir parti olma çabasında...
Too good to be true
Bazıları burun büküp, “kaç kez Kürt dedi”, “darbe sorunu yokmuş!” veya “başörtüsünden bahis yok” diyerek eleştirmeye kararlı. Sanki başka partilerin bildirgesinde bunlar daha hakkaniyetli ele alınmış, başka sorun yokmuş gibi!
Bazıları da farklı saiklerle burun büküyor... Onlara göre CHP “fazla” demokratikleşti. Öyle ya! CHP artık Kürtler’den bahsediyor, askeri baş tacı yapmıyor, başörtüsüne ve irticaya karşı ayrılıkçı söylemlerden uzak duruyor.
Oysa bana göre seçim bildirgesinde asıl tartışılması gereken, bu vaatlerin ne kadar gerçekçi olduğu. Çünkü bu kadarı, Amerikalıların deyimiyle “Too good to be true” yani “Gerçek olmayacak kadar iyi”.
Belki de aldatılmaya, hayal kırıklığına uğramaya o kadar alıştık ki insancıl vaatler duyunca inanmakta zorluk çekiyoruz.
Halkın temsilcisi kim?
Ekonomi tıkırında, böyyük Türkiye yolundayız, askeri vesayet tabusunu AKP iktidarıyla aştık... Çok güzel.
Ama bazı alanlarda, özellikle hak ve özgürlüklerde, gelir dağılımındaki eşitsizlikte, ayrımcılık ve nefret söylemiyle mücadelede, sorunlar azalmadı, farklılaştı.
Hâlâ kendini “çoğunluğun” temsilcisi olarak tanımlayanlar çoktan yeni zenginler kavmine girdi.
İşkence kalmadı, çok şükür... Ama haksız tutuklamalar, korku, dinlemeler, şifre ve kopyalar aldı başını yürüdü. Devlete şeffaflık gelmedi, kol kırıldı yen içinde kaldı. İfade özgürlüğü zedelendi.
Bu tabloya bakınca, Başbakan’ın seçim beyannamesinde koalisyon günlerini, ekonomik krizleri, hatta “70 sentli” günleri hatırlatması normal.
Çünkü CHP, muhalefette kalacak olursa dahi, vaatleriyle insanları düşünmeye ve daha adil, daha özgür, daha eşit bir Türkiye istemeye sevk edecek.
BENİM HÂLÂ UMUDUM VAR
CHP’nin vaatleri arasında, özellikle umut veren bazı başlıklar:
YÖK KALKACAK: Erdoğan, YÖK’ü devşirerek aslını muhafaza etmeyi savunuyor. Yani ismi değişir, işlevi değişmez. CHP, 12 Eylül’ün en anti demokratik uygulamalarından birine “güle güle” diyecek.
BARAJ YÜZDE 5: Bir zamanlar AKP’nin seçim vaatleri arasında yer alırdı, fakat 8.5 yılda bu konuyu gündeme getirenler duvara tosladı. CHP, barajı yüzde beşe çekerek daha adil temsili savunuyor.
KÜRTLER: Faili meçhul cinayetler araştırılacak, Dersim arşivleri açılacak, Kürtlerin kimliklerini özgürce yaşamasının önündeki engeller aşılacak, Diyarbakır Cezaevi müze olacak... Çok güzel hareketler bunlar!
NÜKLEER SANTRAL: Kılıçdaroğlu, nükleer enerjiden yana. En azından halka sorma nezaketini göstereceğine söz veriyor, bu bile gelişme.
KADIN SORUNU: Bir ülkede her gün en az bir kadın öldürülürken, iktidar, bu şiddet sarmalı karşısında sağlam bir tavır alamadı. Kılıçdaroğlu, kadına şiddet suçlarına ve namus cinayetlerine “ağır ceza”yı önererek bir başlangıç yapıyor.
NEFRET SUÇLARI: Azınlıklara yönelik din ve inanç temelli ayrımcılığın yanı sıra, nefret söylemi ve suçunun bildirgeye girmesi son derecede isabetli.
MAKUL BÜYÜME: CHP, iktidarın pas geçtiği “Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım”ı öncelik listesine almış. Ekonomik büyümede “patlama” değil denge hedeflenmiş.
AKILLI BÜYÜ
- Muhalefet partisi de AKP gibi “İstanbul’u küresel bir marka kenti” haline getirmekten bahsediyor. Ancak yeni şehirler oluşturarak değil, var olan değerleri ortaya çıkararak.
- Konut ve Şehircilik Bakanlığı teklifi, son derecede yerinde. Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı’nda neden çekincelerimiz varmış, bilinmez... Bunların da kalkması gündemde.
- İstanbul’u bir Londra veya Paris kadar zengin kentler sınıfına sokmanın yolu, betona boğmak değil. CHP, İstanbul’u bilişim, kültür, entelektüel kenti haline getirerek, daha fazla ve nitelikli turist çekeceğini kavramış.
- Ulaşım sorunu içinse yeni köprü yerine alternatifler öneriliyor. Çünkü yeni köprünün yeni rant alanları anlamına geldiğini herkes biliyor
|