Meğer on ikiden vurmuşuz...
Her zamanki gibi karavana atmamışız!
“Bunun sonu nereye varır?” diyenlere şöyle demişiz?
Onlar “rüşvet”in vahim sonuçlar doğuracağını söylüyorlardı, AKP belini zor doğrulturdu, dört bakan oğlu, bir banka genel müdürü, yatak odasında çelik kasa, ayakkabı kutusunda dolar, telefon dinleme kayıtları, tapeler...
Durum bu kadar vahim!
Oysa biz adamların zıddına gidecek laflar ediyorduk.
“Bunlardan bir şey çıkmaz, sen işin sonuna bak!”
***
Soruyorduk:
“Yani siz rüşvet olayını çok mu büyütüyorsunuz?”
“Ne var, ne olmuş?” Siz işin sonuna bakın!
Adamlar iyice kızıyorlardı:
Üstümüze gelmiyorlar da manalı manalı gülüyorlar, önümüzde seçim var. AKP, bunlarla ne yapar?
***
Seçim geldi geçti...
Sayın Başbakan esip savuruyordu.
Suç duyurusunda bulundum, kaçanı yakalarlar.
Halep orada, arşın burada!
“Tayyip Bey” sildi süpürdü.
Ne CHP, ne MHP, ne Cemaat, ne Pensilvanya kaldı ortada...
***
Bu ne demektir?
Bu şu demektir...
“Tayyip Erdoğan, bu halkı çok iyi tanıyor” demek.
İki kutu dolarla, para sayma makineleri, telefon kayıtları tapeler, yel kayadan ne alır?
O şarkılar, o türküler boşa söylenmemiş.
***
Son gece, balkonda yanında iki kızı, oğlu, damadı vardı, nasıl kükrediğini, kızdığını gördünüz.
“Recep Tayyip Erdoğan!”, “Recep Tayyip Erdoğan!”, diye tempo tutularak yüzde 47’ye yakın oy toplandı.
Yüzde 47’nin karşısında da yüzde 53 vardır, bakarsınız bir gün onlar da seslerini çıkarırlar, demokrasi değil mi?
İnsan bu alemde hayal ettiği müddetçe yaşar!
***
DİPNOT: CUMHURİYETİ VE DEVLETİ KURDUĞUNU SÖYLEYEN CHP ANKARA’DA BELEDİYE BAŞKANLIĞI İÇİN BAŞKA PARTİDEN TRANSFER YAPTI!
|