Partisinden Utananlar…

01 Nisan 2014 Salı, 14:31

Lütfü Kırayoğlu

Türkiye “CHP’nin neden kaybettiğini” tartışıyor. CHP düşmanları kaybedenin CHP geleneği olduğunu söylerken bizler son dönemde izlenen politikaları irdeliyoruz.

Seçimler yaklaşırken, aday belirleme aşamasında ve daha sonra bu konuda dostça uyarılar yaptık. Uyarılar yazılı olduğu için belgelidir. CHP seçimi daha aday belirleme aşamasında kaybetti. Bu durum karşısında listelere giremediği için üzülen dostlara “kısa süre sonra böyle bir CHP’den aday olmadığınız için gurur duyacaksınız” dedik. Zira CHP bu seçimlere partisinin adından, köklerinden ve ambleminden utanarak girdi.

Kazanmak adına her türlü hokkabazlığın yapıldığı illerde seçilen sloganlara, bastırılan afişlere, büyük paralarla hazırlanan filmlere bakarsanız CHP’yi göremezsiniz. Partinin önceden hazırlanmış seçim sahnesinde Genel Başkanın arkasında görülen sloganların CHP ile hiç ilgisi yoktur. Bu sloganları başka partilerin de kullanmaması için hiçbir neden yoktur.

Türkiye’de siyaset sahnesinde olanların en büyük güvencesi neredeyse okumayan ve kolay unutan geniş halk yığınlarıdır. CHP yöneticileri de buna dahildir. 12 Eylül sonrası CHP henüz kapalı iken CHP’lilerin toplandığı SHP (Sosyal-Demokrat Halk Partisi) döneminde partisini ihbar edenler unutuluverdi.

SHP’nin 12 Eylül’ün devamı ANAP’a karşı kazandığı seçim zaferinden bir süre sonra Sarıgül “en genç milletvekili” ambalajı ile parlatıldı ve daha sonra partisini ihbar etti. Aynı Sarıgül daha sonra parti parti dolaştı. Yakın denebilecek bir süre önce CHP kurultayında yolsuzlukları belgelendiği için sağa sola saldırdı. 30 Mart seçimleri yaklaşırken Sarıgül ile ilgili yolsuzluklar yandaş kanallarda günlerce anlatıldı.

Şişli Belediye Başkanlığı döneminde Gülay Aslıtürk tarafından yapılan yolsuzluklar, Soros, cemaat, Bilgi Üniversitesi üçgenindeki ilişkiler aynen devam etti.

Seçimler öncesinde Sarıgül’ün tanıtımı için çekilen reklam filmlerinde oynayan oyuncuların kılık kıyafetlerinin kimlere mesaj verdiği belliydi. Bu reklam filmlerinde CHP amblemi bir kenara iliştirilivermişti. Sesli olarak asla CHP adı geçmiyordu. Yani seçime giren CHP değil, Sarıgül idi. Sarıgül partisinden daha büyük adam idi.

Antalya’da Mustafa Akaydın’a yönelik saldırılar yıllar önce başlatılmıştı. Akaydın’ın kellesi Belediye Başkanı seçilmesinden birkaç gün sonra alınmak istendi. 13 Nisan 2009 tarihinde yapılan “Ergenekon” operasyonunda Akaydın’ın rektör arkadaşları tutuklandı. Daha sonra basında Akaydın’ın telefon görüşmeleri çarşaf çarşaf yayınlandı. “Neden O’nu da tutuklamadınız” denmek isteniyordu. Dava ile hiç ilişkisi olmadığı halde o görüşmeleri iddianameye koyan şimdinin “mazlum” ve CHP’nin “makbul” savcısı Zekeriya Öz idi.

Mustafa Akaydın’ın kellesi daha sonra da istendi. Sarıgül’ün adaylığına razı olma karşılığında Akaydın’ın önünün kesilmesi, yerine Muratpaşa Belediye Başkanının adaylığı gündeme geldi. Zira Mustafa Akaydın Gezi eylemleri sürecinde TOMA’lara su vermeyi reddetmişti.

Bursa’da Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılan Necati Şahin’in siyasi kimliği ise daha ilginç. Bursalılar Necati Şahin adını ilk kez tam 20 yıl önce duydular. O yıllarda İMO (İnşaat Mühendisleri Odası) Başkanı yıllarını CHP’ye vermiş Necmettin Turan idi. Aynı yıllarda meslek odalarına yönelik sağ bir huruç harekatı vardı. O dönemde Necati Şahin Necmettin Turan ekibini yenilgiye uğrattı ve İMO ebediyen kaybedildi. Bu yıl CHP’den adaylığı ilan edildikten sonra yapılan İMO kongresi sırasında CHP’lilerin çıkardığı listeye bütün ısrarlara rağmen destek veremedi. Necati Şahin ikinci dönem İMO Başkanlığı sırasında bazı AKP projelerine karşı mücadele ettiyse de yakın geçmişte kentte yürütülen imar yağmasına karşı mücadelelerde kentlilerin karşısında olmakla yetinmedi bazı projelerin altına imzasını attı.

Seçimlerde kullandığı afişlerde CHP amblemi neredeyse gözükmedi. Hatta bir seferinde CHP amblemi koymayı tamamen unuttuğu için basına malzeme oldu. Bu dönemde Bursa’da partiye omuz vermiş bütün unsurlar küstürülüp uzaklaştırıldı. Sonuç olarak da bir önceki dönemden daha fazla oy alınmadı.

Benzeri tablolar pek çok il ve ilçede yaşandı.

Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi CHP değerleri, gelenekleri “safra” olarak görüldü.

Uzun yıllardır parti içinde bazı unsurlar Altı Ok’ta simgeleşen Atatürk İlkelerinden bazılarının fazlalık olduğunu savunuyor. Bazıları için 4 ok yeterken bazıları 2 okla yetiniyor. Utanmasalar okların hepsini kırıp atacaklar.

Deniz Baykal’a yönelik kaset operasyonunda adı geçenler bu konuda suskun kalmaya devam ediyorlar. Ortaya yeni çıkan kasette ve Clinton’un basına yansıyan değerlendirmelerinde adı geçenler bu konuda ağızlarını açmıyor.

CHP’nin adından, ambleminden ve tarihsel köklerinden utananlar için CHP’nin önce sandığa, ardından tarihe gömülmesinde hiçbir sakınca yoktur.

Bizim için ise CHP’yi tarihe gömmeye çabalayan, partisinden utananların tarihe gömülmesinde hiçbir sakınca yoktur.

01.04.2014