Gazetemize konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti içerisindeki değişimi devam ettirerek, geçmişten gelen hastalıklı yanları ortadan kaldıracağını açıkladı Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın ardından AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için en kuvvetli aday gözüken Davutoğlu'nun 'kukla Başbakan olarak, Türkiye'nin şanssızlığı' olduğunu söylediPaylaş
Kılıçdaroğlu'ndan çok önemli açıklamalar
GÖKSEL BOZKURT - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, YURT’a yaptığı açıklamada, “Değişime
devam, partiye yeni yüzler gelecek” mesajı verirken, “Yolumuza Ecevit çizgisinde devam edeceğiz” dedi. CHP’yi “eski hastalıklardan” ve “kısır tartışmalardan” kurtarmak istediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Gandi Kemal çizgisinden, Otoriter Kılıçdaroğlu çizgisine mi geldiniz?” sorusuna “Otoriter olmadığım için, partide demokrasiyi işlettiğim için eleştiriliyorum” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu kurultayda tüzük değişikliği ile “genel sekreterlik ya da ön seçimi daraltma” gibi bir düşüncesinin olmadığına vurgu yaparken, çarşaf ya da blok liste konusunda özel tercihi olmadığını, buna delegenin karar vereceğin söyledi. İlk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin törenine katılmayacağını da açıkladı ve ekledi: “Kutlamak için aramayı düşünmüyorum. Zorunlu olmadan ilişki kurmayacağım...”. Kılıçdaroğlu, Başbakanlık için Davutoğlu adının geçtiğini anımsatmamız üzerine “Davutoğlu Türkiye için şansızlıktır. Kukla ve parmakla çağrılan bir başbakandır” yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
“DEĞİŞİME DEVAM”
Kurultay’dan CHP ne bekliyor?
Kılıçdaroğlu: Değişime devam. Çok şey değişti ama değişimi sürdüreceğiz...
“SAĞA KAYDI DENİLİYOR”
Seçimlerde ortak aday İhsanoğlu kaybetti, muhalefet sizi istifaya davet etti ve partiyi sağa çekmekle suçladı...
Parti programımız duruyor. Program durduğuna göre partinin sağa kaydığını nasıl söyleyebilir siniz? Aile sigortasını, taşeronluğu kaldırmayı, yolsuzlukla ve işsizlikle mücadeleyi, örgütlü toplumu sağ partiler mi söyledi? Dolayısı ile bizim söylemlerimiz Türkiye’nin daha güçlü, daha demokratik, daha özgürlükçü bir yapıyı kazanmasına dayanıyor. Bizim söylemlerimiz sosyal demokrasinin evrensel kurallarına uygundur. Partiye sağdan bir kişi gelince ‘vay efendim parti sağa kaydı’ deniyor.
“BEN DE ULUSALCIYIM, BEN DE MİLLİYETÇİYİM”
Eleştirilerin daha çok ulusalcı çizgiden gelmesi dikkat çekti..
Medyanın yaptığı ulusalcı tanımlaması var. Eğer ulusalcılıktan vatanseverlik anlıyorsak ben de ulusalcıyım, ben de milliyetçiyim. Benim vatanseverliğimden kimsenin şüphe etmemesi lazım.
Sayın Baykal ‘CHP’nin inancının, bilincinin ve iddiasının üzerindeki külleri üflemenizi istiyorum” sözlerini nasıl karşıladınız?
Bu süreçte parti içindeki tartışmalara girmeyi doğru bulmuyorum. Oysa CHP’nin geleceğe dönük , halkın beklediği mesajları vermesi gerekiyor. Olması gereken budur. Biz kurultayı neden yapıyoruz? CHP geleceğe dönük halka ne vaat ediyor anlatmamız gereken budur.
“ECEVİT ÇİZGİSİ İLE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
Ecevit çizgisi ile başlayıp, sağa kaymakla eleştirildiğiniz bugüne gelindi. Bundan sonra CHP’yi hangi çizgiye oturmak istiyorsunuz? CHP 2015 seçimlerine hangi yığınlardan oy almayı hedefine koydu?
Ecevit çizgisinden yolumuza devam edeceğiz. Türkiye’deki bütün yurttaşlardan oy almak istiyoruz. İktidar olmanın yolu bütün kesimlerden oy almaktan geçiyor. Bunların içinde dindarlar da var muhafazakarlar da. Onların CHP’ye oy vermesini istiyoruz. Eğer gerçekten kul hakkı yemek en büyük günah ise, o zaman dindar kesim için söylüyorum, oyunu AKP’ye
vermemesi lazım. Bu kadar yolsuzluğa batan bir partiye oy vermek demek günaha ortak olmak demektir.
“SOLUN SOYUT SÖYLEMİNİ SOMUT HALE GETİRİYORUZ”
Hedefte yelpazenin en soluna açılmak da var mı? ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın adı geçiriliyor...
Alper Bey ÖDP Genel Başkanı olarak son derece tutarlı bir çizgi izliyor. Saygı ile karşılıyoruz. Biz ürettiğimiz politikalarla solun soyut söylemlerini somut hale getirmeye çalışıyoruz. Bu ülkede yoksulluk var mı, var. Nasıl bitireceğiz? Aile sigortası ile. İşsizlik var mı, var. Nasıl çözeceğiz? Üreten Türkiye ile. Sıcak paraya teslim olan bir ekonomi ile değil. Türkiye’yi nasıl daha güçlü kılacağız? Katma değeri yüksek ürün üreterek. Bunu da bilime, akla öncelik vererek yapacağız. Bunları söylemek sağ söylem mi? İstihdam yaratacağız. Taşeronluğu kaldırıp, çalışan herkesi iş güvencesine kavuşturacağız. Örgütlü toplum diyoruz. Bunlar sağ söylem mi?
“BEN MERKEZLİ SAĞA KAYDI İFADELERİN ANLAMI YOK”
Bir TIR domates gönderiyoruz, öbür taraftan bize bir tek endüstriyel ürün geliyor. İkisinin de karı aynı. Üniversiteler bilgi üretmiyor. Eğitim sorunu sürüyor. Yazılım sektöründe neden Türkiye çok geride? Biz Güney Kore’den önce otomobil ürettik. Şimdi bizim otomobil markamız yok, Güney Kore’nin üç tane dünyaca ünlü otomobil markası var. Neden? Bunları sorgulamadan ben merkezli, sağa kaydı sola kaydı ifadelerin hiçbir anlamı yoktur. Önce siz bunları sorgulayıp, halka anlatacaksınız.
“OTORİTER OLMADIĞIM İÇİN ELEŞTİRİ ALIYORUM”
Sayın İnce “diktatör” eleştirisi getirdi. Muhalefet cephesi sizi “otoriter olmakla” suçluyor.
Kılıçdaroğlu: Bunlara girmek istemiyorum.
“Gandi Kemal” portresinden “Otoriter Kılıçdaroğlu” çizgisine mi geldiniz?
Tam tersine, otoriter olmadığım için bana eleştiri geliyor parti içinde. Tam tersi demokrasiyi işlettiğim için eleştiri alıyorum...
“PARTİYİ KISIR TARTIŞMADAN ÇEKİP ÇIKARMAK İSTİYORUM”
Baskın kurultay düzenlemekle de eleştirildiniz...
Bu kısır tartışmalardan partinin biran önce çıkması lazım. Partiyi kısır tartışmalardan biran önce kurtarmak istiyorum. Herkes eteğindeki taşı döksün, yolumuza devam edelim. 2015 seçimlerine gidiyoruz, oraya yönelelim istedik. Kurultayı kendileri istediler. İmza toplayamadıklarını, zorlandıklarını gördüm ve ‘buyrun kurultay’ dedim. Aksi halde uzun bir parti içi tartışma süreci hem partiyi yıpratacaktı, hem de 2015 seçimleri için yeteri kadar zaman ayıramayacaktık. Ben halen 2015 seçim hazırlıklarını sürdürüyorum. İstanbul’a da (önceki gün) o nedenle gittim. Biz yolumuza devam ediyoruz, ama bu kısır tartışmalardan da partiyi çekip çıkarmak istiyorum. Tabi AKP'de bu tartışmalar hiç yapılmıyor. Onlar kapalı kapılar ardında tartışıyor. Onlar kendi içlerinde ve devlette hiç bir zaman saydam bir yönetim anlayışını benimsemediler. Demokrasini önündeki en ciddi tehlike de budur.
“LİSTE TERCİHİM YOK”
İstifanızı isteyenleri “partiye almaktan pişmanlık duyduğunuzu” söylediniz. Ardından kurultaya “blok liste ile gidip muhalifleri susturacağınız” ileri sürüldü. Sizin tercihiniz blok mu, çarşaf liste mi?
Kurultay tüzüğe göre yapılıyor. Tüzüğe göre çarşaf liste esastır. Bu madde ile ilgili de hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Delegeler ‘ blok liste olsun’ derse blok liste getirilir. Benim ‘çarşaf mı olsun, blok mu olsun’ diye özel bir tercihim söz konusu değildir. Delege ne isterse o olacaktır.
“KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK, GÜÇLÜ GENEL SEKRETERLİK DEĞİŞİKLİĞİ YOK”
Tüzük değişikliği ile “ön seçimi daraltmak, merkez yoklamasını öne çıkartmak” istediğiniz de iddia ediliyor. Şu anda arkadaşlar çalışıyorlar. Kuşkusuz köklü değişiklik söz konusu değil. Mesela seçime altı ay varken il yönetimi düştü, parti içinde kongre mi yapılacak, seçime hazırlık mı yapılacak, benzeri aksaklıkları ortadan kaldıran düzenlemeler. Güçlü genel sekreterlik, ön seçimle, merkez yoklaması ile ilgili bir değişiklik yok. Ben de gazetelerden okuyorum.
“PARTİYE YENİ YÜZLER GELECEK”
Parti Meclisi’nde, CHP’nin vitrininde yeni yüzler olacak mı?
Partiye yeni yüzler gelecek. Kurultay değişim demektir. Değişim düşünsel olarak olur, kişi olarak olur. Bunların izlerini halkımız parti meclisi yapılanmasında görecek.
“ESKİ PARTİ HASTALIKLARINA İZİ VERMEYECEĞİM”
Kazanırsanız sonrasında CHP’de muhalif ses olmayacak mı? Disiplin sürecini mi işleteceksiniz?
Elbette ki arkadaşlar düşüncelerini aktarırlar, yetkili kurullarda düşüncelerini söylerler. Ama çıkıp da medyanın önünde konuşulması doğru değil. Eski parti hastalıklarına izin vermeyeceğim.
“ERDOĞAN İLE EVREN ARASINDA FARK YOK”
Çankaya’daki Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişkileriniz nasıl olacak?
Şu anda bir hukuk darbesi ile Türkiye karşı karşıya. Kenan Evren darbeyi yapmasının ertesi gün yargı, Anayasa Mahkemesi çalışmıyordu, parlamento kaldırılmıştı. Geçiyoruz şimdiki sürece.. Yargı, bürokrasi, yasama organı çalışmıyor. Her şey bir kişinin iki dudağından çıkacak sözcüğe bağlı.. Dolayısı ile Evren’in 12 Eylül'ü ile bunun arasında hiçbir fark yok.
“ZORUNLU OLMADIKÇA ÖZEL İLİŞKİ YOK”
Cumhurbaşkanını, tanımayacak, ilişki kurmayacak mısınız?
Zorunlu olmadıkça özel bir ilişki içinde olmayacağız..
Peki, kutlamak için aradınız mı?
Hayır!
Aramayı düşünüyor musunuz?
Hayır!
“YEMİN TÖRENİNE KATILMAYACAĞIM”
Yemin töreni tavrınız ne olacak, siz katılacak mısınız?
Ben katılmayacağım ama milletvekili arkadaşlarımız arzu edelerse katılabilirler tabii...
“DAVUTOLU TÜRKİYE İÇİN ŞANSSIZLIK”
Başbakanlık için Davutoğlu’nu adı geçiyor..
Türkiye için büyük bir şansızlık. Başbakan yapılması başarısızlığa prim verilmesi anlamına gelir. Kukla başbakandır, geçek bir başbakan değildir. Parmakla çağrılan birisi de kukla başbakan için ideal bir adaydır. Biz ortaya çıkacak hükümetle parlamento zemininde mücadelemizi sürdürürüz. Hükümet programı gelir bakarız ve eleştirilerimizi sıralarız.
“BASKIN SEÇİM OLABİLİR”
Kabinenin oluşmasının ardından erken seçim bekliyor musunuz?
Olabilir. AKP şu gerçeği görüyordur. Ekonomini bundan sonra daha ciddi sorunlarla karşı karşıya. Vatandaşın sıkıntı hissedeceğini biliyor. O nedenle biran önce erken seçim yapıp, vatandaş daha fazla etkilenmeden erken seçim isteyebilir.
“DEMİRTAŞ BEKLEDİĞİ OYU ALAMADI”
Demirtaş’a yönelen oyları nasıl yorumladınız. Tabanınızdan kayma oldu mu? Bunu siz de “Türkiyelileşme adımı ” olarak gördünüz mü?
Beklendiği kadar oy almadı. Demirtaş ‘yüzde 10 barajının üstünde oy alacağını’ ifade etmişti. Soldan, sosyal demokratlardan tam ne kadar oy aldı onu bilmiyoruz, ama sonuçta barajın altında bir oy. Şunu da söyleyeyim. CHP olarak yüzde 10 barajına karşıyız.
ÇATIŞMANIN OLAMAMASI, İNSANLARIN ÖLMEMESİ ARTIDIR”
Öcalan “30 yıllık savaş demokratik müzakere ile sonuçlanma aşamasında” dedi. Beşir Atalay, eylül sonu yol haritasının Bakanlar Kurulu’na sunulacağını, yasal değişiklikler olabileceğini söyledi.
Gelsin göreceğiz. Perdenin gerisinde nelerin konuşulduğunu bilmiyoruz. Onu Öcalan ile Erdoğan biliyorlar. Ayrıntılar nedir, onu bilmiyoruz. Gelsin göreceğiz ama çatışmanın olmaması insanların ölmemesi bir artıdır. Bunu hiçbir zaman göz ardı etmedik...
|