Siyasette kalabilmek için hiçbir kural ve kanun tanımayan, feda edemeyecekleri hiçbir değer bırakmayan AKP'nin bu tavrı, yozlaşmayı, ahlaksızlığı, milli ve manevi değerlerin yok edilmesini de beraberinde getirdi. Bugün siyasete belli bir kesim için geçerli olan ve sonucu belirleyen şey ne ahlaktır, ne vatan millet sevgisidir, ne ilke ve ideallerdir, hatta ne de inanç ve yaşam tarzlarıdır. Tek ve değişmeyen şey menfaattir.
Bir tanesi bile siyasetten silinmeye yeter
Dünyada eşi benzeri görülmemiş yolsuzluk ve rüşvet iddialarına, ülkenin bölünme noktasına getirilmesine, yalanın her türlüsüne, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dünyada ilk defa bu kadar yalnızlaşıp itibarsızlaştırılmasına, başımıza her türlü belanın açılmasına, büyük bir borç batağına saplanmamıza rağmen; AKP'nin oy alabilmesinin \'menfaat ve menfaatten pay alma\' dışında makul ve mantıklı bir izahını hiç kimse yapamamıştır ve asla da yapamayacaktır. Bunlardan sadece bir tanesi bile bırakın iktidarda kalmayı, sebep olan partinin siyaset sahnesinden silinip yok olması için fazlasıyla yeterlidir.
Unuttuğunuz şey
Defalarca çağrı yaptık, bir defa daha yenileyelim: Hadi bir etkin ve yetkin din adamı çıksın, hırsıza, bölücüye, yalancıya, din simsarlarına, iftira erbaplarına oy vermekte bir sakınca olmadığını söylesinler de görelim. Bir taraftan hırsızlığın, ihanetin, yalanın, iftiranın dinimize göre büyük günah olduğunu söyleyip vaaz edeceksiniz, diğer taraftan gidip bu değerler üzerinden siyaset yapanlara oy verecek ve başkalarına da bunu tavsiye edeceksiniz. Bunu ne ahlak, ne vicdan, ne de iman kabul eder. Bu anlayışı, bu siyaseti, bu hesabı birilerine hazmettirip, sonuç alabilirsiniz de, hırsızlığın ortaya çıkmasını, \'Allah bizimle beraberdir\' diyerek bastırmaya çalışmanın imanın neresine sığdığını izah edecek bir din adamı var mı? Bu sizin yönteminiz, sizin hesabınız. Ancak, unutulan şey, bir de Allah'ın hesabının olduğudur. Din iman adına, millet devlet adına bu kadar yalanın, talanın, ihanetin bir karşılığı, bir cevabı olmayacağını mı zannediyorsunuz?
Ülkücü ve milliyetçiler
AKP'nin siyasete getirdiği bu ölçü, bu vahamet elbette her vatandaş ve her parti için geçerli değildir. Hele vatan uğruna kanını, imanı uğruna canını vermekte zerre tereddüt etmeyen Milliyetçi ve ülkücüler için hiç değildir. Onun içindir ki, ne menfaate aldanmışlardır, ne yalana kanmışlardır. Ne iftiralara geçit vermişlerdir, ne ilke ve ideallerinden vazgeçmişlerdir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletinin var olmasının ve yaşamasının tek ve son ümidi ülkücü ve milliyetçilerdir. İşte her şey ortada. Eşi-emsali görülmemiş yöntemlere, medya ve kamuoyuyoklamaları üzerinden yapılan algı operasyonlarına, devlet imkanlarının son sınırına kadar kullanılmasına, her türlü tehdit, baskı, şantaj hatta rüşvete rağmen alabildikleri oy, genel seçmen sayısının ancak yüzde 36'sı olabilmiştir. Recep Tayyip Erdoğan oy verme yeterliliğine sahip her 100 kişiden ancak 36'sının oyuyla Çankaya'ya kaçabilmiştir. Bu oran bütün hesaplarını bozmuş, bütün beklentilerini boşa çıkarmıştır. Millet Erdoğan'a açık ve kesin şekilde, \'Cumhurbaşkanlığı Köşküne git ve orada dur. Başka da bir şeye karışma\' demiştir. Buna rağmen şeyi bir kenara bırakıp televizyon kanallarını parselleyen yanaşma, besleme ve satılmışların tamamı birden hiç sıkılmadan, utanmadan, MHP'ye saldırıya geçmişlerdir. Milletin aklıyla, vicdanıyla, imanıyla alay ederek bölücülerin adayının 2 puanlık oy artışını yere göğe sığdıramazken, MHP formülünün bütün dünyanın ibretle izlediği engelleme ve yıldırma gayretlerine rağmen yüzde 39 oy almasını başarısızlık olarak değerlendiriyorlar. Sonra da dönüp küçük akıllarınca MHP'ye ayar verme zavallılığını gösteriyorlar.
Ortaklar kılıçları çekti
Hiç boşuna çırpınmayın. Kurduğunuz istismar ve menfaat düzeni üzerinden siyaset yapmanın bir sonu mutlaka olacaktı. Zira, daha fazlasına ne vicdanın, ne milletin, ne de Yaradının razı gelmeyeceğini biliyor ve söylüyorduk. İşte hesaplarınız bozuldu, işte sonunuz geldi. Kazandığınızı zannettiğiniz gün, en büyük kaybı yaşadınız. Daha dünkü yazımızda, mukaddes kitabımızın, \'hayır bildiğiniz şeylerde şer, şer bildiğiniz şeylerde hayır vardır\' ayetini hatırlatmıştık. Aradan 24 saat geçmeden kılıçlar çekildi ve menfaat ortaklığının tarafları birbirlerine saldırıya geçtiler. Ortalık toz duman. Ortakların her biri bir tarafa çekiyor, herkes bir şeyleri kaçırmaya, kurtarmaya çabalıyor. Abdullah Gül Çankaya'dan rest çekiyor, Bülent Arınç AKP Gene Merkezinden haykırıyor, Hüseyin Çelik başka cephe açıyor. Bu da yetmiyor, Anayasayı ayaklar altına alarak özel hesaplarını hayata geçirmeye uğraşıyorlar. Anayasa'nın 101'nci maddesi çok açık ve kesin olarak Cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişiğinin kesildiğini ortaya koyarken, kongre hesapları yapmak, saksı bulmak için çabalamak, çaresizliğin tezahürüdür ve beyhudedir.
Bu daha başlangıç
Belli ki çok toz kalkacak, ortalık çok karışacak. Daha neler görecek, neler duyacağız. Hangi itiraflara, hangi ifşaatlara şahit olacağız, nelerin nasıl paylaşıldığını, nasıl bir dehşet düzeni kurulduğunu bütün dünyayla birlikte ibretle izleyeceğiz. İmanımız bize, haram, yalan ve ihanet üzerine kurulu bir düzenin ayakta kalmasının, uzun boylu olmasının asla mümkün olamayacağını söylüyor. İlahi adaletin mutlaka gerçekleşeceğinden asla şüphemiz olmadı. İşte bütün hesaplar bozuldu ve Cenab-ı Allah'ın hiç şaşmaz hesabı başladı. Bu daha başlangıç. Yüce divana da sıra gelecek.
|