Vicdanınızı mı kaybettiniz?

22 Mart 2014 Cumartesi, 07:55

Yavuz Semerci/Gazeteport

Başbakan Tayyip Erdoğan’ı Berkin Elvan’ın ölümü üzerinden yaptığı konuşmalar, internete düşen ses kasetlerinden daha fazla vicdanınızı sızlatmıyor mu?
Elinde sapan, bilye, cebinde patlayıcılar, yüzünde maske varmış… 14 yaşında bir teröristmiş… Acımadığı belli. Üzülmediği belli… Sorumluluk üstlenmediği, sorumluluk almadığı belli… Hak etti demeye getiriyor. Karşısındaki gazeteciler ise şunu sormuyor:
‘’Sayın Başbakan, Kabataş’ta olmayan (olduğunu sandığınız diyelim…) bir olay için Türkiye’yi ayağa kaldırdınız. Meydan, meydan bu olayı anlattınız. Yüzlerce polis, savcı, vali, harekete geçti. Görüntüler tarandı. O saatte o bölgede, caddede sinyal veren binlerce GSM hattı tespit edildi. Tek tek insanlar sorgulandı. Tanık arandı. Sonra kadının yalan söylediği ortaya çıktı. Özür dilerim demediniz Tam tersi linç, dayak gibi olayın olmadığını ortaya koyan görüntüleri ortaya çıkaranları eleştirdiniz. Olmayan bir olayı olmuş gibi varsaymaya devam ettiniz.
Bu olayda ise evinden ekmek almaya çıkan ve çatışmanın ortasında kalan bir çocuğun kafasına isabet eden gaz kapsülü var. O gün orada, o saatte hangi polislerin görev yaptığını bile bulamadınız. 269 gün hastanede uyansın diye beklenen bir çocuğu ziyaret bile etmediniz. Devlet olayı soruşturup o gün ne olduğunu bulacağına 14 yaşında bir çocuğu terörist olarak suçlamanız vicdanlı bir davranış mı? Varsayın ki taş attı. Taş atanların öldürüleceğine dair görüşünüzün hukuki bir karşılığı var mı?''
***
Merak ediyorum bir gazeteci bu soruyu sorsa ne yapardı? Bırakın sormayı, bazı yazarlar ‘’Berkin’in annesi Başbakanımıza nasıl katil der’ diye buradan başbakana bir mağduriyet imkanı yaratmaya çalışıyor. O arkadaşlara bir tek soru sormak istiyorum. Kendi çocuğunuz böyle bir olayda komaya girse ve hayatını kaybetse. Aylarca orada gaz bombası atan polisler sorgulanmasa, tek bir polis bile açığa alınmasa kimi suçlarsınız? Emri ben verdim diyen bir başbakan orada dururken üstelik… Kabataş’ta olmayan bir olayın peşinden gidecek kadar duyarlı bir başbakan, sizi bu olayda yalnız bırakıyorsa, kime kızarsınız? Acılı bir annenin çığlığını normal bir insan davranışı gibi değerlendirerek başbakanlarını korumaya alanların vicdanları kaldığını düşünmüyorum.
Başbakan’a camide içki içtiler, Kabataş’ta türbanlı bir kadına taciz uyguladılar yalanları ortaya çıkınca ‘’söyleyecek bir sözünüz var mı’’ diye soramayanların, acılı bir annenin sözlerinden yola çıkarak 14 yaşında bir çocuğu terörist ilan etmeleri tek kelime ile vicdansızlıktır.



KUPON…
Emlakçılar çok sever bu lafı… Kupon daire derler örneğin… Yani kıymetli. Emsallerinden daha değerli… Başbakan Erdoğan’ın TOKİ Başkanına attığı fırça (montaj diyen oldu mu bilmiyorum) normal bir ülkede yaşamadığımızı göstermiyor mu? Er­do­ğan, bu tür de­ğer­li ara­zi­le­ri kas­te­de­rek TO­Kİ Baş­ka­nı Ka­ra­be­l’­e “Bu tür özel­lik­le ku­pon yer­le­rin sa­tı­şın­da ben­den okey ala­cak­sın. Ben­den okey al­ma­dan bu yer­le­rin sa­tı­şı­nı yap­ma­ya­cak­sı­n” di­yor. 72 milyon liraya yapılan satışın iptali isteniyor. Öğrendiğim kadarıyla bu iptal gerçekleşmemiş. Sorun şu: Bir başbakan TOKİ’nin kupon arazilerinin kendisine haber vermeden satılmamasını niye ister? İşin özeti şu: Bu ülkenin çivisi çıkmış, durum anlaşılmasın diye paralel bir dünya yaratılmış hepimizi oraya sürüyorlar...