Seçimlerden sonra ‘cadı avı’ başlayabilir

21 Mart 2014 Cuma, 08:07

Mustafa Akyol /Daily News

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Star ve Hürriyet gazeteleri köşe yazarı Mustafa Akyol, Türkiye’de 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında ortaya çıkan siyasi tabloyu ABD’nin New York Times gazetesi için değerlendirdi.

Paylaş
Tweetle
Paylaş
Gönder
Yazdır
A A
Akyol görüşlerini ABD’de 1950’li yıllarda ortaya çıkan “cadı avı”na atıfta bulunarak “Makkartizim Türkiye’ye Geliyor” başlığıyla okurlarına duyurdu. Erdoğan’ın yerel seçim sürecini “istiklal mücadelesi”ne benzetmesini hatırlatan Akyol, “Eğer seçmenlerin çoğu, Başbakan’ın ‘tarihi bir savaşın’ ortasında olunduğu söylemine inanırsa liberallerin şikayeti hukukun üstünlüğü ya da sivil özgürlüklerin önemsiz bir şeymiş gibi açığa alınacağı ile ilgili.” dedi. Yazar, “30 Mart’ta Erdoğan, yeni güçlü bir zafer kazanmayı ve ardından siyasal muhaliflerine karşı “Makkartist cadı avına” dönüşme ihtimali bulunan geniş kapsamlı temizlik sürecine başlamayı umuyor.” şeklinde düşüncelerini ifade etti. “Makkartizim” muhalefeti ve siyasi eleştirileri bastırmak adına yeterli delil olmadan, adaletsizce yürütülen soruşturmaları ve yargılamaları ifade etmek için kullanılan bir kavram.

Akyol yazısına Türkiye’de yaşanan basın özgürlüğü problemlerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyan, internet üzerinden kamuoyuna ulaşan dinlemelerden söz ederek başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan ve bir dönem Habertürk grubu yönetiminde bulunan Fatih Saraç arasında geçen, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin görüşlerinin yayınlanmamasına yönelik konuşmalara değindi. Görüşmenin ardından Saraç’ın “Evet efendim, sadece iki dakika içinde yayını keseceğim efendim.” diyerek bu işlem için gerekli kişileri aramaya koyulduğunu ifade etti. Saraç ile Erdoğan arasında geçen başka bir telefon görüşmesinde ise Habertürk Gazetesi’nde AKP’nin sağlık alanında yaptığı bir uygulamayı eleştiren haber yapmaları sonucu bir editör ve muhabirin kovulduğunun anlaşıldığını vurguladı. Akyol, Erdoğan ile eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında telefonda geçen ve medya patronu Aydın Doğan’la ilgili istedikleri mahkeme sonucunu elde edemeyişlerini hâkimin Alevi olmasına bağladıkları konuşmalardan da bahsetti. Akyol verdiği bu örneklerle ilgili “en çok şoke edici olanın” ise Başbakan Erdoğan’ın telefon görüşmelerinin yaşandığını kabul etmesi olduğunu belirtti. İfade özgürlüğüne müdahale şeklinde değerlendirilebilecek görüşmeleri Erdoğan’ın bir basın toplantısı sırasında medyadan söz ederek “Onları eğitmek zorundayız.” şeklinde sahiplendiğinin altını çizdi.

Daha önce birçok muteber yabancı gazetede de yazıları yayımlanan Akyol, Başbakan’ın reddetmediği dinlemeler ışığında “İktidarda geçirilen on küsur yılın ardından Erdoğan tarafından yerleştirilen sistem ders kitaplarına örnek olabilecek bir hoşgörüsüz demokrasi örneğidir.” dedi. “Hoşgörüsüz demokrasi” tanımını “İktidara seçimlerle gelmiş ancak hukukun üstünlüğüne bağlı olmayan ve sivil özgürlüklere az miktarda saygı gösteren yöneticilerin var olduğu sistem.” olarak ifade etti. Bu yapının “Türkiye’nin imrendiği Batı Avrupa liberal demokrasilerinden çok Vladimir Putin’in Rusya’sına benzediğini” dile getirdi. “Paralel devlet” iddialarına da değinen Akyol, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili “hükümete karşı darbe girişimi” söyleminin “abartılı” olduğunu söyledi.