Demirtaş, Türkiye toplumunun her kesimini kucaklayan, kapsayıcı, empati gösteren, çoğulcu, adil, vicdan dilini konuşan ve kutuplaşmaya net tavır alan söylem ve tavrıyla farklılaştı ve kazandı. Demirtaş dilini ve yüzünü Türkiye'ye döndürdü, Türkiye de onu dinledi.
10 Ağustos seçimlerinde Türkiye halkı, farklılıkları içinde, her şeçimde olduğu gibi, “makul” olana karar verdi;
Bu nokta da hemen katılımın düşük olduğunu, 13 milyonun oy vermediğini, bu rakamın önemli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir rakam olduğunu söyleyelim.
Birincisi, seçimin güçlü adayı Erdoğan kazandı. Yüzde 51.79 oy oranıyla ilk turda kazanmak önemliydi. Erdoğan, AK Parti üzerindeki hakimiyetini korudu. Erdoğan’ın, 28 Ağustos’ta resmen 12. Cumhurbaşkanı olmasından bir gün önce, 27 Ağustos’ta, AK Parti kongre kararı aldı. Bu, Erdoğan’ın Haziran 2015 Genel Seçimlerine istediği başbakanla hazırlanacağı anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün ne yapacağını bu sürece göreceğiz.
Bununla birlikte, yüzde 51.79 oy, Haziran 2015 Genel Seçimlerini çok önemli konuma getirdi. AK Parti için seçimi, güçlü hükümet kuracak, bir tür başkanlık sistemi için anayasayı değiştirecek temelde kazanmak garanti değil. Hatta zorlaştı.
10 Ağustos seçimi ve yüzde 51.79 oy oranı, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı yaptı, ama başkanlık, yarı-başkanlık türü bir sonuç doğurmadı.
İkincisi, CHP-MHP ittifakı, bu seçimde ikinci kere denendi. Yüzde 38.44 oy elde edildi. Çatı aday formülü başarılı olmadı. CHP ve MHP, 10 Ağustos’ta kaybedenler oldular. Ama, bu sonuç, partilerde kriz yaratacak derecede değil, ve bu ittifakın bitmesi anlamına gelmiyor.
Bununla birlikte, bu partilerin seçmenlerinin önemli bir bölümü arasında “birlik ve ortak görüş” doğuyor. Bu ittifakın CHP ve MHP açısından ne anlama geldiği, önemli bir soru. Bu soru tartışılacak, tartışacağız. Haziran 2015 Genel Seçimlerinde de bu ittifak kullanılacak gözüküyor.
10 Ağustos’un üçüncü belki de en ilginç ve tartışılması gereken sonucu, yüzde 9.76 oy oranıyla, Demirtaş’ın tartışılmaz başarısıydı. Demirtaş, propoganda sürecinde, mali, örgütsel, ideolojik, medyanın kullanımı vb tüm olumsuzluklara rağmen, sadece, niceliksel olarak, HDP oylarında önemli bir arttış yaratarak değil, niteliksel olarak, Kürt sorununu ve Çözüm Sürecini farklı bir eşiğe getiren söylem ve tavrıyla da, çok başarılı oldu. Türkiye’de, ortak bir uzlaşı olarak, adaylar arasında, seçimin en dikkati çeken, farklı kesimler arası sempati ve ilgi uyandıran, en başarılı adayıydı.
Demirtaş, Türkiye toplumunun her kesimini kucaklayan, kapsayıcı, empati gösteren, çoğulcu, adil, vicdan dilini konuşan ve kutuplaşmaya net tavır alan söylem ve tavrıyla, Erdoğan ve İhsanoğlu’ndan farklılaştı ve kazandı. Demirtaş dilini ve yüzünü Türkiye’ye döndürdü, Türkiye de onu dinledi.
Kürt sorunundan gelen bir aktörün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olma kararı, zaten, çok önemli ve tarihi nitelikteydi. Demirtaş’ın başarısıyla birincisi; Kürt sorununda artık “ayrılık”, “ayrışma” dilinin Türkiye’nin her tarafında bitmesi gerekliliği ortaya çıktı; buna karşın, “her kesim için demokrasi, çoğulculuk, adalet ve vicdan dili”, sorunun çözümünün merkezine oturdu.
İkincisi Çözüm Süreci yani siyasetin oyunun tek kuralı olması, 30 Mart’tan sonra, 10 Ağustos’ta da kazandı, önemini pekiştirdi. Çözüm Süreci devam edecek ve Haziran 2015 Genel Seçimlerinin de önemli bir boyutunu oluşturacak.
10 Ağustos seçim sürecinde, Türkiye ile Demirtaş arasındaki karşılıklı ve olumlu ilişki, gerek AK Parti ve CHP gerek Öcalan, Kandil, HDP gerekse de ABD ve Avrupa’da önemli etki yaratacaktır. Yurt dışı, Demirtaş ve HDP’yi ve Çözüm Sürecini bu seçim sonuçlarından sonra daha dikkatle izleyecek ve tartışacaktır. CHP-Çözüm Süreci ilişkisi artık farklı olmak zorundadıır. Erdoğan ve AK Parti için de Çözüm Sürecine yaklaşımda daha etkin olma dönemi başlamıştır.
Demirtaş’ın başarısı, bire bir HDP’nin başarısı değildir. Gelen oylar, belli ölçüde, CHP, sol, sosyal demokrat seküler orta sınıflardan gelmiştir. Ve Demirtaş için gelmiştir. Bu oyların korunması, daha da artması mümkündür. Bu da Haziran 2015 Genel seçimlerini çok önemli kılmaktadır. Demirtaş da 10 Ağustos gecesi, başarının devamı ve yaygınlaşması isteğini belirtmiştir.
Tartışmaya devam edeceğiz...
|