Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,\'Aday Erdoğan bugün bir zafer kazanmamış, şike ve hileyle, aldatma ve kandırmayla Çankaya'ya çıkmıştır. Bu şahıs, her ne kadar sandıktan çıksa da vicdanlarımızda Cumhurbaşkanı olarak görülemeyecek kadar şaibeli ve şüphelidir. Demokrasi hırsızlığın aklanacağı bir zemin değildir.\'dedi.
Bahçeli'nin konuşması şu şekilde:
Sayın Basın Mensupları,
Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanı Seçim sonuçlarını genel hatlarıyla değerlendirmek maksadıyla düzenlemiş olduğumuz basın toplantımıza hoş geldiniz.
Değerli Basın Mensupları,
Türk milleti ilk kez doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı seçmek maksadıyla sandık başına gitmiş ve bugün itibariyle tercihini yapmıştır.
Bu açıdan 10 Ağustos bir milat olmuştur.
Aziz milletimiz Çankaya’nın 12’nci konuğunu bizzat seçmiş, aracısız tayin etmiştir.
Bu durum Türk demokrasisi adına önemli bir atılım, demokratik tecrübe bakımından ciddi bir kazanımdır.
Cumhurbaşkanı Seçimi ufak tefek gerilimler ve bazı asayişsizlik vakaları haricinde yurt genelinde huzur ve sükûnet içinde geçmiştir.
Şu an itibariyle oy kullanılan sandıkların tümü açılmış ve sayım işlemi tamamlanmıştır.
Seçime katılım oranı da beklentilerin gerisinde kalarak yüzde 74,1 düzeyinde kalmış ve yaklaşık 5 milyon vatandaşımız sandığa gitmemiştir.
Böylelikle Cumhurbaşkanı Seçimi’nin resmi olmayan sonuçları ortaya çıkmış, milli irade tecelli etmiştir.
Bu kapsamda olmak üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan 12’nci Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
Şunu herkes çok iyi bilmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin demokratik tercihine saygı duymaktadır.
Elbette parti olarak Cumhurbaşkanı Seçimi’nin sonuçlarını bütün yönleriyle inceleyip, detaylı olarak yorumlayacağız.
Fakat bunun başta siyasi aktörler olmak kaydıyla herkes tarafından samimiyetle yapılmasını öneriyor ve ümit ediyoruz.
Sayın Basın Mensupları,
10 Ağustos Cumhurbaşkanı Seçimi öncesi ve sonrasıyla uzun bir süre konuşulacaktır.
AKP’nin adayı Erdoğan seçim kampanyasını hiçbir adalet, hiçbir vicdan, hiçbir ahlak gözetmeden icra etmiştir.
Devletin tüm imkânları Erdoğan’ın emrine girmiştir.
Yandaş medya, kiralık kalemler, çıkarlarından başka herhangi bir kaygısı olmayan çevreler, iç ve dış mihraklar topluca Erdoğan’ın kampanyasına destek vermişlerdir.
Türkiye’nin aleyhine hesap yapan kesimler iştahla Erdoğan’ın yanında hizalanmış, başarısı için her tezgâhtan medet ummuşlardır.
Kampanya boyunca demokrasi çiğnenmiş, eşitlik öğütülmüştür.
Erdoğan ve paralı lejyonları yalan ve iftira silahıyla donanmışlar, kin ve nefretle hareket etmişlerdir.
Bugüne gelesiyle kadar haksızlık, hukuksuzluk ve usulsüzlük tavan yapmıştır.
Erdoğan, Başbakanlık görevinden istifa etmeyerek haksız rekabetten azami derecede istifade etmiş, kirli algı operasyonlarıyla tercihleri peşinen gölgelemiştir.
Esasen bugün;
- Rüşvet onay görmüş, dürüstlük kaybetmiştir.
- Yolsuzluk olur almış, adalet gerilemiştir.
- Haram yükselmiş, helal düşmüştür.
- Zillet, rezalet ve hezimet öne geçmiş; dik duruş, temiz yönetim, ilkeli siyaset geriye düşmüştür.
Kuşku yok ki takdir, aday Erdoğan’a oy veren 21 milyona yaklaşan vatandaşlarımızındır.
Ne var ki Erdoğan’ı tasvip etmeyen, Çankaya’ya yakıştırmayan, sözlerine aldanmayan, tezviratlarına kanmayan sayıları 20 milyona yaklaşan vatandaşımız umutlarımızı canlı tutmaktadır.
Aziz milletimizin azımsanmayacak bir kesimi karanlığı reddetmiştir.
Çirkef sözleri, çamur siyaseti, çürümüş zihniyeti vicdanen ve zihnen mahkûm etmiştir.
Birliğin, huzurun ve kardeşliğin sağlam şekilde yanında durmuştur.
Üstelik sandığa gitmeyerek çok mühim vatandaşlık görevini ifadan imtina edenleri de hesaba kattığımızda, aday Erdoğan’ın bulanık durumu daha net olarak anlaşılabilecektir.
Şayet demokratik iradesini sandığa yansıtmayanlar zahmet edip oylarını kullanmış olsalardı, bugün Türkiye’nin bambaşka bir gündemi, çok farklı bir seçim sonucuyla karşılaşması kaçınılmazdı.
Üzülerek söylemeliyim ki, vatan için, bayrak için, ülke için, devlet için, gelecek için sandığa gitmekte ayak sürüyenler bundan sonraki olumsuzluklarda ister istemez pay sahibi olacaklardır.
Değerli Basın Mensupları,
Ekranlarda muhalefete laf yetiştirmekle görevli olanlar ahlak ve izan sahibi iseler, tutarlılık gereği önce aday Erdoğan’ın devleti arkasına alarak, rüşvetçileri, hırsızları yanına katarak gerçekleştirdiği kampanyayla ilgili fikir ileri sürmelidir.
Türkiye’de muhalefet sorunu var diyerek yaygara koparanlar ve bu yolla AKP’nin değirmenine su taşıyanlar kirlenen, tükenen, her anlamda eskiyen ve köhneleşen iktidar karşısında nedense suskundur.
Cumhurbaşkanı Seçimi’ni fırsat bilerek özellikle partimizi hedef alan, içten içe tartışma yaratma amacında olan kim varsa AKP hizmetkârlığına soyunmuş art niyetlilerdir.
Açıkça söylemeliyim ki, Milliyetçi Hareket Partisi yoluna ve inandığı ülküleri istikametinde hızla, heyecanla ve kararlıkla devam etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi’ni sorgulama, yargılama ve terbiye etme hezeyanına kapılanlar 10 ay sonra yapılacak Milletvekilliği Genel Seçimi’nde en iyi cevabı alacaklardır.
Ayrıca partimizden oy kaydığını iddia ederek ahkam kesenler önyargılarından ve peşin hükümlü tavırlarından dolayı mahcup olacaklardır.
Bu vesileyle ifade ediyorum ki; Türkiye ve Türk sevdalısı Milliyetçi-Ülkücü Hareket’ten çözümcülere, bölücülere, milli kimlik düşmanlarına, müzakerecilere, soygunculara, Osloculara, Kandil havarilerine, İmralı’nın kapısında nöbet tutan tavizkarlara asla oy gitmez, gitmemiştir.
Bunun dışında hakkımızda hüküm verenler müfteri olmakla kalmayıp Erdoğan ve Öcalan muhipleridir.
Bizim ise bunlara karnımız toktur.
Aday Erdoğan bugün bir zafer kazanmamış, şike ve hileyle, aldatma ve kandırmayla Çankaya’ya çıkmıştır.
Bu şahıs, her ne kadar sandıktan çıksa da vicdanlarımızda Cumhurbaşkanı olarak görülemeyecek kadar şaibeli ve şüphelidir.
Demokrasi hırsızlığın aklanacağı bir zemin değildir.
Sandık ihanetin ve inkârın temize çıkacağı yer de değildir.
Herkes sussa da biz gerçekleri, milletimizin yararına olacak doğruları haykırmayı cesaretle sürdüreceğiz.
Herkes dursa da biz durmayacak, herkes vazgeçse de biz yılgınlığa düşmeyeceğiz.
Ve inşallah AKP’yi iktidar koltuğundan demokrasinin imkânlarıyla, milletimizin tertemiz desteğiyle indireceğiz.
Bu düşüncelerle Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu’na çalışmalarından ve mücadelesinden dolayı teşekkür ediyorum.
Türkiye’nin selameti ve bekası için oy kullanan, milli birlik ve beraberlik için fedakârlık yapan, oy veren muhterem vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Cumhurbaşkanı Seçim sonuçlarının hayırlı olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.
Sözlerime son verirken basın toplantımıza katılan herkesi saygılarımla selamlıyorum.
Sağ olun, var olun.
Bahçeli, açıklamasının ardından gazetecilerin de sorularını yanıtladı.
Br gazetecinin seçime katılma oranının düşük olmasını hatırlatarak \'Bunun hangi tabandan kaynaklandığını düşünüyorsunuz?\' sorması üzerine Bahçeli, \'Bunu kesin olarak izah edebilecek bir bilgiye henüz kamuoyu sahip değildir. Bu konuda erken yorum yapanlar ise zaten Recep Tayyip Erdoğan'ın hizmetkarlarıdır\' dedi.
Bahçeli, \'Yerel seçim sonuçlarının cumhurbaşkanı seçimi sonuçları ile karşılaştırılması doğru mudur? MHP'nin kazandığı 8 ilin 5'inde Erdoğan seçimi önde götürdü. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?\' sorusunu yanıtlarken \'Çok doğru sözler söylediğinizi zannediyorsunuz ama doğru Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı yola mahalli idareler seçimlerindeki aldığı oy arasındaki eksi farkı görmektir\' karşılığını verdi.
\'Sonucun şaibeli olduğunu ifade ettiniz. Bundan sonra Köşk ile ilişkiniz nasıl olacak?\' sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:
\'MHP, Milliyetçi Hareket Partisi olarak devlete olan saygısı her zaman geçerli olandır. Fazla samimi olmayacağımızı, resmiyetle hususiyeti ayıracağımızı ve mesefali kalacağımızı bilmenizi isterim. 17- 25 Aralık'tan aklanmadan, resmi görüşmeleri sıcak bir iklime çekemeyiz.\'
Bahçeli, İhsanoğlu'nun aldığı sonucu nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine \'Kamuoyu araştırmalarına baktığınız vakit, Sayın İhsanoğlu başarılı, başarısız olan Erdoğan. Konar'a bakın, Anar’a bakın, diğerlerine bakın, hepsi yüzde 53 ile yüzde 57 arasında Recep Tayyip Erdoğan'a şans veriyorlardı. İhsanoğlu’na ise yüzde 37, yüzde 38, yüzde 36 veriyorlardı. Demek ki doğru olanı, kamuoyu araştırmaları açısından İhsanoğlu olmuştur. Recep Tayyip Erdoğan'ın, yüzde 57, 58’le cumhurbakanı olarak parlamenter rejimi başkanlık sistemine çevirme hayalleri suya düşmüştür.\'
Bahçeli, YSK'ya herhangi bir itirazda bulunmayı düşünüp düşünmediklerina ilişkin bir soruya \'Çok sayıda itiraz şu an başlamıştır. Seçimlerde ufak tefek olaylar olmuştur ama itiraza sebep teşkil edebilecek çok olay vardır. Zannediyorum bunlar yarından itibaren devreye girmiş olacaktır\' cevabını verdi.
Selahattin Demirtaş'ın oylarında 2-3 puanlık artış olduğunun hatırlatılması üzerine Bahçeli, \'Tercih edilmiştir. Belli bir oranda da sayıları artımştır. Bunu yüksek bir başarı olarak, bölücülüğe hizmet eden bir anlayışa sahip olmaya götürmek doğru değildir\' görüşünü kaydetti.
|