30 Mart’ın kader seçimi olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, “Son günlerde gelişecek olaylar çerçevesinde oyumuz 5-6 puan artabilir, 5-6 puan düşebilir” diye konuştu
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, “30 Mart kader seçimi haline geldi. Özellikle paralel yapı için ölüm kalım meselesi haline geldi. Eğer bu yapı 30 Mart’ta beklediği sonucu alamazsa, kendisinin yok olacağını biliyor. Bu yüzden 30 Mart’a kadar ellerinden gelen her şeyi ortaya koyacaklar. Şu ortamda ben Türkiye’de birtakım olağanüstü hallerin olmasını, olayların yaşanmasını bekliyorum” dedi. İşler, “Bir önceki yerel seçimde yüzde 38.8 oy almıştık. En az 8-10 puan ilave edebileceğimizi düşünüyorum. Son günlerde gelişecek olaylar çerçevesinde bizim oyumuz 5-6 puan artabilir, 5-6 puan düşebilir” diye konuştu. İşler, “Türkiye’de bu cemaat tamamen bitmiştir artık” diye konuştu.
İşler’le dün, seçim çalışmaları çerçevesinde faaliyetlerde bulunduğu memleketi Kızılcahamam’da sohbet olanağı bulduk. İşler’in 17 Aralık operasyonu, Gülen cemaati ve 30 Mart sonrasına ilişkin sorularımızı yanıtlarken yaptığı açıklamalar özetle şöyle:berIciResim/2014/03/17/fft16_mf4167334.Jpeg\' style=\'padding:5px;margin-right:5px;margin-top:5px;\' />
CEMAAT BİTMİŞTİR ARTIK: Doğru bir din, Kuran, sünnet anlaşıyına ihtiyacımız var. Bir hocayı, şeyhi sevebiliriz ama bu aklımızı kiraya vermeyi gerektirmez. Bütün din kardeşlerime sesleniyorum. Kimse aklını kiraya vermesin. Ben dershane meselesi başladığında Fethullah Hoca’nın siyasi lider gibi mesaj verip ağır ifadeler kullanmasını duyunca şaşırmıştım. Ciddi şekilde cemaati bitirme operasyonu olacağını düşündüm. Yani Türkiye’de bu cemaat tamamen bitmiştir artık. Elde bir örgüt kalmıştır. Bütün Türkiye’de yaşanan son yıllardaki ne kadar karanlık, kirli, pis iş, şantaj, tehdit varsa hepsinin arkasında bu yapının olduğu anlaşıldı ama artık bunların arkasında bir cemaat olarak düşünmüyor. Şimdi bu yapı üzerinde konuşulması gereken ne kadar yerlidir ne kadar yabancıdır. Bu yapı, bu cemaati tamamen kalkan olarak kullanmış.
CEMAATE DE OPERASYON YAPILDI: Bu yapı öncelikle kendi saf, temiz müntefiplerini istismar etti. Hem onlardan hem de 76 milyondan özür dilemeliler. Müthiş bir cemaat algısı vardı bundan 4 ay önce. Şimdi o algının yerle bir olduğunu görüyoruz. Belki de cemaat artık cemaat olmaktan bir örgüt haline dönüşme yolunda kararını verdi. Bizim Türk milleti böyle bir yapıyı kaldıramaz. Böyle bir cemaatle iletişim içinde olmasını beklemiyorum. Cemaat bir yerde kendi ipini kendisi çekti. Dershane olayından sonra ‘Bu sadece AK Parti’ye yapılan bir operasyon değil bu aynı zamanda cemaate yapılan bir operasyon’ demiştim. Bunun böyle olduğu ortaya çıktı. Cemaat bitmiştir.
GÜLEN, ‘İLK SEÇİMDE GÖRECEKSİNİZ’ DEMİŞTİ: (Fethullah Gülen ile en son ne zaman görüştünüz sorusu üzerine) İkincisi 2012 Eylül’ündeydi. Ben; ‘Bu başarıların arkasındaki tek sebep siyasi istikrar. Bu istikrarın devam etmesi lazım’ demiştim. O da ‘Siyasi istikrarın devam etmesi için bizim elimizden geleni yaptığımızı herkes ilk seçimde görecek. Elimizden ne geliyorsa onu yapacağımızı herkes görecek’ dedi. Şimdi işler tamamen tersine döndü.
MUTA NİKÂHI YOK: Ben de bu muta nikahını gazetelerden duydum. Türkiye’de bir muta nikahı olgusu olmadığını biliyorum. Bu tamamen şia’ya mahsus bir durum. Seçimleri etkilemeye yönelik karalama kampanyası. Bazı önde gelen zevatın bu olaya isminin bulaştırılması saçma sapan bir şey. Sayın Başbakanımızla, bazı bakanlarımızla, devlet adamlarıyla ilgili iddialar kabul edilebilir değil. Halka sorun, muta diye bir şeyi kimse bilmez, öyle bir uygulama da yok.
HERKES PARALARI AKITTI, YAĞDIRDI: Anlıyoruz ki gelinen noktada Fethullah Gülen yerli bir proje değil. Belki başlangıçta yerli olarak olarak çıktı. Dini argümanlarla büyüdü. Bir himmet hareketi vardı. Herkes paraları akıttı, yağdırdı. Hep dini duygular kullanılarak, dini argümanlarla bu yardımlar toplandı. Ereğli ziyaretimde bir arkadaşımız söyledi; başkalarından zekat toplayan bir insan şimdi o topladığı zekatları götürüp kendi cebinden sahiplerine iade ediyor. Bize yabancı misafirler geliyor. ‘Nedir bu? Nerede bu adam?’ denildiği zaman, ‘Amerika’da yaşıyor’ cevabı verildiğinde, ‘O zaman gerek yok anlatmanıza, biz anladık’ diyorlar. Uluslararası ayağı olduğu net şekilde anlaşıldı artık.
TÜRKÇE ÖĞRETMİYORLARDI: Yurtdışında okullara gittiğimiz zaman bir gözlemimiz vardı. Bu okullarda Türkçe falan öğretilmiyordu. Birkaç tane zeki çocuğa şarkı, türkü öğretiliyor, milli kıyafetler giydiriliyor. Bizim milli duygularımız istismar edildi orada da. En son Sudan’da Niala’ya gittim. Valiye sorduğumda oradaki eğitim dilinin İngilizce olduğunu söyledi. O zaman bu bir taşeronluk değil midir? Yani siz yine İngiliz, Fransız kültürünü öğretiyorsunuz ama adı Türk okulu oluyor. Türkçe olimpiyatlarına getirilen çocuklar zeki, özel olarak yetiştirilmiş çocuklar. Ama Türk okullarında yetişip mezun olup Türkçe konuşan çocuk sayısı yüzde 1’dir.
BAHÇELİ’Yİ YADIRGIYORUM: İlk atılması gereken adımlar atıldı, tedbirler alındı. Karar mekanizmasından bunlara el çektirildi. Daha sonra da alta doğru tabi ki inilecek. Şu an devlet işlerinden ziyade seçim faaliyetleri ile meşgulüz. ‘İnlerinden bulup çıkaracağız’ denildi. 30 Mart seçimlerinde milletimiz güçlü bir destek verirse, biz bekaa sorunu görüyoruz, aslanlar gibi tek başımıza bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bahçeli’nin böyle milli bir konuda sessiz kalmasını anlamıyorum. Sayın Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı, başörtüsü konusunda çok doğru tavırlar takındı. Yıllardır okyanus ötesini adres gösterirdi, şimdi basit siyasi çıkarlar adına böyle bir tavır takınmasını yadırgadım. CHP ise bu yapıyla el ele kolkola mücadele ediyor. 30 Mart’tan sonra Abbas yolcu olacak ama o Abbas Kılıçdaroğlu olacak.
TEKER TEKER YARGI ÖNÜNE ÇIKACAKLAR: (30 Mart’tan sonra nasıl bir soruşturma süreci yaşanacak sorusu üzerine:) İçişleri Bakanlığımız suç duyurusu yaptı. Casusluk, yetkiyi kötüye kullanma, bilgileri sızdırma, kişilik haklarına saldırı. Eyleme geçen hususlar. TCK’daki karşılığı neyse elbette ki bu cezaları alacaklar. Hükümet şimdi seçimle meşgul. Bunun arkası gelecek. Bu operasyonları yapanlar teker teker yargı önüne çıkacak. (Kamuda cemaate sempati duyup da bu işlerin içinde olmayanları nasıl ayıracaksınız sorusu üzerine:) O kolay. Onu hukuk çerçevesinde yapacağız. Herhangi bir eyleme geçilmemişse, zarar vermemişse devlete, onlara tabi ki dokunulmaz.
MÜFETTİŞLER ARKA KAPIDAN: Bize gelen bilgilere göre dershanelerde, yurtlarda çocukları yönlerdirme gayretindeler. Milli Eğitim bakanlığı teftiş yapıyor bunun üzerine. Ancak görüyoruz ki yasal denetleme için giden müfettişlere bu işin yaptırılmadığını, fanatik velilerin işi provoke ederek denetimi engelledikleri, müfettişlerin arka kapıdan kaçırıldığı gibi açıklamalar var. Küçücük çocukların beyinlerini yıkanması kabul edilebilir bir şey mi?
GEÇMİŞTEKİ MUHABBETTEN DOLAYIDIR: (Gülen cemaatine dönük ılımlı mesajlar veren bakanlar kurulu üyeleri de var. Paralel yapı bakanlar kurulunu da mı etkiledi sorusu üzerine:) Fethullah Hoca ile ilgili güçlü bir imaj vardı ama şimdi bir örgütün lideri olarak kabul ediliyor. Ben şahsen bu kadar her şey ortaya çıktıktan sonra böyle açıklamalar olduğunu bilmiyorum. Geçmişteki muhabbetinden, sevgisinden, saygısından dolayı bu ifadeyi kullanmış olabilir ama Bakanlar Kurulu’ndaki her arkadaşın bu yapının gerçeğini kavradığını biliyoruz.
OLAĞANÜSTÜ OLAYLAR YAŞANABİLİR: 30 Mart kader seçimi haline geldi. Özellikle bu yapı için ölüm kalım meselesi haline geldi. Eğer bu yapı 30 Mart’ta beklediği sonucu alamazsa yok olacağını biliyor. Bu yüzden 30 Mart’a kadar ellerinden geleni yapacaklar. Önce ‘15 Mart’ı bekleyin’ dediler, bekledik bir şey göremedik. Şimdi 25 Mart’ı bekliyoruz. Sempatizanlarını birarada tutabilmek için ‘30 Mart’a kadar bu iş bitecek’ mesajı veriyorlar. Şu ortamda ben Türkiye’de birtakım olağansütü hallerin olmasını, olayların yaşanmasını bekliyorum doğrusu. Olağanüstü ve özellikle de seçim sonucuna dönük. Şimdi seçimde yenileneceklerini anladılar. Son 15-20 günde Ak Parti oylarının 5-6 puan arttığını biliyoruz. İşte burada seçim sonuçlarını etkilemeye, seçimin güvenilirliğini zedelemeye yönelik bir takım faaliyetlerde bulunabilirler. Zaten sokak olaylarını başlattılar. Sosyal medyadan organize olup hemen, binlerce insan Berkin’in ölümü nedeniyle 32 ilde harekete geçti. Bu kırılgan ortamda, ‘seçim sonuçlarıyla oynandı, sandıkta hile yapıldı vs.’ diye belki daha büyük çapta Türkiye’de operasyon yapmayı tasarlıyor olabilirler. Ama bundan sonra yapılacak her sokak olayı, Gezi olaylarının başarısız ve kötü bir kopyası olacaktır. Devletin artık tecrübesi var. Kaldı ki bunların sokağı harekete geçirmesi Ak Parti oylarını arttırdı. Türkiye’nin seçim sonrasında Ukrayna’ya döneceği iddiaları da var. Bunları gören aklıselim sahibi milletimiz, istikrardan yana oyunu kullanır. ‘Eğer Türkiye’de Tayyip Erdoğan giderse, Ak Parti’ye bir şey olursa biz biteriz’ düşüncesi dalga dalga yayılıyor. 30 Mart’ta bu nedenle çok iyi bir sonuç alacağız.
YÜZDE 5-6 ARTABİLİR DE DÜŞEBİLİR DE: bir önceki yerel seçimde 38.8 almıştık. En az 8-10 puan ilave edebileceğimizi düşünüyorum. 45-50 arası oy oranı bekliyorum. Yapılan anketler sürekli artışta. Son günlerde gelişecek olaylar çerçevesinde bizim oyumuz 5-6 puan artabilir, 5-6 puan düşebilir. Ama benim kanaatim oyumuzun bundan sonra daha da artacağı yönünde. Çünkü bu süreci sayın başbakanımız çok akıllıca ve cesurca yürüttü. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki bir kavgadır bu. Milletin gözü açıldı.
BAŞBAKAN DA NETİCEDE İNSAN: (Başbakan Berkin Elvan için ‘Allah rahmet eylesin’ diyemez miydi sorusu üzerine) Özellikle Gezi olayları sayın Başbakanımızı doğrudan hedef alan birtakım olaylardı. Elbette ki bu kadar Türkiye’ye hizmeti olan bir insanın, haketmediği şekilde, diktatör, despot, padişah gibi karalamalarla karşı karşıya kalması sayın başbakanımızı çok üzen olaylar. Her gün en az 20 gazete birinci sayfadan başbakanımıza hakaret ediyor, küfrediyor. Günde en az 18 saat çalışan bir başbakan var. Her şeyini feda etmiş bir insan. Bu kadar şeyden sonra bu hakaretlere maruz kaldığı zaman insanın bunu kabullenmesi kolay bir şey değil. Gezi olayları ve 17 Aralık’ta sayın başbakanımız doğrudan hedef alındı. Biz istiyoruz ki sokaklarda artık kimse ölmesin. Ben o gün televizyonda ailesine başsağlığı diledim. Evlat acısının zor olduğunu herkes kabul eder. Sayın Başbakan’ın da yegane gayesi yeni canların gitmemesi. Elinden gelen gayreti gösteriyor ama Başbakan’ın yerine kendimizi koyup empati yapalım. 11-12 yıldır gece gündüz bu kadar çalışan insan bir teşekkürden mahrum kalıyor. Bazı çevreler tarafından her gün sövülüyor. Neticede o da bir insan. Başbakan’a her gün hakaret eden gazeteler insanları bu şekilde dolduruşa getiriyor. Bir insan ‘Allah almadı, Tayyip aldı’ diyorsa, o gazetelerin dolduruşuna geldiğini görüyoruz. Bu da insan olarak Başbakanımızı üzen bir hadise.
|