|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Cemaat mi, AKP mi?
17 Mart 2014 Pazartesi, 08:25
Kadri Gürsel/Milliyet
|
|
Türkiye yaklaşık üç aydır bir politik “reality show” izliyor. YouTube’a yeni bir ses kaydının yüklenmediği akşamımız yok. Her akşam, bu “politik thriller” dizisinin yeni bir bölümü karşısında şaşkınlık, şok ve dehşet içinde kalıyoruz. Bazısı yasal, bazısı da yasadışı yollardan kaydedilmiş telefon konuşmalarından, muktedir zevatın Türkiye’yi hangi üslupla, nasıl ve kimlerle birlikte çekip çevirdiğini ve bu sırada ne gibi gayrimeşru işlerle ilgilendiğini “dizi editörü”nün takdiri nispetinde öğreniyoruz.
Her akşam külliyata yeni bir “fasikül” ekleniyor. Dizinin sonu ne zaman ve nasıl gelir bilinmez. Biriken fasiküllerin gazeteciler, siyaset bilimcileri, tarihçiler, sosyologlar ve hatta antropologlar için gayet değerli bir malzeme ihtiva ettiği de malum. Ancak her akşam izledikçe, dizinin içeriği kadar olmasa da yine de utanç verici olan bir ülke gerçeğinin farkına varıyoruz: Birileri, muktedir zevatın hayatını “BBG evi”ne çevirmiş.
Seçmenin teveccühü sayesinde devleti millet yararına yönetme yetkisini elde eden bu zevat, meylettikleri gayrimeşru işlerle ilgili en mahrem ve en netameli konuşmaları aslında şeffaf odalarda yapmaktaymış. Burada bir parantez açalım: İronik olan, kriptolu telefonlarını savunamadıkları işler için gönül rahatlığıyla kullanırken kaydedilmekten şikayet edenlerin, tüm toplumun iletişimini kaydetme ve siyasileştirdikleri istihbarat güçlerine toplumun tamamı üzerinde casusluk yapmaları için sınırsız yetki ve dokunulmazlık bahşetmek gibi, demokrasi ve hukuk devletinde kabulü imkansız eğilimler içinde bulunmalarıdır. Dolayısıyla thriller dizisinin editörüyle anti-kahramanı arasında özleri bakımından bir fark yok. İkisi de ülkemize yaşatılan Orwell distopyasındaki kötü karakterlerdir. Parantezi kapatıp devam edelim.
Hükümete uzanan bu dinleme ve izleme faaliyetinin eriştiği gerçek boyutları bilmiyoruz. Anlayabildiğimiz, yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlük kayıtlarının kamuoyuyla, bir çatışma stratejisinin takvimine bağlı olarak paylaşıldığıdır. Ülke hizmetine particilik yoluyla talip olan siyasilerin büyük yolsuzluk ve rüşvet çarkları kurup, gayrimeşru politik eylemlere yönelmeleri, kamunun yüksek menfaati açısından kabul edilemez. Bu cürümler mutlaka soruşturulmalı ve sorumluları yargı önüne çıkarılmalıdır.
Diğer taraftan devlet içindeki bazı odakların, eriştikleri otonom güç sayesinde hükümet çevresinin soluk alıp verişini izleyip kayda geçirebilmeleri de aynı açıdan endişe vericidir. Bu faaliyetin sonucunda, büyük çapta rüşvet, irtikap, imar yolsuzlukları, ihaleye fesat karıştırma ve medyaya sansür diyaloglarının ortalığa dökülmüş olması söz konusu endişeyi hafifletmez.
AKP-Cemaat savaşında tarafların arz ettiği vahamet, nitelikleri bakımından birbirinden farklıdır ve kıyaslanamazlar. Ancak bu durum, iki vahametten birini ötekine tercih edebileceğimiz anlamında da gelmez. Öteden beri yazıp söylüyoruz: Bu savaşın kazananı olmayacak.
Bu, farklı türden iki güç arasındaki asimetrik bir çatışma. Taraflar birbirlerini farklı “silahlarla” vuruyor ve her biri yek diğerinin elindeki silaha karşı neredeyse savunmasız. İki taraf da birbirine büyük hasar veriyor. Erdoğan, tek çıkış yolu yargıda aklanmak olan derin bir meşruiyet krizinin tahripkar etkisi altında kaybetmektedir. Dünyada yapayalnızdır; ülkesinde de hızı artan bir yalnızlaşma sürecindedir. Kaybının seçim sandıklarına da yansıması eşyanın tabiatından olacaktır. Neticede, Erdoğan iktidarının geleceği belirsiz. Cemaat ise Erdoğan’ın kontrol ettiği devlet gücünün topyekun saldırısı altında birçok cephede kan kaybediyor. Erdoğan, seçim kampanyasının büyük bölümünü medyasının da yardımıyla Cemaat’i şeytanileştirmeye hasretmiş bulunuyor ve bu çabanın Cemaat üzerindeki olumsuz etkisi göz ardı edilemez.
Farklı türdeki bu iki tarafın kayıpları da birbirinden farklı olacaktır. “Kim daha çok kaybeder?” gibi bir soru sormak anlamsızdır. Dolayısıyla, “AKP kaybederse Cemaat kazanır” mealinde konuşup yazmak ya da tersini ileri sürmek anlamlı değildir.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|