“Ben giderim adım kalır…”CHP’de iç savaşın fitili ateşlendi

22 Nisan 2011 Cuma, 10:44

Erhan Cem Öztürk/Bursagerçek

CHP’nin artık eski olan İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ı dinlerken Aşık Veysel’in o unutulmaz dizileri aklıma geldi. “Ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın” Gerçekte Akdoğan bir yere gitmediğini söyledi fakat durum hiçte öyle değildi.

Dün saat 11.00’deki açıklamayı dinlemek üzere parti binasına girerken bir değişiklik hemen göze çarpıyordu. Her yerde Akdoğan’ın posterleri asılmıştı. CHP İl Başkanlığı’nda artık eski olan il yönetim kurulu üyeleri, Milletvekili Abdullah Özer, CHP Osmangazi eski İlçe Başkanı Zafer Ekici ve eski Parti Meclisi üyesi Ali Nihat Irkörücü Akdoğan’ın yanındaydı. Onur Öymen de gelmek istemiş fakat Gürhan Akdoğan O’nu Bursa’ya kadar yormamış. Araları çok iyi olmayan Kemal Demirel de İstanbul’da olduğu için Akdoğan’ın yanında yer alamamıştı. Gürhan Akdoğan seçilmiş hiç kimsenin de yeni yönetimle ters düşmemesi için yanında olmasını istememiş. 4 yıldır partisi için gecesini gündüzüne katan, ailesinden çok partisine vakit ayırdığını her zaman dile getiren Gürhan Akdoğan sözlerine başlarken duygulandı. Resmen olmasa da satır aralarında kırgın olduğunu belirtti, sitemde bulundu. Nasıl olmasın ki Gürhan Akdoğan’ın görevden alındığını yazan faksta Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil imzalı ifadeler aynen şöyle; “Çalışma kuralları ile bağdaşmaz tutum ve davranış içinde olan, parti çalışmalarını aksatan, partililerle ilişkilerde isteksiz olan ve yaklaşan genel seçimlere doğru gerekli hazırlıkları yapma olanağı kalmayan İl Başkanı Gürhan Akdoğan ve il yönetiminin CHP tüzüğünün 43. maddesi uyarınca gizli oyla ve oy birliği ile görevden alınmasına.” Bu ifadelere ben yorum bile yapmak gereği duymuyorum. 4 yıldır CHP’ye hizmet eden insanı ve çalışma arkadaşlarını hiç olmazsa haklarını teslim ederek onurlu bir şekilde görevden alsaydınız. Fakat ne acıdır ki CHP yönetimi bu kadar ince düşünememiş. Gürhan Akdoğan her şeye rağmen yeni yönetimden görev isteyeceğini belirterek, seçime 52 gün kala görevden alınan bir il yönetimi olarak CHP tarihine de geçtiklerini ifade etti. Bana göre Gürhan Akdoğan kendisine yapılanlarda parmağı olanlara çok iyi bir ders verdi. Kırıp dökmedi aksine “dik ve onurlu” bir duruş sergiledi. Bireysel başarıdan çok partinin başarısı için çalıştığını ve bu güne kadar yaptıklarını anlattı. Peki, bunların karşılığında ödül olarak ne aldı? Bihlun Tamaylıgil imzalı bir faks. Artık gerisine siz nasıl yorum yaparsanız…

-*--*-**-*

CHP’de iç savaşın fitili ateşlendi

Toplantıda asıl savaş çanlarını CHP milletvekili Abdullah Özer çaldı. Hazırlıkları epeydir devam eden savaşın artık başladığını ima etti. Bir soru üzerine CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a yapılan komployu ve ardından yaşananları değerlendiren Özer hem Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli’ye göndermede bulundu hem de sert konuşup, önemli mesajlar verdi. “Baykal’a yapılan komplo fethedilemeyen tek kale olarak nitelediğimiz CHP'yi fethetmeye dönük bir projeydi. Bu bir Amerikan projesi, Fethullah projesidir. CHP'de şu anda Fethullahçılar, Kemal Dervişçiler, ikinci cumhuriyetçiler, tarikatçılar var. Bütün bunlara karşı bizim bir savaş vermemiz gerekiyor. Sanıyorum bugünden itibaren bu savaş başlamıştır... 1.sıradan aday olan kişi televizyonda tarikatlara kucak açmıştır. Televizyon programlarına çıkıp, ‘Tarikatlar sivil toplum örgütleridir, din bilimdir’ demiştir, birtakım açıklamalar yapılmıştır. Bunları kabul etmek mümkün değildir.” Özer’in bu sözlerini çok iyi değerlendirmek gerek. CHP deki değişimin ne anlama geldiği, ortaya çıkarılmak istenen CHP’nin nasıl bir yapıda olacağının yüksek sesle dillendirilmesidir. Ya da bir başka bakış açısı ile CHP içinde başlaması muhtemel savaşın ilk ateşidir



TEBESSÜM

Bugünkü fıkra CHP’ye, hepimizin bildiği hikâye. Susamış olan kuzu, nehrin aşağı tarafından su içmektedir. Nehrin daha yukarılarında su içen kurt, kuzuyu çoktan gözüne kestirmiş, kuzuya seslenir: “Hey sen! Benim içtiğim suyu ne hakla sulandırıyorsun?”der. Kuzu ise masum masum: “Ben sizin suyunuzu bulandıramam ki! Baksanıza, sizin içtiğiniz su bana doğru akıyor”. Diyerek cevap verir. Aklına kuzuyu yemeyi koymuş olan kurt biraz daha hiddetlenerek” bir de bana itiraz ediyorsun öyle mi?” diye haykırmış ve nihayetinde, kuzuyu yemek niyetinde olan kurt sözünü bitirir bitirmez, kuzunun üstüne atlayıp onu parçalamış.