CHP'nin dış politika sorumlusu, Osman Korutürk, Ortadoğu ülkelerindeki son gelişmelerin ardından BOP'un suni bir proje olduğunun ortaya çıktığını söyledi. CHP olarak hiçbir zaman bu projeyi uygun görmediklerini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim vitrininde 'dış politika sorumlusu' olarak öne çıkan Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk, 'Yeni CHP'yle birlikte Batı'daki CHP algısının da değişmeye başladığını söyledi. 'CHP artık iktidar alternatifi bir parti olarak algılanıyor' diyen Korutürk, CHP'nin dış politika önceliklerini, AKP'ye eleştirilerini, Tunus ve Mısır'da başlayıp, bölgeye yayılan isyanları değerlendirdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'yla Münih Güvenlik Konferansı'na katıldınız. Buradan başlarsak Batı'daki CHP algısı değişiyor mu?
47.'si yapılan Münih Güvenlik Konferansı köklü bir zirve toplantısı. Daha çok iktidarlar, kimi zaman da muhalefet partileri davet ediliyor. Sanıyorum ilk Deniz Bey, 2007'de çağırılmış. Bu yıl da Sayın Kılıçdaroğlu'nu davet ettiler. Orada hem Kılıçdaroğlu'na hem de CHP'ye çok büyük bir ilgi olduğunu gördük. CHP'nin yenilendiğini ve yenilenmiş haliyle dışa açılmakta olduğunu açıkça söylüyorlar. İzlenimim şu: AKP'nin son dönemde izlediği genel politikalarında, dış politika tercihlerinde bir değişiklik olduğu kuşkusu uyanmış.
Tam da bu noktada 'eksen kayması' tartışmaları akla geliyor.
Ben bu buna 'eksen kayması' yerine 'eksen değişimi' diyorum. Çünkü kayma biraz da elde olmayan, irade dışı bir şeydir. Oysa değişim bilerek, isteyerek iradeyle yapılan bir şeydir. Görülüyor ki, artık Batılılar da bunu fark etmiş, yaşananları bir 'kayma' değil, 'eksen değişimi' olarak görme noktasına geliyor. Böyle olunca da 'Türkiye'de ne oluyor, nereye gidiyor?' sorusunu yöneltip CHP'yi de iktidar alternatifi olarak görüyorlar. Bu algıyı çok net fark ettik. Bu algı değişikliğinde Dışişleri Bakanı'nın yaklaşımlarından, AKP'nin bölgesel tercihlerine, laiklik konusundaki algılardan, yargıya müdahalelere kadar bir dizi 'ayrık parça' birleştirilip bir büyük resim ortaya çıkıyor.
Arap sokakları ve Erdoğan ilgisine ne diyorsunuz?
Bugün Arap ülkelerinde olmayan şey gerçek muhalefettir. Türkiye ise 20. yüzyılın mucizesidir. Erdoğan'a ilgi meselesine gelince, dış politikanın gerçekçi, şeffaf, Meclis'le paylaşımcı olması lazım. Başbakanın Arap dünyasındaki algısını bilebilmek için, bu algıyı veren politikaların tarafımızdan biliniyor olması gerekir. Böyle değil. Bu durumda politikanın esas saikleri ve düşünceler hep gizli. İktidarın veya Başbakanın hareketlerini yönlendiren fikir ve amaçlar açıklanmıyor.
Somut sakıncası nedir?
Somut birtakım çelişkiler tespit ediyoruz. Örneğin, Lübnan sürecine, gece Nasrallah'ın sığınağına gidecek kadar dahil olunuyor. Mısır'da ise, Papandreu bizzat giderken, Obama özel temsilci gönderirken, dışarıdan konuşmayla yetinildi. Mısır'a yönelik bazı fikir ve telkinleri de var elbet; bunların bir bölümünü biz de paylaşıyoruz; Genel Başkanımız da söyledi zaten. Oysa yapılması gereken 'dışarıdan' konuşmak yerine yerinde temas ve gözlemdi. Bu dış politikadaki 'proaktif uygulama'yla çelişiyor. Erdoğan, bizimle paylaşmadığı şeyleri ABD ile paylaşıyor. Obama ile telefonda konuştuğunu biliyoruz.
BEN 'ARAZİ'YE ÇOK ALIŞIĞIM
Bir yenilenme döneminden geçti parti. Çok kısa sürede de iki kurultay yaptı. Şimdi partiyi seçime taşıyacak yönetim kadrosu işbaşında. Çalışmalar çok yoğun ve çok yönlü olarak sürüyor. Raporlarımızı, projelerimizi ve seçim beyannamemizi açıklayacağız. İşsizlik, üretken ekonomi, Güneydoğu halkının güvenlik ve ekonomik sorunları önceliklerimiz arasında. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği, sosyal adalet, adil paylaşım, toplumsal kalkınma, sosyal refah, hepsi CHP'nin gündemindedir. Sorunların hepsi için somut projeler açıklayacağız. Projelerimizi somut, anlaşılır ve hap haline getirip 'çözüm önerisi' şeklinde sunacağız. Aslında bizim mesleğimiz çok bilinen bir meslek değil. Mesleğin büyük bölümü 'arazi' dediğimiz saha çalışması olarak geçer. Diplomatlar bulundukları ülkelerde halkın içinde, onların sorunlarıyla iç içedir. Daha sorunlu Irak, Afganistan gibi ülkelerde görev yaparlar. Ben saha çalışmasında zorlanacağımı hiç düşünmüyorum. Seçim kampanyasını en iyi şekilde yürüteceğimden şüphem yok...
ABD DE GÖRÜYOR
BOP, suni bir projedir. Bölgeyi ABD çıkarlarına göre yeniden dizayn etmeyi amaçlıyordu. Şimdi başarısız olduğunu görmek ve bu başarısızlığın kendilerince tespit ediliyor olması da bizim açımızdan memnuniyet verici. Proje kapsamında Türkiye'ye biçilen 'Eşbaşkanlık' sıfatı da uygun bir sıfat değildir. CHP olarak hiçbir zaman uygun görmedik bu projeyi.
MARTTA ABD'DEYİZ
ABD gezimizin Mart gibi olacağını tahmin ediyorum. Heyette ben olurum, Umut Oran, Faik Öztrak, Gülsün Bilgehan ve Faruk Loğoğlu olabilir. Düşünce kuruluşları, dernekler, üniversite ziyaretleri olabilir. Obama yönetimiyle temas konusunda şu anda bir netlik yok. Sayın Kılıçdaroğlu'nun çok yoğun bir programı var Genel Başkanımızın. Şu aşamada, böyle bir konumda bizim gitmemiz yeterli görülüyor. Seçim kampanyasının en canlı olduğu bir dönemde o kadar uzak bir ziyareti düşünmüyor.
IRAK'TA KRİTİK DÖNEMDE ÖZEL TEMSİLCİ
İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 1972'de memur olarak Dışişleri Bakanlığı'na girdi. New York BM Daimi Temsilciliği'nde Daimi Temsilci Yardımcısı görevinde bulundu. 1996-97 arasında Tahran, 1997-2000 arasında Oslo, 2000-03 arasında Berlin, 2005-09 arasında Paris Büyükelçisi olarak çalıştı. Tarihi 1 Mart tezkeresi sonrası kritik dönemde 2003-05 arası Türkiye'nin Irak Özel Temsilciliği görevini yürüttü. Kasım 2009'da Paris Büyükelçiliği'nden emekli oldu.
|