Hep birlikte “Mesajı aldık” demişlerdi, Gezi olayları sırasında.
Ama dün en son, güzel çocuk Berkin’i toprağa verdik.
15 yaşında, 16 kilo olarak…
Türkiye yine ayağa kalktı.
Fakat Mısır’daki Rabia için, Filistin’deki Dina ve diğer çocuklar için ayağa kalkanlar; kendi ülkelerinde, kendi çocukları Berkin için ayağa kalkmadılar!
Belki de, ‘kaçan bir gol kadar bile üzülmediler’, ölen güzel çocuk için...
Dün ve önce gün de polisin tutumu sertti. Gezi Olayları’nda sert davranan polis için “Cemaatin kumpasıydı” sözünü paravan ederek arkasına saklanmışlardı. Onların yüzlercesini sürdüler. Şimdi açılan paravanın ardında gerçekler ortaya çıktı. Bu kez, bu şiddeti uygulayan polis kimin polisiydi acaba? Hükümetin mi, Cemaat’in mi yoksa dış güçlerin mi?
*
Böyle zamanlarda sürekli kitap karıştırırım.
Dün yine öyle yaptım.
Elime bir psikoloji kitabı geçti, 24. sayfasına takıldım.
“Psikopatların vicdanı yoktur ve kendilerinden başka kimseye karşı empati, suçluluk ya da bağlılık duymazlar” sözünü okudum Paul Babiak ve Robert Hare’nin.
Bir başka aydın da “Psikopatlar diğerlerinin duygularını ya da toplum kurallarını umursamaktan acizdir. Birileri bir şey kurmaya çalışırken, onlar yıkar” diyordu. (Oldham ve Morris).
Kitabın yazarı Adrian Furnham da, ‘Hasta Zihin’ bölümünde “Aklı başında gibi görünen” psikopatlar için şu değerlendirmeleri yapıyor:
- Benmerkezci ve yalancıdırlar,
- Yaşamdaki amaçları da pek belli değildir,
- Otoriteyle sorun yaşamışlardır,
- Yaptıklarından pişman olmazlar,
- Bunların sorumluluğunu da asla üstlenmezler,
- Diğerlerinin haklarını görmezler, geçmişlerinde genellikle zor, suçlu ya da tehlikeli görülme öyküsü vardır,
- Tekrar tekrar yalan söylemek, daima dalavere peşindedirler,
- Daima sorumsuzdurlar,
- Birinin canını yakmak, kötü davranmak ya da malını çalmak konusunda kayıtsız davranırlar,
- Hatalarından asla ders almazlar,
- Çoğu sabırsızdır,
- Denge ve rutinden çekinirler,
- Her şey şimdi ve müthiş olsun isterler,
- İşledikleri suçun kurbanlarını ya da kendileri açısından sonuçlarını pek az düşünürler,
- Suçları genellikle adi, hilekârlığa dayalı, evrak sahteciliği ve borçların ödenmemesidir,
- Psikopatlar normal maskesi takarlar. (Domingo Yayınları).
***
MASKARALAR!
Az gelişmiş ülkelerde ‘dini ve kutsal değerleri siyasi amaçlarına alet etmek’ çok yaygın.
Bunlar için sıkça başvurduğum Mehmet Akif Ersoy’a bakıyorum tekrar. Akif, ‘Safahat’ında bakınız bunlara, anladıkları dilden nasıl hitap ediyor:
MÜTEVEKKİL
‘Kadermiş’, öyle mi? Haşa, bu söz değil doğru
Belânı istedin, Allah da verdi... Doğrusu bu.
“Çalış” dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,
Onun hesabına birçok HURAFE UYDURDUN
Sonunda bir de ‘TEVEKKÜL’ sokuşturup araya,
Zavallı DİNİ ÇEVİRDİN onunla MASKARAYA
Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevla Ecir-İ Hâsır iken
Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak...
Hüda vekil-i umurun değil mi? Keyfine bak
Başın sıkıldı mı, kâfi senin o nazlı sesin:
‘Yetiş’ de, kendisi gelsin, ya Hızır’ı göndersin
Evinde hastalanan varsa, borcudur: bakacak
Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: her şeyin Allah... Yanaşman, ırgadın o:
Çoluk çocuk ona ait: lalan, bacın, dadın o
Vekil-i harcın o kâhyan, müdür-i veznen o
Alış seninse de, mesul olan verişten o
Ya sen nesin?
MÜTEVEKKİL!
Yutulmaz artık bu
Biraz da saygı gerektir...
Ne saygısızlık bu
HUDA’YI kendine kul yaptı,
KENDİ OLDU HÜDA
Utanmadan da ‘TEVEKKÜL’ diyor bu cür’et, ha?..
|