SAVCI Adli Tıp’ta önce “Olmaz, giremez” diyor.
Berkin Elvan’ın cenazesi önceki gün Adli Tıp’a götürülüyor, ölüm sebebinin hukuken tespiti için. Otopsi yapılacak.
Bu cinayetin peşini bırakmayan avukat ve bir bilirkişi (aynı zamanda doktor) otopsiye girmek istiyor. Bilirkişi tamam, savcı “avukatın girmesine” itiraz ediyor. Cenaze bekliyor, “girer, giremez” gerilimi yaşanıyor.
Orada bulunan İlhan Cihaner müdahale ediyor, “CMK’ya göre, avukat girebilir”. Olmuyor, Cihaner bu kez Minnesota Protokolü’nü örnek gösteriyor.
YARGISIZ İNFAZ
Bu protokol orantısız güç kullanımında, yargısız infaz cinayetlerinde soruşturma yöntemini kapsayan BM sözleşmesi.
Protokole Türkiye çekince koyuyor, Tayyip Erdoğan’a üç yıl önce “Bu sözleşmeyi Türkiye neden imzalamıyor” diye sorulduğunda, “Bizim de bir bildiğimiz var” diyor. Maksat, yargısız infazın her aşamasında güçlük çıksın.
Sonuçta, savcı avukatın da otopsiye girmesine izin veriyor.
52 YERDE
Berkin’in cenaze töreni olağan bir tören değil, 52 il, ilçede protesto var. Dükkânlar kapanıyor, iş bırakılıyor, sokaklar Erdoğan aleyhinde inanılmaz sloganlarla çınlıyor. Polis aynı, biber gazı, cop, TOMA.
Cenaze töreni olağanüstü, Türkiye olağanüstü. Berkin’i öldürenler saklanıyor, iktidar sahipleri ortada yok. Yandaş medyaya bakıyorum dün, belli ki, “Alo Hattı” çalışmış yine. Polis insanlara, iktidar medyası ölüm haberine gaz fişeği atıyor: “Terör estirdiler, sokaklar karıştı, bahaneyle provokasyon”. Yanlış anlaşılmasın, bu Berkin’in ölümünü haber verin başlıklar. Bu başlıklar, bu saklanma bir kopuş.
Tayyip Erdoğan ile halk arasındaki son bağı Berkin koparıyor. Türkiye’nin her yeri dün kopma sahneleriyle dolu. Bundan sonra yüzde kaç oy alırsa alsın, nafile.
Sen ‘adamsın’ Tuncay
ELİ yüzü düzgün, hırslı, çalışkan bir genç, Tuncay Özkan Ankara Cumhuriyet Bürosu’na geliyor. Gazeteciliğe orada adım atıyor. 80’li yıllar, ben o sırada Ankara Temsilcisiyim.
Yıllar içinde çalıştığımız gazeteler, mesleki konumlarımız, siyasal bakışımız farklı olsa bile, Tuncay ile dostluğumuza hiç gölge düşmüyor. Hapiste onu ziyaret ediyorum, onunla ilgili yazılar yazıyorum.
Geçen pazartesi, saat 18.00’i biraz geçe telefonum çalıyor, “Abim benim, ben Tuncay Özkan”. Şaşırıyorum, tahliye olalı bir saat olmuş olmamış, Tuncay arıyor: “Bana verdiğin desteğe, ayrıca evrensel hukuka ve insan haklarına duyduğun saygıya teşekkür ederim, hapiste bu destek öyle değerli ki, bizlerin ayakta kalmasını sağlıyor”.
Tuncay’ın sesi güçlü ve inançlı, hem hapisten çıktığına, hem direncine seviniyorum. Buluşmak üzere sözleşiyoruz. Sana istedikleri cezayı versinler, birlikte yıllarca çalıştık, tanırım seni, “adamsın” sen Tuncay.
Sami Elvan emin ellerde
BERKİN Elvan’ın babası, çileli ve acılı insan, Sami Elvan Beşiktaş Belediyesi’ne ait Beltaş şirketinde çalışıyor.
Elvan ailesi sanki suç işlemiş, hükümet, valilik, emniyet aileye sırtını dönüyor, CHP ilgileniyor. Ailenin durumunu bildiği için, genel merkez İstanbul’da CHP’li belediyeleri arıyor. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal (şimdi aday değil) Sami Elvan’a iş veriyor.Sami Elvan üç aydır Beltaş’ta çalışıyor.
|