Berkin daha çocuktu…

12 Mart 2014 Çarşamba, 10:22

Huriye Gül KOLAYLI /HABER

Berkin daha çocuktu…

Berkin Elvan’ın yatağı boş kalmadı…
Öldüğü gün yerine yenisini yolladılar…
14 yaşındaki bir çocuk..
Çocuk…
Ana kuzusu…
Ekmek almaya giderken “Tarih yazan kahramanlar” tarafından kafasından vuruldu…
269 gün sonra…
Yolun henüz çok başındaydı…
Bir gün ekmek almaya gitti…
Sadece ekmek…
Bir daha ayağa kalkamadı…
269 günlük yaşam mücadelesi sonrasında…
45 kilodan 16 kiloya düştü…
Ve soluğu tükendi…
Bir fidan daha kırıldı…
Bir çiçek daha açmadan soldu…
Hepimizin, içinde bir gıdım vicdanı olanların bile içi sızladı…
En çok da annesinin…
Bugün her yerde “Bekinler ölmez” diyorlar, diyecekler de…
Bir de anasına, babasına, bacılarına, ağabeylerine sorun bakalım…
269 günden beri her gün çocuğunun başında umutla, acıyla bekleyen anacığına…
Öldü mü, ölmedi mi?
Daha doğrusu insafsızca, vicdansızca öldürüldüğünün acısını…
Bazıları ise yaranın üstüne zalimce tuz biber ekiyor…
Alçakça, sosyal medyada yüzü maskeli bir göstericiyi Berkin diye yayınlayarak, ölümünü haklı göstermeye çalışıyorlar…
Onlara göre, protestoya katılmak öldürülmek için hatta terörist olarak yaftalanmak için yeterli bir gerekçe…

BÜTÜN BUNLAR NE İÇİN?
Berfin ile birlikte kaç gencin canı gitti, kaç ananın yüreği dağlandı…
Topçu kışlasına otel, AVM ya da ne cehennemin dibiyse o yapılsın diye…
Rant için…
Bana, bize göre sırtımıza alıp götüremeyeceğimiz, üç beş kuruşluk dünya malı için…
Onca hayat söndü… Söndürüldü…
Oncaları gözünden, beyninden, kolundan bacağından oldu…
Kimisi tüm geçmişini unuttu, hayatı yeniden öğreniyor…
Her Allah’ın günü dizi izler gibi tapeleri izliyoruz…
Her gün bir tape…
Gördük ki, tape tape milleti tepelemişler…
Her yer rant!..

EĞER BUNLAR OLMASAYDI…
Başbakan…
Eğer, Taksim olayları başladığında,
O herkesi çileden çıkartan müdahaleye izin vermeseydi…
Hadi müdahale oldu…
Sonrasında o şiddeti durdursaydı…
Bugün 7 binini sürdüğü, hallaç pamuğu gibi attığı polisinin arkasını sıvazlayıp “Kahramanlık yazdılar” diyerek sahaya sürmeseydi…
Onca genç ölmeseydi…
Abdullah Cömert ölmeseydi…
“22 yaşındaydı… CHP gençlik kolları üyesiydi. Antakya’da Haziran Gezi olayları sırasında kimliği belirsiz kişinin ateş etmesi sonucu hayata gözlerini yumdu.”
Ethem Sarısülük ölmeseydi…
“Ankara’da gezi parkı eylemleri sırasında polis tarafından vurularak öldürüldü… Dava sürüyor da, sonucu muamma.”
Mehmet Ayvataş ölmeseydi…
“Ümraniye’de 1 Mayıs Mahallesi’ndeki yürüyüşte otobanı kesen kalabalığın içine dalan bir cip tarafından ezilerek öldürüldü… “
Mustafa Sarı ölmeseydi…
Adanalı polis memuru. Adana'daki Gezi gösterileri sırasında 20 metrelik köprüden düşerek yaşamını yitirdi…”
Ali İsmail Korkmaz ölmeseydi…
“Gezi parkı eylemleri sonucunda Eskişehir'de sivil şahıslar ve polisler tarafından dövülerek öldürüldü… “
İrfan Tuna ölmeseydi…
“Temizlik işçisiydi. Ankara’daki Gezi olayları sırasında fenalaşıp öldü.
İstanbul'daki ikinci adli tıp incelemesinde ölümü kalp damar sorununa bağlandı. Oysa Ankara Adli Tıp Kimya İhtisas Dairesi, Tuna'nın midesinde biber gazının etken maddelerinden Kapsaisin ve Dihidrokapsaisin bulunduğunu ve ciğerlerinde ödem olduğunu tespit etmişti… “
Berkin Elvan ölmeseydi…
Anaları ağlamasaydı, ne olurdu sanki…
Berkin’in öldüğü gün, Okmeydanı’ndaki gösterilerde bir hasta yakını başından biber gazı kapsülüyle vurularak yaralandı…

DERİN YALNIZLIK…
Onca tuhaf tuhaf iddiaların yer aldığı “Gezi örgütü” davaları açılmasaydı…
Bugün Başbakan, kendi milletvekilleri ile bakanlarının bile konuşmamasından rahatsızlığını dile getirdiği, kendi tabiriyle “Paralelle” mücadelede bu kadar yalnız olur muydu?
Başbakan, bir televizyon programında AKP milletvekillerinin cemaat hakkında konuşmamalarından rahatsızlığını dile getirmişti…
Ve konuşmaları yönünde mesaj vermişti:
“O yüreği ortaya koymaları lazım. Bu bakan da olabilir, milletvekili de olabilir. Yüreğini ortaya koyacaklar. Bu mücadele İstiklal mücadelesiyse bu mücadeleyi hep beraber vereceğiz. Konuşmamalarından rahatsızım”...”
Neden konuşmadıklarına yönelik ise şöyle bir yorumda bulunmuştu:
“Şimdi tabii şantaj yapılıyor. Şantajla tehditle kafeslenen insanlar var. Bunların sayısı çok. Partimde de var, Bu milletvekili olur, bakan olun…”
Mesela Başbakan bu çağrıyı yapalı neredeyse bir hafta oluyor…
Ancak birkaç bakan ve milletvekili dışında Başbakan’ın çağrısına pek uyan yok…
Mesela Bursa’daki milletvekillerinden Başbakan Yardımcısı, muhtelif kereler boşa düşürülmesine rağmen Başbakan’ın yanında saf tutuyor ve konuşuyor…
Ya diğerleri...
Hani iktidar partisinin dış politika için dillendirilen “Derin yalnızlık” var ya; artık iç politika için de geçerli…
NOT: Bugün 12 Mart Darbesi’nin 43. Yıldönümü… Bu vesileyle her türlü askeri ve sivil darbeyi bir kez daha lanetliyorum…

.