Başbakan talimatı Ordu'da verdi

01 Ağustos 2014 Cuma, 09:03

22 Temmuz operasyonu kapsamında tutuklanan İstanbul TEM eski Şube Müdürü Yurt Atayün'ün mahkeme sorgusunda Başbakan Erdoğan'ın 21 Temmuz tarihinde Ordu'da düzenlediği mitingte ''Soruşturmaya Sulh Ceza Hakimleri bakacak'' demesinin ardından gözaltına alındığını söyledi.

ALİ CEMAL KARABUDAK/HABER MERKEZİ - EMNİYET mensuplarına düzenlenen 22 Temmuz operasyonunda toplam 8 günlük gözaltı sürenin ardından tutuklanan 11 şüpheli polisin mahkemede verdiği ifadelere YURT ulaştı. ''Casusluk'' ve ''Yasadışı dinleme'' suçlamasıyla tutuklanan 11 polis arasında bulunan İstanbul Terörle Mücadele eski Şube Müdürü Yurt Atayün, ifadesine ''Her ne kadar yapacağım savunma hakkımdaki kanaati değiştirmeyecek olsa bile savunmam şu şekildedir'' diyerek başladığı ve yaklaşık 7 saat süren mahkeme sorgusunda ''Bana isnat edilen suçlardan 22/07/2014 günü teslim olduğum soruşturmacı birimde Devletin gizli kalması gereken belgeleri ele geçirilmek ile ilgili isnat da bulunmadı, bu sorguda karşıma çıkmıştır, bununla ilgili delil görmek istiyorum'' dedi.

'BAŞBAKAN SORUŞTURMA MAHKEMESİNİ BİLE SÖYLEDİ'
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili de bazı yayın organlarında yapılan haberlerin algı yarattığını ve bunun 22 Temmuz operasyonuna dönüştüğünü anlatan Atayün, ''Yapılan yayınlar ile operasyonel çalışmanın yani şu anda sorgu hakimliğinizde bulunduğum ve 2011/762 sayılı soruşturmanın başlaması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatlarını almak için yazı yazdığım için yapılan bu operasyonun alt yapısı ne yazık ki 22 Temmuz 2014 günü operasyona dönüşmüştür. Sulh Ceza Hakimliklerinde yapılan kanuni değişiklerden sonra HSYK tarafından yapılan görevlendirmede kamuoyunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 17-25 Aralık 2013 tarihinde İstanbul İl Merkezli gerçekleştirilen kamuoyunda yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olarak bilinen operasyonlarda tutuklanan eski bakanların çocuklarının yani eski bakan Muammer GÜLER beyin oğlu Barış GÜLER , eski bakan Zafer ÇAĞLAYAN beyfendinin oğlu Salih Kaan ÇAĞLAYAN ve yine operasyon kapsamında tutuklu olan Rıza SARRAF'ı tahliye eden hakim İslam ÇİÇEK İstanbul 3 Nolu Sulh Ceza Hakimi olarak görevlendirilmiştir. Sayın başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN' ın bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar evvel proje hazırlıyoruz şeklindeki açıklamaları, 21 Temmuz 2014 günü Ordu ilinden dönüşü esnasında bir gazetecinin vermiş olduğu cevapta \' Şimdi yargı süreci başlıyor, Sulh Ceza Hakimleri bu süreci yürütecek\' şeklindeki cevabı birçok basın yayın organında yer almıştır. Ne hikmet ise sayın başbakanın açıklamalarından sonra Cumhuriyet Savcısı İrfan FİDAN' m talimatı ile benim ile birlikte 74 polis hakkında başlatılan soruşturmada Nisan 2014 tarihinde polis başmüfettişleri incelemeleri sonucu hazırladıkları 1292 sayfalık raporun 21 Temmuz 2014 tarihinde savcılık makamına sunulmasından sonra hakkımda yakalama ve gözaltına alma kararı verilmiştir. Bir savcının ya da bir insanın 1292 sayfalık evrakı okuyup aynı gün içerisinde bir karara varması hayatın olağan akışına aykırıdır.''

'SİYASİ OTORİTE BİZİ SORGULUYOR'
Atayün, mahkeme sorgusunda operasyonun ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamalarını da eleştirerek “Gözaltına alındığım günün ertesinde gerek yazılı gerekse internet medyasına yansıyan haberlerde, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'a gazeteciler tarafından sorulan ''Operasyonlar devam edebilir mi?\' sorusuna \' edebilir\' cevabı kamuoyunun malumudur, bu cevapta yapılan bu soruşturma ve sorgulamanın siyasi otoritenin talimatı olduğunun açık göstergesidir, hata eden insanın af dilemesi erdemliktir, ancak hata yapmayan, suç işlemeyen bir insanın af dilemesi izahtan varestedir, af dilemesi gereken biri var ise vermiş olduğu siyasi emirler, talimatla, hukuksuzca, yasalara aykırı ve keyfi olarak, suç uyduran, sahte delil üreten, ifadeye davet üzerine giderek teslim olmama rağmen, tüm görevlilere defaatle sizlere direnmiyorum, kaçmayacağım, kendim teslim oldum diye söylememe rağmen, beni kelepçeleten tüm hukuksuz talimatları veren, uygulatan, kanuna muhalif olarak siyasi otoritenin emirlerini uygulayan benimle birlikte gözaltına alınan 74 arkadaşımdan, eşlerinden, evlatlarından, ailelerinden, yakınlarından, Türk Milleti'nden özür dilemesi gerekir, ancak dileyecekleri özür işledikleri suçu örtmez'' dedi.

'BAŞBAKAN'A MİT BRİFİNGİ VERDİM'
Atayün, görev yaptığı süre içerisinde Şube Müdürlerinin tüm çalışmalardan haberi olduğunu beliterek, ''Cumhuriyet Savcılığı ve kanunla teşekkül etmiş mahkemelerin yetki ve görevli hakimlerinin vermiş olduğu kararlan uygulamışımdır. Uygulamam kanunun emridir. Görev dönemimde İstanbul Emniyet Müdürlüğünce yapılan bütün operasyonlar ve bilgilendirme notu İl Emniyet Müdürü Hüseyin ÇAPKIN a verilir. O da bu notları sayın başbakana arz ederdi. Sayın başbakanımızdan gelen perspektife göre çalışmalarımız hukuka uygun olarak savcılık talimatları ve mahkeme kararlarına göre yürütülürdü. Sabiha Gökçen Havalimanı'nda tam tarihini hatırlayamıyorum. Beraberimde İstanbul Valisi Hüseyin Avni MUTLU, İl Emniyet Müdürü Hüseyin ÇAPKIN ile birlikte sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ile yapmış olduğum görüşmede KCK operasyonları kapsamında suça karıştığı tespit edilen MİT mensupları hakkında dosya kapsamında bizzat şahsım brifing vermiştir. Bu görüşmenin ardından Sabiha Gökçen Havalimanında beraberimde TEM'den sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Oktay Bulduk dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol DEMİRHAN ve İl Emniyet Müdürü Hüseyin ÇAPKIN'ın olduğu ortamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının talimatları doğrultusunda müdürlüğünü yaptım TEM Şube'ce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/762 sayısında yürütülen soruşturma dosyasında İl Emniyet Müdürü Hüseyin ÇAPKIN' a İran ülkesinin ülkemizde yürüttüğü illegal faaliyetlerin hassas olarak takip etmemiz konusunda talimatlarını ilettim. Bu soruşturmanın başlangıcı yani 2011/762 soruşturma sayılı soruşturmanın başlangıcı farklı bir polis birimi olan Bursa İl Emniyet Müdürlüğü'nce bildirilmesinden dolayı İl Emniyet Müdürlüğü' müze konuyu emniyet mensuplarının dahil olduğu, mesleki hiyarerşi içerisinde sorumlu İl Emniyet Müdür yardımcısı ile birlikte arz ettim.''

'KAÇ İSMAİL SORUŞTURMAYA GÖLGE DÜŞÜRDÜ'
Suçlamaları kabul etmediğini söyleyen Atayün, ''Uykusuz geçen 7 günlük süre zarfında bitkin ve yorgun düştüm. Savunmamı yapmakta dimamı toplamakta zorlanıyorum. Polis kuvvetlerinin psikolojik baskısını fazlaca hissediyorum. Sağlıklı bir savunmaya devam etmek için makul süre verilmesini talep ediyorum'' dedi. Ancak hakim sorgulamaya devam etti ve Atayün ifadesini sürdürdü. Atayün, ifadesinde soruşturma sürecinde adliyede krize neden olan ''Kaç İsmail kaç'' olayını da hatırlatarak şunları söyledi: ''Sorgu hakiminin kaç ismail kaç dediği kişi ile görüşmesi yapılacak olan sorgulamanın objektifliğine ve güvenilirliğine gölge düşürülmüştür. Bu durum bağımsız bir şekilde Türk milleti adına karar vermesi gereken sorgu hakimliğini zan altında bırakmıştır. Sorgu sırası bekleyen şahsıma ise yapılan bu hukuksuz işlemler nedeniyle adalet duygusuna yönelik güven duygum zedelenmiş sorgu esnasında uyulması gereken usulde haklarım ihlal edilmiştir. Sorgu hakimliğinin hukukun vicdanın ve insanlığın gereği olarak benim düşürülmeye çalışıldığım bu durum bir yana bağımsız ve tarafsız olması gereken makamınız... Maruz bırakıldığı bu saldırıya karşın hukuğun gereğini uygulamanız kaçınılmazdır. CMK ya göre soruşturmanın her aşamasında dosyada bulunan her türlü evrak harçsız alınabilir hükmüne rağmen soruşturma safhasında toplanan belgeler 2 adet CD içerisinde kanunun hükmüne muhalif şekilde teslim edilmiştir.''

'BAKAN ÇOCUKLARINI TAHLİYE EDEN MAHKEMEYE DÜŞTÜK'
17 Aralık yolsuzluk operasyonunda eski bakanların çocukları için tahliye kararı veren Hakim İslam Çiçek'in mahkemesinin kendisiyle ilgili karar vermesine isyan eden Atayün, ''İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmasında sevk edilen sorgu hakimliğince tutuklanan eski bakanlıkların çocuklarının içerde bulunduğu 6 kişinin tahliyesine karar veren İslam ÇİÇEK isimli hakimin mahkemesine düşmüş durumdayım. Ayrıca geçmiş dönemde kamuoyuna yansıyan bilgilerde edindiğim bilgilerde adı geçen sayın şu anda sorgulama yapan hakimin adına kayıtlı facebook hesabından halen siyasi iktidarın başında bulunan ve halk arasında \'uzun adam\' ismi ile adlandırılan sayın başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN' m fotoğrafının da yer aldığı bir çerçeve içerisinde beraberinde Adalet Bakanlığının da logosunun da olduğu facebook paylaşımında büyük harflerle \'Allah uzun ömür versin, uzun adam\' yazıldığı görülmüş, tarafsız ve objektif olması beklenen hakimin birreyde bulunduğu ve bu anlatımlar çerçevesinde hakkımdaki kararın önceden verildiğimi düşündüğümden bu sorgu hakimliğinde savunmamın tarafsız olduğu görülmektedir. Bu durumda hakimin reddini talep ediyorum'' dedi.

Kaynak : YURT GAZETESİ