İstediğiniz kadar baskı yapın, ihalelerle patronları ‘hizaya’ getirin...
Dilediğiniz kadar, gazeteciyi kovdurup köşeleri sahipsiz bırakın...
Olmuyor! Gazetecileri susturamıyorsunuz.
Gerçekleri gizleyemiyorsunuz.
Yakın zamana kadar el ele yürüdüğünüz Cemaat’le şimdi düşman oldunuz.
Verip veriştiriyorsunuz. Ama bırakın inandırıcılığı, “KOMİK OLUYORSUNUZ”!..
Zaten kavga sayesinde iki tarafın da kirli çamaşırları saçıldı. Hem sizin hem de Cemaat’in -bizce malûm- tüm yolsuzlukları, sahtekârlıkları, baskıları ortaya çıktı.
“İki tarafı da yakından biliyorum, olan biteni bana sorun” havasındaki meslektaşlarım... Sizlerin de boyası döküldü. Daha düne kadar iki tarafın etle tırnak olduğunu savunuyordunuz. Aralarındaki çatlağa dikkati çekince, alay ediyordunuz.
Dahası, İslam’la demokrasiyi ve hatta sosyalizmi buluşturmaya / evlendirmeye çalışıyordunuz. Sizin çapınız da ortaya çıktı. Yazıp çizdikleriniz unutulacak zannediyorsunuz. Analizlerinizin zavallılığı hatırlanmayacak zannediyorsunuz.
Gerçek gazeteciler sizin gibi ‘yüksekten uçan analizler’ yapmıyor. Belki bu yüzden, sizin gibi yüksek yüksek ücretlerle ‘bilen adam’ pozu kesemiyor. Ama haberleriyle tarihe not düşüyor. Bu mesleğin ‘kapkara yaptığınız’ yüzünü ağartıyor.
BALIK HEPTEN KOKMUŞ!
Aslında buraya kadarı, bir iç dökme haliydi. Yazmak istediğim asıl konuya şimdi geliyorum. Gerçek bir gazetecinin, Karşı Gazetesi’nin Ankara ‘emsilcisi sevgili meslektaşım İlhan Taşçı’nın dünkü haberini aktarıyorum.
Karşı, İlhan Taşçı’nın haberini manşetine çekmiş: “FENERBAHÇE’YE YARGITAY ŞİKESİ”.
Takımınızın rengini boş verin. Zaten mesele Fenerbahçe ile falan değil, doğrudan hukukla ilgili. Ve balığın -başını, kuyruğunu bırakın- hepten koktuğunu gösteriyor.
Haber özetle şöyle:
“Aziz Yıldırım başta, FB yöneticilerinin cezalarını onayan Yargıtay 5. Dairesi, gerekçeleri kararında OLMAYAN AİHM KARARLARINI emsal göstermiş. Kararda, ‘Aydoğdu, Duran ve Kaya’ adlı kararlara atıfta bulunulmuş. Ancak, bu kararların hiçbirinin konuyla İLGİSİ YOKMUŞ. Dahası, kararda ‘AİHM’NİN Baykov ve Rusya kararında da belirtildiği üzere... ‘ diye atıfta bulunulan dosya HİÇ MEVCUT DEĞİLMİŞ. Yani... Yani, Yargıtay SAHTE REFERANS vermiş”.
HER ŞEYİ BİLİYORUZ!
Son HSYK Yasası... Erdoğan’ın Aydın Doğan hakkındaki mahkeme kararlarına müdahil olma ve o karardan “ceza çıkartma” çabası... Aziz Yıldırım hakkında doğrudan devreye girmesi...
Her şey ama her şey ortaya çıktı! Hiçbiri saklanamadı.
Haydi, dinleme kayıtlarını ‘yasadışı’ ilan ettiniz. Söylediklerinizi ‘nereye’ koyacaksınız? İlhan Taşçı’nın ortaya çıkardığı skandalın üstünü nasıl örteceksiniz?
Balyoz, Ergenekon, OdaTV davalarında yıllardır söylenenlere kulak tıkadınız. Şimdi “Kumpas kurulmuş, biz de aldanmışız” diyorsunuz. Ya Reza Sarraf ve bakan oğulları hakkındaki tahliye kararları? Orada kim, kimi aldatıyor acaba?
Ya, yargının en üst kurumlarından Yargıtay?.. Olmayan kararlara referans vererek hukuku çiğniyorsa... Adaleti katlediyorsa...
Neyse ki, bu ülkede dürüst hukukçular da var.
Tıpkı dürüst bilim insanları... Sanatçılar... Esnaf... Sade vatandaş... Ve elbette dürüst gazeteciler de var.
Onları susturamıyorsunuz, susturamayacaksınız.
+++++++++++++++++++
HIRSIZ VAAAAAR!
Melih Aşık, Milliyet’teki köşesinde paylaştı. Belki okumamışsınızdır diye ben de köşeme aldım. Mahallemizin ilk kurbanlarından, sevgili arkadaşım Hasan Uysal -sürgün yaşadığı- Ayvalık’ta tanık olduklarını anlatmış:
“Cunda pazarında dolaşırken, bir ara yakınlardan bir yerden ‘Hırsız vaaarrr!’ diye bir bağırtı duyunca, sesin geldiği tarafa doğru yöneldim. Baktım, avazı çıktığı kadar ‘Hırsız vaaarrr’ diye bağıran, pazarda tezgah kurmuş bir satıcı... Adam bağırıp duruyor ama ne işaret ettiği ne de kovaladığı herhangi biri yok. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, aynı ses bu kez arkamdan geldi. Döndüm baktım, o da bir başka satıcı... Derken, ‘Hırsız vaaarrr’ diye bağırmaya başlayan satıcı sayısı üçe, dörde, beşe çıktı. Ben de dahil, pazara alışverişe gelenler ilk önce ne olduğunu anlayamadık. Sonra hepimizde jeton düştü. Esnaf AKP’yi, ortaya çıkan hırsızlıkları protesto ediyordu. Durum anlaşılır anlaşılmaz, neredeyse pazara gelmiş bütün vatandaşlar pazarcılara katılıp, ‘Hırsız vaaarrr’ bağırışına eşlik etmeye başladı. Eşlik etmeyenler de, alkışlarla destek vermeye... Böyle bir protesto biçimi sanırım dünya tarihinde belki ilk ve tektir. Olay öylesine heyecan vericiydi ki, aradan günler geçmesine rağmen aklıma geldikçe hâlâ tüylerim diken diken oluyor”.
+++++++++++
POLİS VAAAAAR!
İbrahim Alıcı adlı bir vatandaş, Başbakan Erdoğan’ın Osmaniye’deki mitinginde ’Hırsız var’ pankartı açtı. Ve hemen oracıkta saldırıya uğrayıp, ayaklarından sallandırıldı. Alıcı, sonrasını da -vücudunun her tarafındaki geniş morlukları da göstererek- şöyle anlattı: \'Polisler beni başbakanımızın konuştuğu platformun arka tarafındaki minibüse bindirdiler. Üç dört tane başbakanlık koruma polisi de binip, elimi arkadan kelepçeleyip yaklaşık 45 dakika, bir saat kadar copla dövdüler\'.
Sonunda geleceğimiz yer buydu zaten; POLİS DEMOKRASİSİ! Kaçan kurtuluyor!
|