IŞİD kapitalizme hizmet etmektedir: “Atlı geldiler yaya kaçamayacaklar”

18 Temmuz 2014 Cuma, 10:01

1400 yılı aşkın süreden beri devam edegelen Kura’n-ı Kerim ve Hazreti Muhammed’in hadislerine dayanan İslamiyet’in başına, tarih içinde, musallat edilen iktidar ve egemenlik yetmiyormuş gibi bugün emperyalistlerin ve bölgemizdeki statükocuların paslı hançeri durumunda olan IŞİD felaketi peydah oldu. İslamda “saadet dönemi” olarak bilinen devir yalnızca yirmi üç yıl devam etmiştir; ardından da otuz yıllık “hilafet devri” yaşanmıştır. Zaten Hazret-i Muhammed hilafete ilişkin şöyle buyurmuştu: “Hilafet otuz yıldır, sonrası hizipçilik ve karışıklık olur” ki hilafet sonrasında yaşanan kargaşa, iç çatışma ve şiddet bu gerçeği net bir şekilde yansıtmaktadır. İslamda oluşan taraflaşma ve tarafların birbirini İslam dışı ilan ederek birbirlerine yönelmesi ve adeta kıyımını meşru göstermesi ibret vericidir. Muaviye ve habis Yezid’in “Ehl-i Beyt”e zulüm ve katliamla yönelmesi günümüze kadar süregelen böylesine islam ve hatta insanlık dışı bir geleneğin oluşmasına yol açtı. Emevilerin saltanatı işgal etmesi, gerçek şura anlayışını tahrif ederek hile ile halifeliği gasp etmesi, katliamcı geleneğin kök salmasına da yol açmıştır. Bu gelenek, günümüzde daha da kirli bir hal alarak ve egemen devletlerin Müslümanlar arasındaki sopasına dönüşerek devam etmektedir.

21. yüzyılın başında, dünyada emsali çok az gürülen IŞİD belası hayli tahribatlarla gerçek İslamiyeti yıkmak istemektedir. Hata Mekkeyi tahrip ederek “Hacerül esvedi” söküp atmayi tasarlamaktadır. Dünyadaki tüm müslümanlar, müslüman cemaatler ve müslüman geçinen devletler neredesiniz! Ey suskun Müslümanlar menfaatleriniz kutsal inancınızın üstünde midir, yoksa IŞİD belası sizleri de mi korkutuyor? Susmak, seyirci kalmak, en azından sokaklara inip IŞİD’i lanetlememek onaylamak anlamına gelmiyor mu? Kabe-i Şerifi yıkmak ile “yıkacağım” demek arasında ne fark var ve buna nasıl tahammül ediyorsunuz? Böyle suskun kalmak, seyirci kalmak Allah katında suçlu ve mücrim olmak anlamına gelmiyor mu?

Gerçek Müslümanlar çok iyi bilmektedirler ki IŞİD’in yaptığı cihat değildir; aksine gerçek cihad Musul’da, Kobanê ve diğer yerlerde müslümanları katleden, kelle kesen, müslümanların ırz ve namusuna el atan bu şer çetesine karşı yapılmalıdır.

Kürtler gerçek İslamiyetin hukuku için bunca mezalime karşı mücadele ederlerken, kendi anavatanlarını, halk olarak varlıklarını ve değerlerini korurken aslında gerçek cihadı da yapmaktadırlar. “Kim ki hakkı önünde ölürse o şehittir.” İslamiyetin bu buyuruğu bu gün Kobanê’de yaşanmaktadır.

‘Görünen köy kılavuz istemez’ misali ile çok açık söylenebilir ki IŞİD kapitalizme hizmet etmektedir; çünkü “Helal bellidir Haram da bellidir” Hadisi Şerifi’nin bu düsturuyla IŞİD’in yaptıkları açığa çıkar ki, maksadı gerçek İslamiyet değil de açıkça kapitalizme alet olmaktır. Şunu da söyleyelim: IŞİD katliam yaparken öyle ucuza bir devlet kuramayacağını bilmelidir. Rojava halkımızın demokratik özerklik sistemi oturduğu gibi, dünyadaki tüm Kürtler de ölümüne bu direnişin arkasındadır. Ayrıca onları bugün mazlum halklara saldırtanlar yarın onların başına da en büyük kötülüğü getireceklerdir. “Atlı gelip yaya kalacaklardır” atasözümüz bu gerçeği çok iyi dile getirmektedir; atlı geldiler ama yaya kaçamayacaklar.

Allahın Çağrısı :”Ey Peygamber! Kafir ve münafıklara karşı cihat et, onları şiddetle zorla ve onların yeri Cehennem’dir, orası çok pis bir uğraktır” ( Tewbe/73) Kafir ve münafık bugün müslümanların arasına bir hançer gibi sokulan IŞİD fitnesi ve onları kullanan, onlara arka çıkan, onları teşfik edenlerdir. Bu belaya karşı direnenler, bu bela karşısında ülkesini ve değerlerini koruyanlar ise gerçekte en kutsal cihadı vermektedirler ve gerçek tüm müslümanların yeri onların yanında olmalıdır. Bu mübarek ayda bütün dualar, bütün hayırlar Rojava’da direnenler için; bütün lanetler IŞİD ve destekçileri için.

Kaynak : Kerem SOYLU/Özgürgündem