Şubat ayının ortalarında kaleme aldığım iki yazıda Mustafa Sarıgül - CHP ilişkisini masaya yatırmış ve adeta bugünleri işaret etmiştim. Yaklaşık sekiz ay önce o iki yazıyı kaleme aldığım sırada, medyada henüz hiç kimsenin \'Sarıgül'ün CHP'ye dönüşü'' üzerine tek bir yorumu dahi yoktu. Zira, medyadaki arkadaşlarımız CHP içindeki girişimlerden habersizdi ve gelişmeleri takip etme imkanından yoksundu.
O iki yazıda, aslında CHP açısından ''yaklaşan tehlike''ye işaret etmiş ve şunu söylemiştim:
\'CHP büyük bir belirsizliğin içine sürüklenecek. Sarıgül'ü yeniden CHP'ye getirmek isteyen bazı yöneticiler, başta İstanbul siyaseti olmak üzere CHP'yi her alanda kilitleyecek.''
Ne yazık ki; öngürümüz doğru çıktı ve CHP son sekiz ayda ''Sarıgül''den başka hiçbir şeyi tartışamaz oldu. Kılıçdaroğlu, gittiği her yerde ''Sarıgül geliyor mu, geldi mi, aday mı, aday olacak mı?'' sorularıyla muhatap oldu. Sarıgül tartışması yüzünden Kılıçdaroğlu'nun ne ekonomiye ilişkin verdiği bir mesaj, ne de dış politikaya ilişkin bir tespiti kamuoyuna ulaşma şansı buluyor. Gazeteler, TV'ler, radyolar ve internet siteleri Sarıgül'le yatıp Sarıgül'le kalkıyor. CHP, adeta Sarıgül'e mahkum edilmiş bir görüntü sergiliyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu görüntünün partisinin tüm enerjisini aldığının farkına geç de olsa vardı. Ve Gaziantep dönüşü kendisine Mustafa Sarıgül'ün durumunu soran gazetecilere, \'Yeter artık, bu sorulardan yoruldum'' dedi. Ardından da ekledi: \'Sarıgül partiye gelirse aday adayı olur. Adaylığı garanti değil...''
Kılıçdaroğlu, bu sözleriyle, başını Adnan Keskin ile Oğuz Kaan Salıcı'nın çektiği ''Sarıgül Lobisi''ne de güçlü bir uyarıda bulundu.
Sarıgül'ün nihai hedefinin CHP Genel Başkanlığı olduğunu bilen ve bu bağlamda Keskin ile Salıcı'nın girişimlerini \'yakından takip eden'' Kılıçdaroğlu, \'Partiyi ben yönetiyorum'' mesajını da güçlü bir şekilde vermiş oldu. Böylece, Keskin ile Salıcı'nın bugüne dek partinin kilitlenmesine yol açan tüm atakları da boşa çıktı. Keskin ve Salıcı ise ''Her şey tamam, herşey kontrolümüzde'' dedikleri Sarıgül'e Kılıçdaroğlu'nun sözleri sonrası hangi cevabı vereceklerini şaşırdı. Zira; Keskin ile Salıcı, \'Önünde hiçbir engel yok, Kemal Bey dört gözle seni bekliyor'' diyordu Sarıgül'e... Bunun gerçek olmadığı, Kılıçdaroğlu'nun sessizliğini bozmasıyla anlaşıldı...
Kılıçdaroğlu'na bağlılığı ve sadakati ile bilinen Gürsel Tekin'in pazar günü Tuzla'da yaptığı konuşma ise CHP'de taşların yerine oturmaya başladığının işareti oldu. Tekin, diplomatik bir üslupla hazırlanmış olan konuşmasında hem Sarıgül'e, hem CHP'lilere hem de kamuoyuna ince mesajlar verdi.
Tekin, muhtemelen Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde yaptığı ve kağıttan okuduğu konuşmasında, \'İstanbul sahipsiz ve çaresiz değildir, çare CHP'dir, CHP'dedir'' dedi. Böylece, ''çare''yi parti dışında arayanlara \'Aklınızı başınıza toplayın, kimse CHP'nin üstünde değildir'' mesajını verdi.
Tekin aynı konuşmada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylığı için arenaya ineceğini de söyledi. Bir süredir kendisini geri çeken ve aday adaylığından neredeyse vazgeçen Tekin'in konuşması, aynı zamanda \'CHP'yi sokakta bulmadık, CHP de sahipsiz değildir'' mesajıyla yüklüydü.
Tekin, aynı konuşmada, ''Çare CHP'dedir'' diyerek, ''Çare Sarıgül'' sloganına da ''parti''yi öne çıkararak karşılık verdi. .
Gürsel Tekin'in Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde sahaya inmesi ve Tuzla'da ''sembolik'' bir rozet takma töreni düzenlemesi, kuşkusuz en çok Adnan Keskin, Oğuz Kaan Salıcı ve Mustafa Sarıgül'ü rahatsız etti. Zira her üç isim de CHP'nin ''Sarıgül'e mahkum olduğu'' düşüncesiyle hareket ediyordu.
Siyasi geleceğini Sarıgül'e bağlayan ve Kılıçdaroğlu'ndan umudunu kesen Adnan Keskin ile Oğuz Kaan Salıcı, Gürsel Tekin'in çıkışından çok rahatsız oldular. Hatta bu yüzden, Tuzla'daki rozet takma törenine katılımı engellemeye dahi çalıştılar. Kılıçdaroğlu, bu engelleme girişimlerinden kendisini arayan ilçe başkanları ve kadın kollarının verdiği bilgiler sayesinde haberdar oldu. Bu tutumu da not etti. Programı boş olduğu halde, İstanbul İl Örgütü'nün yemeğine dahi gelmeyen Kılıçdaroğlu, Salıcı'ya bir eksi not daha verdi. Yakın çevresine ise \'Her şeyin farkındayım, kimin ne yapmaya çalıştığını biliyorum'' dedi.
Keskin ile Salıcı'nın Tuzla'daki törene katılımı engellemeye yönelik girişimleri de ilginçtir ki; boşa çıktı. Doğan Haber Ajansı'nın verdiği bilgiye göre, CHP'nin Tuzla'daki törenine beş bin kişi katıldı. Bazı ajanslar ise katılımı iki ile üç bin kişi olarak verdi. Bu tablodan en çok ders çıkarması gereken kişi Adnan Keskin'dir. Siyasi geleceğini Sarıgül'ün varlığına bağlayan Adnan Keskin'i zor günlerin beklediği açıktır.
Zira; ibre bugün itibariyle Gürsel Tekin'e dolayısıyla CHP'ye dönmüştür. Tekin'in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olma ihtimali BUGÜN İTİBARİYLE yüzde yetmiş, Sarıgül'ün ise yüzde otuz düzeyindedir. Tekin'in sahaya çıkmasıyla birlikte, Sarıgül'ün CHP ve Kılıçdaroğlu ile pazarlık yapabilme şansı sıfıra inmiştir. \'O başkanı isterim, bunu istemem'' dayatması da rafa kalkmıştır. Kılıçdaroğlu ile pazarlık yapabilmek Sarıgül için artık hayal bile değildir. Keskin'in CHP'yi Sarıgül'le birlikte yeniden dizayn etme hayali, Tekin'in sahaya inmesiyle birlikte suya düşmüştür. Tekin ''Partimiz kişilere mahkum edilemez'' diyerek adeta bir \'feda eylemi'' yapmıştır. Tekin'in siyasi hamlesi, Kılıçdaroğlu'nun elini sanılandan daha çok rahatlatmıştır.
Bunun en çok farkında olan ise Sarıgül'dür. Tekin'in sahaya ineceğini öğrenen Sarıgül, bu yüzden Türkiye Değişim Hareketi Yürütme Kurulu'nu alel acele toplatmış ve ilginç bir karar aldırmıştır. TDH, Kumburgaz'daki toplantıda \'Sarıgül'ün CHP'den aday olması için tam destek'' deklarasyonu yayınlamıştır.
Ki; bu deklarasyon siyasi nezaketsizlik örneğidir! Başka bir siyasi oluşumun, CHP gibi köklü bir partiye \'aday belirleme'' hakkını kendinde görmesi ve bunu kağıda dökmesi, CHP tabanında büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Zira; Kılıçdaroğlu da bu yüzden kararı kendisine soran gazetecilere, \'TDH başka bir siyasi oluşumdur. Aldığı kararı bana niye soruyorsunuz'' diyerek tepkisini ortaya koymuştur.
Bu meselenin bir yanıdır; diğer yan ise daha ilginçtir...
Gürsel Tekin'in sahaya inmesiyle birlikte, Sarıgül'ün liderliğini yaptığı TDH, yapacağı yeni dayatmadan da vazgeçmek zorunda kaldı.
Zira; siyasi kulislerde konuşulanlara göre, Tekin sahaya inmese, TDH bir deklarasyon yayınlacak ve \'CHP ile TDH birleşme kurultayı yapsın'' diyecekti. Böylece, tüm kitlesi iki üç bin kişi olan TDH, tıpkı SHP-CHP birleşmesindeki gibi bir kurultay isteyecekti. CHP, yaklaşık üç dört ay da bu tartışmayla meşgul edilecekti. Tekin'in sahaya inmesiyle birlikte, TDH ve Sarıgül bu dayatmadan vazgeçmek zorunda kaldı.
Gürsel Tekin'in Sarıgül düğümünü çözmesi ve \'CHP sahipsiz değildir'' diyerek sahaya inmesiyle birlikte tablo tersine döndü. Uzun süredir medya desteğiyle ibreyi kendisinden yana çeviren ve Hürriyet Yazarı Yalçın Bayer üzerinden ateş eden Sarıgül, Kılıçdaroğlu'nun son iki açıklaması ve Tekin'in sahaya inmesiyle ivme kaybetti. Kılıçdaroğlu, son açıklamalarıyla, Sarıgül'e \'Benimle sakın pazarlık yapmaya kalkma, adaylığın CHP'ye gelsen bile garanti değil'' dedi.
Sarıgül bu yüzden TDH'ye alel acele açıklama yaptırtarak şimdi yeniden ivme kazanmaya çalışıyor. Ancak pazar günü Tuzla'da yapılan toplantı, Sarıgül'ün işinin git gide zorlaştığını gösteriyor.
Tabii tüm bunlardan ''Sarıgül İBB adayı olmayacak - olamayacak'' anlamı çıkmasın... Sarıgül, CHP'ye dönebilmesi için gerekli olan dilekçeyi PM'ye sunduğu taktirde, kartlar kuşkusuz yeniden karılacaktır.
Gürsel Tekin de bu bağlamda, \'Partimin ve genel başkanım Kılıçdaroğlu'nun iradesine sonuna dek tabiiyim'' diyerek parti içinde sorun çıkarmayacağını ifade ediyor.
Şartların nasıl değişeceğini ve hangi gelişmelerin yaşanacağını şimdilik bilmiyoruz. Sarıgül CHP'ye dönmek için dilekçe verir mi vermez mi belli değil... Ancak Tekin'in hamlesi sonrası süreç hızlanacaktır... Sarıgül de kararını kesinleştirmek zorunda kalacaktır... CHP'nin zaman kaybı da böylece sona erecektir...
Sarıgül dilekçe verdiği ve bu dilekçe PM'den geçtiği taktirde İstanbul için iki güçlü aday tatlı bir rekabet içine girecektir. Kararı ise kuşkusuz ki Kılıçdaroğlu verecektir.
Kılıçdaroğlu Tekin'i mi Sarıgül'ü mü aday yapar bilinmez... Ancak bilinen tek bir şey var ki; CHP'li olmayan Sarıgül, artık CHP'de alternatifsiz değil... Yaklaşık üç aydır geriye çekilen ve adaylıktan adeta vazgeçen Tekin'in yeniden sahaya inmesi, CHP'nin kilitlenen siyasetinin de önünü açacaktır.
CHP'nin kilitlendiğini Cumhuriyet Gazetesi'ne konuşan Oğuz Kaan Salıcı da kabul etmiştir. Işık Kansu'ya on gün önce konuşan Salıcı \'Sarıgül meselesi olumlu ya da olumsuz sonuçlanmalıdır. Çünkü İstanbul'da siyaset kilitlendi'' demiştir.
Adnan Keskin ile Salıcı ne yazık ki; CHP'ye tam sekiz ay kaybettirmiştir. Kaybedilen zamanı telafi etmek ve CHP'yi yerelde yeniden iddialı hale getirmenin yükü ise yine Gürsel Tekin'in omuzlarına kalmıştır.
Kılıçdaroğlu'nun tam desteği ile sahaya inen Tekin'in hamlesi, 90 yıllık CHP'nin kişilere mahkum edilemeyeceğini göstermiş ve umutları yeniden diri hale getirmiştir. CHP'ye yıllarca emek vermiş yüzlerce ismin her türlü kişisel sorunu tarihin çöp sepetine atarak Tuzla'ya gelmesi ve Tekin'le birlikte fotoğraf vermesi de üzerinde düşünülmesi gereken bir tablodur. CHP'den uzun yıllar uzak kalan Adnan Keskin ile CHP'yi hiç tanımayan Salıcı'nın bu fotoğraftan çıkaracağı çok ders vardır...
Bu fotoğraf CHP'ye düğüm atanların düğümünün çözüldüğünü ve yeni bir dönemin başladığını göstermektedir.
* * * *
NOT: Gürsel Tekin, İBB aday adaylığını Kurban Bayramı sonrası açıklayacak. \'İstanbul'u yönetmek için adayım, partimin aday adayıyım'' diyecek. Tekin, Sarıgül'ün aday gösterilmesi halinde ise partisinin kazanması için çalışacak.
|