Cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim bildirgesini açıkladı. Türkiye’nin her geçen gün kutuplaştığını, milletin birbirine düşman edildiğini belirten İhsanoğlu, vatan topraklarına nefret değil, sevgi tohumları ekeceğini söyledi. Hiçbir partinin değil, Türkiye’nin adayı olduğunu ifade etti, “İstikrarın devamı için, AK Parti dahil bütün partilerle el ele çalışacağım.” dedi. 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına ‘sıkmabaş’ diye bağıran ceberut bir devlet olduğunu anlatan İhsanoğlu, şöyle devam etti: “Buna karşı o kız çocuğunun yanında durdum. Makamım elimden alındı, bedel ödedim. Gün geçti, yeni gençler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem. Geçen sene kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz dahil bütün evlatlarımız çok kıymetlidir.”
Video
Paylaş
Tweetle
Paylaş
Gönder
Yazdır
A A
Cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen basın toplantısıyla seçim bildirgesini açıkladı. Toplumun tüm kesimlerine birlik, dirlik ve sevgi mesajı verdi. Türkiye’nin kritik bir seçim arefesinde olduğunu hatırlattı. Ülkenin huzura ihtiyaç duyduğunu belirtti. Seçim kampanyasının en önemli unsurlarından birinin sevgi olduğu üzerinde durdu. İşte İhsanoğlu’nun konuşmasından satır başları:
Bütün Türkiye’nin adayıyım: “Rüzgâr eken fırtına biçermiş... Kibir eken nefret biçer... Nefret eken savaş biçer. Komşu komşuya ‘sen şu partidensin, seninle konuşmam’ diyecek hale geldi. Bana da diyorlar ki, ‘Sen MHP ve CHP’nin adayısın’... Hayır efendim... Ben tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayıyım. Hiçbir partiye, diğer partiden daha yakın veya uzak değilim.”
Sıkmabaş da, çapulcu da dedirtmem: “Ben vatan tarlasına sevgi ekmek istiyorum. Sevgi ekeyim ki, sevgi filizlensin. 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına ‘sıkmabaş’ diye bağıran ceberut bir devlet vardı. Ben buna karşı o kız çocuğunun yanında durdum. Makamım elimden alındı, kürsüm kapatıldı. Bedel ödedim. Gün geçti, yeni gençler doğdu. Bu gençler ülkeleri için sokağa çıktılar. Ben talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem.”
Ali İsmail Korkmaz’lar ölmesin diye bu yola çıktım: “Bütün evlatlarımız çok kıymetli. Geçen sene bugün kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Ben bir daha bu acıların yaşanmaması için bu yola çıktım. Onun da, tüm kaybettiğimiz canların da ruhları şâd olsun, mekânları cennet olsun.”
Devletin görevi sapla samanı ayırmaktır: “Şurada 1000 kişi toplansa, önce su satan esnaf gelir, sonra polis, sonra da küçük terör grupları... Devletin görevi sapla samanı ayırmaktır. İdealist gençlerin hepsini birden, bir ağızdan itham etmekle; bu ülkeyi üçe beşe bölmekle, her fırsatta ikilik çıkartmakla siyaset yapılır belki ama devlet yönetilmez. Analar bu çocukları doğuruyor, yemiyor, içmiyor, büyütüyor... Bu çocukların kalbine sevgi ekemezsek, onları birbirlerine düşürürsek, halimiz nice olur? Yarınlarımız nice olur?”
Hiç kimse adaletten üstün değildir: “Bir insan hakkında hükmü adalet verir. Bağımsız yargı, bir suç iddiasıyla ilgili hükmünü bildirmedikçe, böyle bir hükmü peşin peşin vermek yargısız infaz demektir. Maalesef ülkemizde yargısız infaz görüyoruz. Herkesin herkesle ilgili peşin bir hükmü var. Düşünceler kamplaşıyor. Herkes kendi düşüncesinde olan kişiyi övüyor, karşı düşüncedeki kişiyi düşman biliyor. Hukuk hüküm vermeli. Hiç kimse adaletten daha üstün değildir. Suçu ispatlanmadıkça hiç kimse suçlu değildir. O halde adalete saygılı, muhalefete saygılı, farklı fikirlere saygılı, hükümete saygılı, toplumun her kesimine saygılı olmak için de tarlaya saygı ekmemiz gerekecek.”
Türkiye’nin fakiri çok: “Bütün Türkiye borçlu. Hem devlet borçlu, hem millet borçlu. Türkiye’de fakir çok. Bugün Türkiye’nin bir bölümü, ödenemez biçimde kredi ve kredi kartı borcu içinde. Bu borcu ödemek için vatandaşlarımız yemelerinden içmelerinden kesiyorlar. Köylü, memur, esnaf, işçi, işsiz. Nereye gitsem duyduğum tek şey bu faizli borçluluk hali. Diyeceksiniz ki ‘Cumhurbaşkanlığı, icra makamı değildir.’ Cumhurbaşkanının icra yetkisi yoktur ama icrayı el ele vermeye çağırma yetkisi ve pozisyonu vardır.”
Bütün ülkelerin geliri artmış: “Türkiye 2000 yılında dünyanın 18. ülkesi, 2014 yılında 19. ülkesi... 14 yılda gelirimiz artmış mı, artmış. Ama tüm ülkelerin artmış... Bizim de artmış ama diğerlerinden daha fazla artmamış. Bu topraklara dirlik tohumları ekmek, her vatandaşımızın daha zengin, daha mutlu, daha borçsuz olması için Meclis’le uyumla çalışmak da inşallah göreve geldiğimde yapacağım bir önceliktir.”
Ortak sevinçlerimizi kaybettik: “Yıllardır ortak acılarımız devam ediyor, ortak sevinçlerimizi ise kaybettik. Hep birlikte sevinemeyen bir ülke, ülke olma vasfını yitirmeye başlar. Barajlarımız, tüp geçitlerimiz, yollarımız hepimizin vergisiyle yapılıyor; hepimizin alın teriyle, mühendislerimizin bilgi birikimiyle yapılıyor... Ama bunun için bile ortak bir sevinç yaşayamıyoruz.”
Atatürk yaşasaydı...: “Büyük Atatürk’ün sözünü her yere yazıyoruz: Yurtta sulh, cihanda sulh... Ama uygulamada ne kadar başarılı olduğumuz şüpheli. Hep şunu düşünürüm: Atatürk şu anda yaşasa ne yapardı? Atatürk şartlara göre en akılcı çözümleri üreten bir liderdi. Tarihsel bulgular eşliğinde şunu kesinlikle söyleyebilirim ki; Atatürk şu anda yaşasa Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar’da barış ve refah için büyük bir işbirliğinin temelini çoktan atardı.”
Ben barıştan yanayım: “Barış mı kazanacak, savaş mı? Kardeşlik mi kazanacak, düşmanlık mı? Birlik mi kazanacak, ayrışma mı? Ben birlikten yanayım... Ben hem Türkiye’de, hem dünyada insanları birleştirmekten yanayım, bölmekten değil.
Cumhurbaşkanı olduğumda, Türk milletinin yüce menfaatlerini en üstte tutarak, milletimizin birliğini sağlayacağım. Hem İslam dünyasına, hem tüm dünyaya örnek bir ülke olmamız hedefim.”
Korkmayınız, istikrar sürecek: “Güzel milletime bir çift sözüm var, ulaştırırsanız sevinirim: Aziz kardeşlerim, korkmayınız... Türkiye’deki istikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağım. Aksine, istikrarın devamı için, AK Parti dahil bütün partilerle el ele çalışacağım.”
Gazeteciler sordu, İhsanoğlu cevapladı
‘Türkiye, Filistin’de taraf tutmamalıdır’ demedim
Ekmeleddin İhsanoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir TV programından sarf ettiği öne sürülen “Türkiye, İsrail-Filistin meselesinde taraf tutmamalıdır.” sözleri hatırlatıldı. İhsanoğlu, “Birinci olarak, taraf tutmaması meselesi Filistin’le ilgili değil. Arap ülkeleri kavgalarıyla, Arap liderleri arasındaki kavgalarla ilgili söyledim. Bu konuda taraf tutmanın, bölgeye ve Türkiye’ye neler getirdiğini izah etmeye ihtiyaç var.” dedi. Dış politikayla ilgili görüşünün sorulması üzerine ise “Bugün diplomatlarınız rehin alınıyorsa, birkaç ülkede büyükelçiniz yoksa ve eski ticaret yollarınız kapatılmışsa, burada bir sıkıntı var.” ifadelerini kullandı.
Sarkozy’yi örnek gösterdi: Yargı siyasallaştırılmamalı
17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine, adli davaların siyasileştirilmemesi gerektiğini söyledi. İhsanoğlu, “Bir adli vaka, bir suçlama varsa bu suçlamanın doğru olup olmadığının ispat edileceği yer mahkemedir. Memleketi ikiye bölüp, toz duman içerisinde gerçeklerin gözden kaçmasını sağlamak iyi bir şey değildir. Sarkozy hakkında Fransız adaleti sessiz ve derin soruşturma yapmış. Biz Avrupa normları diyorsak işte önümüzde güzel bir örnek. Adalet sisteminin her şeye rağmen doğru karar vereceğine inanıyorum. Yeter ki Türkiye’de Haşim Kılıç Bey gibi adaletli, namuslu hakimler olsun.” dedi.
Kılıç’ın sözlerine imzamı atarım
Ekmeleddin İhsanoğlu, “Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, ‘Özellikle kamu gücünün ve imkânlarını, kin ve nefretlerinin aracı olarak kullananları sınırlayacak bağımsız ve tarafsız bir yargıya ihtiyaç var.’ şeklinde sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu ise, “Sayın Kılıç’ın bu beyanatına ben imzamı atıyorum. Sayın Kılıç, uzun yıllar Anayasa Mahkemesi reisliği yapmıştır. İnsan hak ve hürriyetleri ile siyasi haklar konusunda çok zamanlarda başarılı olmuştur.” şeklinde cevapladı.
Kürtçeyi yasaklamak hataydı
Çözüm süreci ve Kürt sorunuyla ilgili bir soruya ise şu karşılığı verdi: “Biz bin senedir beraber yaşıyoruz. Sadece dil farkı var. O dile karşı da ülkemiz hata yapmıştır. Biz her şeyi sopayla halletmeye çalışmış bir mirastan geliyoruz maalesef. İnsanları susturmak, anadillerini konuşmamalarını sağlamak kabul edilemez bir şey. Benim için anadilim, ana sütü gibi, anadili insanın temel hakkıdır. Anadilini konuştuğu yer vatandır. Eğer siz konuşamıyorsanız vatanınızda yaşamıyorsunuz. Bu olacak şey değil, büyük haksızlık oldu. Bunun giderilmesi şarttır.”
Başbakanlığa aday değilim, yol yapmak hükümetin işi
Seçim yarışına ilişkin bir soru üzerine İhsanoğlu, “Bu seçim çok farklı bir seçim. Yol, köprü, baraj yapmak vaadiyle seçime girmiyoruz. Başbakanlığa aday değilsiniz. Bunu yapanlar var. Benim siyasetle ilgili olmadığım varsayımına gelince; aktif siyasetin içerisinde olmadım ama her zaman çok yakınındayım. 1970’ten beri siyasete girme teklifleri gelmiştir. Rahmetli Özal zamanında da sonra AK Parti zamanında da aynı şeyler oldu ama ben her zaman kariyeri tercih ettim.” ifadelerini kullandı.
Muktedirler Özal’ı da istememişti
Ekmeleddin İhsanoğlu, bir başka soru üzerine seçim sürecinin kısalığına yönelik eleştirilerde bulundu: “Bir rakibimiz hem iktidar olmanın getirdiği avantajla hem de bizzat Başbakanlık’ın imkânlarıyla bolluk içinde bir kampanya yapıyor. TRT, Başbakan’ımıza 553 dakika tahsis etmiş. Bu abd-ı acizlerine, bu adaya ve Selahattin Bey’e de üç dakika falan lütfetmiş. 80’li yıllarda, o devrin muktedirleri, apoletli olanlar, oturdular masa başında siyasi rejim kurdular. Dediler ki ‘Turgut Sunal paşayı sağ partinin başı yapalım, bizim Necdet paşa iyi adamdır onu da sol başkanı yapalım.’ Rahmetli Turgut Özal çıktı ve buna meydan okudu. Biz de milletin desteğiyle bu seçimi kazanacağız.”
Anayasa’yı ihlal uyarısı
Ekmeleddin İhsanoğlu, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili bir soru üzerine Anayasa uyarısında bulundu: “Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre seçiliyorsunuz. Köşk’e çıkıyorsunuz ve ‘ben beğenmiyorum’ diyorsunuz. Bu olamaz, Anayasa’nın ihlalidir. Amerikan sistemiyle bizim ülkemizin ilgisi yok. Orası ABD. Orada federal bir yapı var. Bizim üniter bir devletimiz var.”
|