“SADDAM’a diktatör denildi, Amerikan müdahalesinden sonra Irak’a demokrasi gelmedi. Amerikan işgali aslında petrol savaşıydı”.
Filmin devamında yarar var:
“Amerikalılar Bağdat’ı işgal edince, tüm kamu binalarını yağma ettiler, Enerji Bakanlığı hariç. Orasını çembere aldılar, bütün dokümanları korudular”.
Savaş ve petrol arasında bağlantı kuruluyor. Filme devam:
“Irak dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sahip ülke. İşgalle birlikte, Irak Amerikan petrol şirketlerinin sömürü alanına dönüştürüldü”.
Antiemperyalist tavır sekmiyor. Filme devam:
“1928’den beri dünya tarihinin akışını Amerikan petrol şirketleri tayin ediyor. Amerika’nın Irak işgali bunun son örneğidir”.
İşgal sonrasında Irak halkının durumu kötü. Filme devam:
“Amerika Irak halkını bölmeye geldi. Irak petrolleri, Amerikan şirketleri eliyle dünya pazarlarına akıyor, ama Irak halkı sefalet içinde”.
TRT’DE GÖSTERİLDİ
Bazı bölümlerini aktardığım filmin adı ‘Yedi Kardeşin Sırrı’. Aslı ‘Yedi Kız Kardeş’ (Seven Sisters) 50’lerde, 60’larda solun Amerikan petrol şirketlerine taktığı isim. Bu başlıkta kitaplar var, şirketlerin Ortadoğu ve Güney Amerika maceralarını anlatan kitaplar.
Film Amerikan radikalleri tarafından çevriliyor, Michael Moore örneği. Amerika’nın dünya egemenliğine karşı çıkan, Vietnam protestolarını andıran bir “belgesel”.
Eski Sovyet, Küba, İran, Venezuela ya da herhangi Amerikan karşıtı bir ülkede gösterilen filmler gibi. Savaşın Amerikan petrol tekellerinin çıkarları amacında kurgulandığını anlatan bir belgesel. Petrol ve savaş bağlantısını hiç bilmeyen biri filmi izlediğinde, “Yuh be, Amerikan yönetimleri tamamen petrol şirketlerinin emrindeymiş” diye feryat eder. O feryatlar önceki akşam Türkiye’de duyulmuş olabilir.
‘Yedi Kardeşin Sırrı’ önceki akşam 21.30-22 arasında TRT Haber kanalında yayınlanıyor. Başka kanalda değil, iktidarın emrindeki devlet kanalında.
ARALARI AÇIK
Bundan çıkan ahlak dersi var. Devlet kanalında bu kadar sert bir Amerikan karşıtı belgesel yayınlanıyorsa...
1- Bundan iktidarın mutlaka haberi var.
2- Amerika’ya giydirmeyi iktidar bile önermiş olabilir.
3- Demek ki, Türkiye ile Amerika arasında soğuk rüzgârlar almış başını gidiyor.
Soğuk rüzgârlar aylardır var. 16 Mayıs’taki Tayyip Erdoğan-Obama görüşmesi epey tatsız. Ayrıca Erdoğan’ın bir çıkışına, demokrasi dışı uygulamalarına kısa sürede Beyaz Saray’dan net ifadelerle tepki geliyor.
Obama, Erdoğan’a eskisi gibi destek vermiyor. Erdoğan da, Amerika’ya dirsek atıyor. Araları kolay düzelmez gibi. Bu belgeselin TRT’de yayınlanması bunun kanıtı.
Eşzamanlı kırmızı mayo, sakız, vs.
GAZETECİLER, avukatlar, profesörler, öğrenciler, sendikacılar, doktorlar, işçiler, mühendisler, hamile kadın sokakta dolaşmaz fetvasına tepki gösteren kadınlar, AKP gibi düşünmeyen, ifade özgürlüğü hakkını kullanan kim varsa, içeri atılıyor. Gözaltılar, örgüt suçlamaları, yılları bulan hapis istemleri birbirini izliyor.
Son fasıl taraftarlara. Stada giriş-çıkışta olay çıkarmış, maç bileti karaborsası yapmış ya da başka gerekçelerle dün sabah eşzamanlı operasyonlardan birini daha yaşıyoruz. Üç büyük kulübün taraftarları eşzamanlı gözaltına alınıyor.
Diyelim ki, o insanlar gerçekten suçlu, bunun yolu toplumun gözünün içine sokarak, ülkede yeni bir baskı yaratarak paldır küldür eşzamanlı operasyon mudur? Bu, toplumu eşzamanlı yıldırmakla eşanlamlı.
Bugün iktidarı protesto eden yanıyor. Yarın denize kırmızı mayo ile girenler, otobüs durağında dolmuşa binenler, parkta sakız çiğneyenler, yürürken telefonla konuşanlara sıra gelirse, kimse şaşmasın. Eşzamanlı ve organize örgütten.
|