Tayyiban'ın kontr Gezi pususu

25 Eylül 2013 Çarşamba, 09:15

Erol Aral /Evrensel

Gezi’sendromu ağlarını örüyor…
Hükümetin halet-i ruhiyesinden…
Ve tabii eyleminden bahsediyorum.
Eylem?
Yargı ve polis kuşatması:
Tutuklama ve kendi yasalarını bile hiçe sayan, cana kast eyleyen polis saldırıları ile sınırlı değil…
Psikolojik savaş aygıtı saldırı dozunu artırırken, yeni yöntem ve biçimleri devreye sokuyor…
Misal.
Raflarda ‘Gezi’yi anlamaya ve anlatmaya çalışan ‘içeriden’ kitapların sayısının artması, AKP’nin organiklerini harekete geçirdi… Ya da geçirtti…
İkinci misal.
Başbakan’ın deyimiyle baş belası sosyal medyada… ‘Gezi’cilerin bu mecradaki etkinliğinin kırılması için iktidarın kontra atağı, sosyal medya timleri oluşturmasıyla sonuçlandı…
Gazeteler yazdı: AKP, hiyerarşiye dayalı, ülke sathına yayılmış 6000 (Yazıyla: Altı bin) kişiye eğitim vererek sosyal medyada görevlendirdi. (14 Eylül 2013)
Hülasası:
‘Gezi’de ifadesini bulan iktidar karşıtı sokak muhalefetinin her adımına (desteğine) karşı AKP (devleti) kontra hareket çekiyor…
Yandaş ve yanaşma gazetelerin ‘Gezi’ tezviratları ise iyice koordineli bombardıman halini aldı…
Yeni tezgâhın ağlarını örmekle meşgul:
Gezi, dış destekli Hükümet karşıtı darbe girişimi(ydi)!
Peki neden bu kadar taktılar? Meseleyi bi’ nevi 28 Şubat vari darbeye bağlamak hedefindeler?
Şundan:
Gezi, Uyuyan devi uyandırdı… Kitleler harekete geçti, eylemli gücünün farkına vardı… Türkiye tarihinin en yaygın ve yaratıcı eylemliği ile 12 Eylül’ün toplumsal rövanşını aldı…
Yetmedi…
Burnundan kıl aldırmayan… Giderek kadri mutlak algısı yaratan AKP’nin karizmasını (fena) çizdi… İstanbul’un göbeğinde 1 hafta (bi’ nevi) komün kurdu yav…
Şimdi hükümet, düştüğü yerden kalkmak istiyor… Zaferle!..
Bütün kontra hamleler buna dönük…
Bizi kitleler (siz!) değil, faiz lobisi filan gibi ‘dış güçler’ sendeletti, demek istiyor…
“Benim milletimi” buna ikna etmek istiyor:
Hükümet istifa diyerek sokağa çıkanlar, darbe yapmak istedi… İsteyenlerce kullanıldı…
Böylece…
Düştüğü yerden mazlum olarak kalkarken…
Kaybettiği gücünü kazanmakla kalmayacak, “yeni” darbeyi alt etmiş muzaffer iktidar olarak… Seçime gidecek..
Ayrıca…
12 Eylül’ün toplumsal psikolojisini ilga eden kitleler, 12 Eylül (ya da 27 Mayıs) öncesi gibi “ulan yine kullanılmışız” bedbahtlığına sürüklenecek…
Demek ki neymiş: Kitleler kendi aklı ve fikriyle sokağa çıkıp kendi eylem ve hedeflerinin yaratıcısı, mimarı olamazmış!
Özgüven kaybı ve güvensizlik… Muktedir kurtarıcılara muhtaçlık bilincinin tazelenmesi gibi (ikincil) ideolojik sonuçlar bir yana…
Ayakların baş olma teşebbüsünün her düzeydeki yenilgisi…
Sokağa çıkmanın darbe yapmaya bağlanmasının asıl hedefi şu:
Hükümet istifa gibi taleplerle sokağa çıkmak…
Kitlelerin eylemliliği… Filan…
Darbeciliktir…
Olmadı mı: Post darbeciliktir… (Sivilleri harekete geçiren) 28 Şubat gibi be “milletim” anlasana…
Nihayetin mahiyeti:
Siyaset bilimi literatürü yenibi’ darbe tanımı…
Türkiye de 5. darbesini kazanmış olacak…
Bundan kelli…
Yeni tarih yazıcıları sayesinde artık uzmanlarımız söze şöyle başlayacak:
5 darbe geçiren memleketimizde sokağa çıkan vatandaşların bir kere daha düşünmelerini…
Ve şu temenniyle bitirecek: Gezi’deki gibi darbe tezgâhçısı dış güçlerin oyununa gelmemeleri…
Modifiye 12 Eylül (söylemi) işte bu.
“Post” severler, Post 12 Eylül de diyebilir…


--------------------------------------------------------------------------------

‘PUSU’NUN PUSULASI

İlk ikisi dışındaki haberlerin hepsi 21 Eylül 2013 tarihli… Rastgele seçtim…
Tertibi anlamanız, emarelerini görmeniz için manşetle birlikte okumanızı tavsiye ederim:
* Star Gazetesi: İşte Gezi’deki örgüt haritası… Olaylarda yasa dışı örgütler koalisyon yaptı.(20 Eylül 2013)
* M. Barlas’tan Aydın Doğan’a: Gezi destekçisi yazarlarını uyar (20 Eylül 2013)
* Taksim Dayanışması: Suçlu muamelesini kabul etmiyoruz.
* Gülay Göktürk: Polis, Gezi Parkı’nda azgınca saldırsaydı 6 kişi ölür müydü?
* Erdoğan Bayraktar: Öyle Gezi Parkı’dır, ODTÜ’dür… Geçti o günler.
* Beşiktaş-Galatasaray derbisinde 4 özel ve ‘gizli’ savcı görevlendirildi.
* Dolmabahçe BezmiAlem Camisi’nin imam ve müezzini ile Beyoğlu Müftüsü gitti.
* İktidarın avukatlarından 9 gazeteye suç duyurusu: Gezi’de halkı tahrik ederek darbeye ortam hazırlandı.
* Beşiktaş-Galatasaray derbisinde, Çarşı’ya odaklanıp ‘Gezi’ sloganlarını keşifleyecek 4 özel ve ‘gizli’ savcı görevlendirildi.
* Şamil Tayyar: CHP kapatılmalı.
* Yeni Şafak: Halkevleri’nden öğrencilere ‘Gezi’ şartlı burs


--------------------------------------------------------------------------------

Satır altından notlar...

HRANT’IN BAĞZI ARKADAŞLARI…

Geçen Salı (17 Eylül 2013) HrantDink’in katli davası yeniden görülmeye başladı...
“Müsamereyi bırakın asıl sorumluları yargılayın” pankartı açıldı...
Dink Ailesi “Biz artık bu müsamerede yokuz” diyerek, duruşmalara katılmayacaklarını açıkladı.
AKP’nin yarı resmi mevkuteleri ile İmam’ın medyasını merak ettim:
İktidarın direkman faşisti Yeni Akit ile Takvim ve İmam’ın Bugün’ü ilk sayfada yer bulamamış, Hrant’a…
Sabah, Yeni Şafak, Star, Zaman, 1’inci sayfadan bit gibi görmüşler davayı…
Ebat gibi başlıkları da aynı yerden: Erhan Tuncel’e yakalama kararı…
Oysa bi kaç yıl önce…
Başbakan’ın, Oral Çalışlar filan vasıtasıyla “O kurşun bize sıkıldı” mealinden sızdırmaların boca edildiği…
İktidarın, Ergenekon vesaire davalarına meşruiyet sağlama adına ‘Dink’in sahiplenildiği günlerde böyle miydi!?
Müsamere olduğu ortaya çıktı… Bi’ kez daha… da…
HrantDink’in ‘bağzı’ arkadaşları da o müsamerenin parçası olmuş olabilir mi?..
Bilerek- bilmeyerek… Hani “safkan demokrat”lık namına, AKP angajmanı icabı…


--------------------------------------------------------------------------------

HASAN CEMAL’DEN BEKLİYORUZ: KİMSE KIZMASIN KENDİMİ YAZDIM -2

Başbakan, Milliyet’ten ‘Hasan Abi’sini atınca…
O da T24 portalına sığındı…
T24 giderek AKP “düşkün”lerinin mecrası haline geliyor…
Buradan yeni projeler bekliyordum ki… İlki zuhur etti:
Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Platformu kuruldu (T24, 20 Eylül 2013)
Eski Taraf İstasyon şefi Mrs. Çongar ile dünyaya “Türkiye’de tutuklu gazeteci yok” servisi veren Yavuz Baydar gibi kıymetler, kurucular arasında…
Başkan da Hasan Cemal…
Hatırlarsınız:
Cemal, ‘Devrim’cilikle darbeciliği karıştırdığı yılları kitaba dökmüştü:
Kimse kızmasın kendimi yazdım.
Özeleştirisini verip geçmişini temize çekmiş… Tarihten aldığı ‘iyi hal’ kağıdıyla meftunluk anlamında AKP düşkünü olmuştu…
Yıllar yıları kovaladı… ‘Abi’, efendice “Ya acaba mı?” demeye başlayınca, Usta kızdı…
AKP ‘düşkünü’ haline geldi… Lakin bu kez, Alevilik’teki yoldan çıkanlara reva görülen manada ‘düşkün’ oldu…
Şimdi de ezelden ebede “bağımsız” olmuş gazetecilerin sözcülüğüne soyunmuş…
Nisyan isyan etmezse, olabilir… de…
Okur ve meslektaşları olarak… Biz de o kitabın versiyonunu isteriz:
Kimse kızmasın kendimi yazdım 2
AKP’yi çok sevmiştim (… de alt başlık olsun… Yakışır.)
Sonrasına bakarız…


--------------------------------------------------------------------------------

HAKİKATİN CEM-(H)ALİ

İzzettin Doğan, The İmam ile 12 İmam’ı karıştırınca…
Cami avlusuna terk etmek istedi cemi…
Amma ve lakin yemedi Pensilvanya dolmasını…
Dem tutmuş Anadolu Alevisi…


--------------------------------------------------------------------------------

SEKS CİHADI

El Arabiya gazetesinden iktibas…
Tunus İçişleri Bakanı: Genç kızlarımız Suriye’deki muhalifler için seks cihadı yapmaya gidip ülkeye hamile dönüyor. (20 Eylül 2013)
Benzer haberler daha önce de çıktığı… Ve yalanlamaya rastlamadığım için aldım bu mereti…
Bizim ulema bu konuda görüş serdetti de ben mi kaçırdım…
Hani… Hayrettin Karaman Hoca… Ya da Dilipak söz alsa da işin esasını öğrensek…