Seçim yaklaştıkça AKP eski silahlarını yeniden çıkarmaya başladı.
Bu silah eski ama hâlâ etkin bir silah da.
Neymiş efendim; AKP’den başka tüm diğer partiler halkı küçümser, ona tepeden bakarmış da sadece AKP halkın dertlerini, sıkıntılarını anlar; onları ortadan kaldırmak için çalışırmış!
Perşembe günü Ankara’da topladığı il başkanlarına şöyle dedi Erdoğan: “Benim milletimi makarnacı, kömürcü gibi sıfatlarla tahkir etmeye çalışıyorlar. Benim milletim 1 paket makarnaya,1 çuval kömüre oyunu satmayacak kadar onurludur, gururludur.”
Peki bu propagandanın gerçek bir temeli var mı?
Elbette yok.
Elbette ülkemizde kömür, makarna, yağ, bulgur gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamayan geniş bir işsiz, yoksul, muhtaç kitlesi vardır ve bunları küçümseyen elit bir tabaka da vardır. Bunlar her vesileyle halkın yoksulluğu, cahilliği, çaresizliği ile alay ederler. Örneğin geçtiğimiz günlerde bir AKP milletvekili; “Engellileri biz adam yerine koyduk. Bizden önce aileleri -engelli kişi- ölse de kurtulsak diyorlardı. Biz onlara 450 TL maaş bağladık. Şimdi engelli ailenin baş tacı oldu. Çünkü artık ailenin geçim kaynağı oldu!” diye milyonların önünde AKP’nin engellilerle ilgili politikalarını öve öve bitiremedi!
Onun gibi başka kişiler ve çevreler de vardır. Dahası elbette kömür, makarna aldığı için oyunu değiştiren vatandaşa hakaret eden tuzu kurular da vardır.
Ancak şu da bir gerçek bu “elitist” çevreler marjinaldir!
Ancak AKP dışında herkesin yardım alan vatandaşı aşağıladığını iddia etmek Göbelsçi bir tarz, AKP’nin sıkça başvurduğu bir propaganda tarzıdır.
Tersine burada “makarnacı”dan, “kömürcü”den, söz edilecekse böyle suçlanacak olan, olsa olsa makarna, kömür dağıtmayı siyasi bir rant aracına dönüştüren AKP’dir. Çünkü 11 yıldır güçlü bir çoğunlukla Hükümet olan ve vatandaşa daha çok kömür, daha çok makarna dağıtmakla yoksulluğa karşı mücadele ettiğini iddia eden partidir AKP.
Elbette Türkiye bu çağda yoksullara kömür, makarna ve öteki gıda maddelerini dağıtarak “sosyal adalet” sağlamaya çalışan bir ülke olarak, çağdışı ve utanılacak bir kategoride yer almaktadır. Bunu en önemli müsebbiplerinden birisi, hatta birincisi de 11 yıldır ülkeyi yöneten AKP Hükümetidir.
Türkiye bugün yoksullukla mücadelede, bu tür, zenginlerin ve siyasi rant çevrelerinin eline bakan yoksulluğu ortadan kaldırmak için gerekli imkanlara sahiptir.
Nitekim Türkiye’den daha az ulusal gelire sahip ülkelerde bile artık yoksulluğa karşı mücadele, “sosyal devlet” kuralları çerçevesinde belirli bir gelirin altında gelire sahip olan kişiye ve ailelere tıpkı emeklik maaşı gibi belirli bir gelir sağlayarak, kimseye el avuç açmadan yaşayacakları bir geçim standardı sağlamak biçimindedir.
Ama AKP iktidarı tersine, sosyal güvenlik sisteminin vatandaşa aktardığı imkanları azaltırken; yoksulluğa karşı mücadeleyi kömür, makarna, bakliyat,… dağıtımı gibi en geriye çektiği çizgide sürdürmede ısrar etmekte, üstelik de bunu partisinin yaptığı bir yardımmış gibi göstererek, bu yoksulları her gün aşağılayan ulufeci yardım tarzını bir siyasi ranta dönüştürmüştür.
İşte yoksul halkı asıl aşağılayan, yoksulları kendine sürekli muhtaç bırakıp bunu da “kapısına kadar” götürdüğü kömürle, makarnayla aşağılayan AKP’dir ve bunun üstünü örtmek için kimi elit kesimler, halkı “göbeğini kaşıyan adam” olarak görmesini kendine siper etmekte, tüm muhalefeti de oraya iterek, bir bilinç karartması yapmaktadır.
Yerel seçim sürecinin başlamasıyla AKP’nin bu eski ama eskimeyen silahı yeniden ve daha etkili kullanmak isteyeceğinden şüphe duyulamaz. Nitekim Erdoğan, 20 Eylül’de topladığı il başkanlarına “Bu silahı daha etkili kullanın!” diye direktif verdi.
Bu yüzden de demokrasi güçlerine, ilerici çevrelere AKP’nin bu propagandasını boşa çıkarmak, yoksulluğa karşı taleplerin öne çıktığı bir mücadele örgütleyerek, yerel yönetimlerin bu alandaki rolü üstünden bir aydınlatma faaliyeti yürütmek görevi düşmektedir.
Önceki seçimlerden de bunu biliyoruz. Çünkü seçim sadece kimin seçilmesi mücadelesi değil, bundan da önce halkın sermaye partileri karşısında onurunu koruma, kendi talepleri için mücadeleyi öğrenme mücadelesidir de.
-
|