Cumartesi akşamı, Orhan Doğan güzellikler içinde anıldı.
2013 Barış Ödülü, Orhan Doğan anısına Kardeş Türküler’e verildi. Ödül simgesini Mehmet Güleryüz tasarlamıştı. Büstü, Barış Meclisi adına Yaşar Kemal, Kardeş Türküler’den Vedat Yıldırım’a verdi.
Jüri Başkanı Ayşe Soysal, kararlarının gerekçesini güven veren tavır ve üslubuyla açıkladı; Kardeş Türküler’in, ‘yok sayılan tüm ötekileri görünür kılarken, tüm barışseverlerin umudunu ve sesini dünyaya duyuran’ sanat grubu olduğunu söyledi.
Toplantıda Mahir Günşiray da Cahit Sıtkı’nın Memleket İsterim şiirini okudu: “Ne zengin-fakir, ne sen-ben farkı olsun;/ Kış günü herkesin evi barkı olsun.”
Sonra Kardeş Türküler, çalgıları, sesleriyle, tek ve birlikte, olağanüstü bir demet sundular; Ermenice, Türkçe, Kürtçe, Rumca, Arapça türküleri, aralarındaki farkı fark etmeden dinledim. O türkü güftelerinin dili farklıydı ama ben türkülerin dilini ayırt edemedim; o sesler Anadolu’nun insanının yanık sesiydi; aynı toprağın sevgisi, acıları, duygularıydı.
Bütün bunları, ekranlardan uzaklaşan Sevgili Banu Güven’in sunuşuyla izledik, dinledik.
Orhan Doğan’a yakışan bir gece oldu Lütfi Kırdar Salonu’nda.
Öncelikle toplantının süresi iyi belirlenmiş ve hesaplanmıştı. Benim gibi yaşlılar dahil kimse yorulmadı, beklentiler karşılandı.
Toplantıyı izleyenler ve gösterilere katılanlar; yakınmadan, korkmadan, o duyguları vermek isteyenleri umursamadan, nasıl davranmayı doğru buluyorlarsa öyle davrandılar; her şey ölçülüydü; gösterişe de sapılmadı, çekimserliğe de...
Orhan Doğan, vefat ettiği 2007 yılında 52 yaşındaydı. 1991 seçimlerinde Erdal İnönü’nün lideri olduğu SHP listesinden milletvekili seçilenler arasındaydı. Yemin sırasında çıkan olaylar sonucu Leyla Zana, Orhan Doğan ve bazı Kürt milletvekilleri hakkında soruşturma başladı ve DGM’de ilk aşamada 15 yıl hapis cezası verildi; AİHM, Türkiye’yi mahkûm etti, dava tekrar ele alındı, 2004’te Yargıtay’da beraatla kapandı.
Dava sürerken, Doğan’ın mensup olduğu DEP, Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı. Partilerin kapatılmasına sebep olanlar için de dokunulmazlığın kaldırılması talep edildi. 2 Mart 1993 tarihinde dokunulmazlık dosyası Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldü ve 6 milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı.
Dokunulmazlık görüşmeleri bu günler için ibret vesikasıdır. Bundan yirmi yıl önce, Meclis Genel Kurulu’nda bir parti lideri, mahkeme kararı olmadan, sanıklara atfedilen bir eylem ortaya konulmadan “Dokunulmazlık kurumunu kötüye kullanarak bölücü eylemleri destekleyip teşvik edecekleri belliydi. Bu durumda, bazı milletvekillerince işlendiği öne sürülen bölücülük suçundan SHP de siyasal anlamda sorumludur” diyebilmiştir. O gün kürsüden, “... dünyanın hiçbir ülkesinde insanlar fikir ve düşüncelerini açıklayarak yaşadıkları ülkeleri bölememişlerdir. Hiçbir parlamenter rejimde de milletvekillerinin dokunulmazlığı, fikir ve düşünce suçu nedeniyle kaldırılmamıştır...” diyen Orhan Doğan, “Yargı yolunun şahsıma açılmasının, toplumsal uzlaşmaya, halkların kardeşliğine ve iç barışa katkı sunmasını dilerim” diyerek savunmasını bitirmiştir.
Savunmadan sonra oturum başkanı Mustafa Kalemli, “Komisyonun raporu kabul edilmiş ve Şırnak Milletvekili Orhan Doğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir” diyerek ‘Sırrı Sakık dokunulmazlık dosyasının görüşmelerine’ geçmiştir.
O gece, Orhan Doğan ve diğer milletvekillerinin gözaltına nasıl alındığını okuyucularımın bazıları hatırlayacaklardır. O günlerde kameralara yansımış, İstanbul ve Ankara Emniyet Müdürlüklerinin TBMM’yi yok sayan hukukdışı işlemleri, hatırlayanların yüzünü kızartacak cinstendir.
Orhan Bey’le hapisten çıktıktan sonra tanışmıştım. O günlerde sık sık polislerin arabada ve gözaltındayken bir şey yapıp yapmadıklarını sorardım. Sonunda dayanamayıp, bazı işkence işlemlerini, başkasına yapılanları uzaktan görmüş gibi anlatmıştı. Her durumda iyimser bir anlayışı vardı Orhan Bey’in; memleketine bağlı, iyi bir insandı; ama çok hırpalandı.
Cumartesi gecesi kendine uygun biçimde anıldı; toplantıya önayak olanlara, yardım edenlere minnettarım.
|