Bu ülkede akıl karaborsaya düştü!

20 Nisan 2011 Çarşamba, 07:25

Mustafa MutluVatan

Yüksek Seçim Kurulu, aralarında BDP’nin desteklediği yedi adayın da bulunduğu on iki bağımsız milletvekili adayını veto etti; ülkede siyaset yapanların “bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğü” konusundaki foyaları ortaya döküldü!

BDP’liler, AKP’liler, CHP’liler, BBP’liler, HAS Partililer koro halinde bağırıyor:

“Bu karar demokrasiye yargı darbesidir!”
Söyleyecek iki söz var!
Birincisi, pes!
İkincisi, yuh!


***

İşin ilginci BDP’liler dışındaki tüm itiraz sahipleri, YSK‘nın kararını hukuken doğru, siyaseten yanlış olarak değerlendiriyor!

Hukuken doğruymuş; çünkü yasalar, terör suçlarından hüküm giyen kişilerin, genel afla affedilmiş bile olsalar milletvekili olamayacaklarını yazıyormuş...

Siyaset yanlışmış; çünkü insanların en kutsal haklarından olan “seçilme hakkı”na aykırıymış! Yani teröristler de seçilip milletvekili olabilmeliymiş!


***

Bütün hukuk devletlerinde; yargı organları, anayasaya ve yasalara göre karar verir...

Hiçbir yargıç; “Yasada böyle yazıyor ama bu demokrasiye aykırı... O yüzden yasayı takmıyorum ve kararımı yasalara aykırı olarak veriyorum” diyemez...

Yani; “yasama organı”nın üzerine çıkıp, “yasa” yapamaz!
Yasa yapacak kişiler yargıçlar değil, bugün avaz avaz bağıran “siyasetçiler”dir...

Bizim ülkemizde de bu işin adresi Meclis’tir!


***

Peki; Meclis Başkanı’nın bu konudaki tavrı ne?
İçler acısı!

Diyor ki; “Karar parlamentonun misyonunu zayıflatmıştır. Demokratik vicdanın kabul edebileceği bir karar değil. Şartlar müsaitse YSK kararı gözden geçirmeli...”
Bir kez daha pes!

Evet; bu karardan sonra parlamentonun misyonu zayıflamıştır ama bu yargının, yani YSK’nın suçu değildir...

Meclis’in misyonunu zayıflatan, “Seçim barajını indireceğiz” diye söz verdikleri halde yıllardır bu sözün gereğini yerine getirmeyen iktidar partisi ve onun Meclis’teki vekilleridir!

İleri demokrasi masalları anlatıp, tüm yasalarda ve anayasada yüzlerce kez değişiklik yapacaksınız...

Sırf bu nedenle laiklik başta olmak üzere tüm kavramların içini boşaltıp, yozlaştıracaksınız...

Ama demokrasiyi burnundan zincirleyip, halkalı köle yapan seçim ve siyasi partiler yasalarına asla dokunmayacaksınız...

Sonuçta da yargı organı işini yapıp, o yasalara göre karar verince, mahkemeyi suçlayacaksınız...
Yanılıyorsunuz Sayın Başkan...

Parlamentonun misyonunu zayıflatan yargı değil; bizzat başkanı olduğunuz Meclis’tir!


***

Türkiye; anayasasına göre bir “hukuk devleti”dir...
Bu ülkede yargı organları, kararlarını siyasi parti liderlerinin ağızlarından çıkan sözlere değil, anayasaya ve yasalara göre alır!

Yok; “Canım mevcut yasalar sıradan vatandaşa uygulansın, siyasetçiler kapsam dışı kalsın” diyorsanız, sizin istediğiniz rejim demokrasi değil, parlamenter diktatörlüktür!


***

Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz; YSK bir karar verdi...

Bunu “hukuken doğru ama siyaset yanlış” buluyorsanız; Kılıçdaroğlu’nun çağrısına uyun ve Meclis’i olağanüstü toplayıp yüzde 10’luk seçim barajı ve dokunulmazlıklar başta olmak üzere; seçim ve siyasi partiler yasalarını hemen değiştirin...

Bunu yapmıyorsanız; yargı üzerinde faşizan baskılarda bulunmaktan vazgeçin...

Aksi halde yasa yapanların, yaptıkları yasaları çiğnedikleri bir ülkede...

Sıradan vatandaşların da hiçbir yasaya uymama hakkı doğar ki... Bunun sonu kaostur!

Eline silah alan sokağa çıkar; yasaların değil, güçlünün üstünlüğü söz konusu olur!


***

Sözüm; bu yargı kararını bir “demokrasi sorunsalı”na dönüştüren yarı aydın liboş kalemlere ve siyasetçilere:
Siz ki Ergenekon’da, Balyoz’da ve diğer darbe davalarında yargılanan ve henüz suçlarını bile bilmeyen yüzlerce sanığı peşin peşin “suçlu” ilan etmiş kişilersiniz...

Gelin haklarında “terör suçu işlediklerine dair” kesinleşmiş karar bulunan gerçek suçluların oyununa düşmeyin...

Ve Allah aşkına...

Bir kez olsun; cebinizle değil, beyninizle hareket edin!


*****

GÜNÜN SORUSU

YGS’deki şifreli kitapçık skandalıyla şöhreti yakalayan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir de “kopyacı” çıkmış... İddialara göre, Prof. Demir, 1990’larda yaptığı akademik bir çalışma ‘çalıntı’ çıkınca özür dilemek zorunda kalmış... Soru, okurlarımızdan Turanlar Kayserili’den:
ÖSYM Başkanı, Almanya Savunma Bakanı’nın daha iki ay önce, aynı suçu işlediği ortaya çıktığı için istifa ettiğini biliyor mu?