Hüsnü Mahalli, yasanın en tehlikeli yanının toplumu muhbirliğe yöneltmesi olduğunu söylüyor. Mahalli'ye göre AKP giderek Baas Partilerine, Türkiye de giderek Muhaberat Devleti'ne benziyor Paylaş
Mahalli: Adım adım Baas Rejimi kuruluyor
Meriç Şenyüz - MİT yasa tasarısı tartışmaları sürerken bu yasayla Türkiye'nin bir muhaberat devleti haline geleceği iddiası da sık sık dile getirildi. Bu iddiaları Muhaberat'ı en iyi bilen isimlerden yazarımız Hüsnü Mahalli'ye sorduk.
Tasarının en sakıncalı yanı nedir sizce?
MİT'e istediği herkesten bilgi alma yetkisinin verilmesi... Bu düzenleme, AKP'ye gönülden bağlı insanları muhbir haline getirmektir. En büyük tehlike budur. MİT istediği insana gidip, 'komşunla ilgili, çalıştığın kurumla ilgili bize bilgi ver' diyecektir. Bu Şah zamanı İran'ında, Hafız Esad zamanı Suriye'de, Mübarek zamanı Mısır'da çok yaygın bir uygulamaydı. Herkes, herkes hakkında rapor yazıyordu. Devlette herkesle ilgili bir istihbarat dosyası vardı.
MİT'in alacağı yeni biçim Suriye Muhebaratı’na benziyor mu gerçekten?
Sadece Suriye'de değil, Tunus, Mısır, Saddam dönemi Irak bütün bu Baas rejimlerinde istihbarat örgütü hakimiyeti vardır. Bu ülkelerin her birinde ortalama 6-7 istihbarat örgütü vardır. Bu servislerin muhbirleri yurttaşları denetlediği gibi birbirlerini de denetler. Böylece iktidar kendisini garantiye almış olur. Askeri istihbarat, siyasi, milli güvenlik istihbaratı, hava kuvvetleri, Baas Parti istihbaratı vb. Bunların hepsine birden muhebarat ya da muhaberat örgütleri denebilir.
Bu ülkelerden birinde diyelim bir yurttaş gazetecilik yapmak üzere başvuruyor. İlk önce doğduğu kasabanın Baas Partisi istihbaratına dosyası gönderilir. İlk onayın oradan çıkması lazım, sonra Siyasi İstihbarata, sonra Milli Güvenlik İstihbaratı'na (dışarıda çalışmışsa Milli Güvenlik Dış İstihbaratı'na) gider. Önemli, kritik bir görevse Hava Kuvvetleri İstihbaratı'na daha da kritik bir görevse Bassa Partisi Merkez-Özel İstihbaratına gider. Bütün bunlardan onay almadan işe başlayamaz. Bu devletin bütün sisteminde çalışır. Bakkal bile açılacak olsa ilk aşamadan yani Baas Partisi yerel istihbarattan geçmesi gerekir. Bu sistemde önemsiz görevler için rüşvet de çok yaygındır. Önemli kritik görevlerde rüşvet geçmez ama torpil işler. Görevine göre üst düzeyde torpil gerekir.
Deniyor ki, “Bu Muhaberat teşkilatlarının bir yasası denetimi yok, AKP hem yasal bir zemin sağlıyor hem de Meclis'e denetim yetkisi getiriyor.”
Söz konusu denetimin ne kadar işleyeceği kuşkulu, bunun örneğini 17 Aralık yolsuzluk fezlekelerinde gördük. Çoğunluk AKP'de olunca, fezlekeyi bile okutmadılar. Ayrıca tasarıda gizlilik meselesi de var. Her tür soruşturma için Başbakan’dan izin lazım. Diyelim komisyon denetleme yapmak istedi, bilgi nereden gelecek çünkü gizlilik kararı var. Gazetecilerin yazmasına yasak getiriliyor, gazeteciler yazamayacak. Diyelim TIR olayında olduğu gibi Suriye'de bir yasadışı operasyon yapılmış, Savcı bunu soruşturamayacak, gazeteci yazamayacak.
Baas rejimlerinde var mı basın yasağı?
Arap ülkelerinde gazetelerin Muhaberat hakkında haber yapması önünde yasal bir engel yok. Ama fiilen kimse yazamıyor. Beşar Esad geldikten sonra bu muhaberatların yetkisini kısmaya başladı o zaman gazeteler bunların faaliyetlerini de yazmaya başladı. 2000 – 2005 arası. Ama şimdi iç savaş olunca eski duruma geri dönüldü.
Peki, bir de şu sav var; “Önceden gizli yönetmeliklerle bu iş yürüyordu, yasal zemin sağlanması daha iyidir” şeklinde...
Yasallık vermek o eski durumdan daha kötü. Yasa sana diyor ki konuşamazsın, yazamazsın. Baas rejimlerinde yasal bir sınır yok ama devlet gazetecileri sindirmiş. O yüzden yazılamıyor. Cesaret gösteren yazabilir yasal bir engel yok.
Yasa daha mı kötü yani?
Yasallık, psikolojik bir güç veriyor. Üstünlük veriyor 'adam kaçırırım yasa bana o yetkiyi veriyor', diyecek, yurt dışı operasyona vurmaya, öldürmeye her şeye yasal dayanak var. Eskiden olsa MİT görevlisi gizli yönetmelik de olsa, evrensel hukukun dışına çıkmaya çekinebilirdi. Şimdi öyle bir şey de kalmıyor. Hiçbir çekincesi kalmıyor MİT görevlisinin... Çünkü yasaları tanımayan, yasaların üzerinde güçlü bir iktidar var. Bu iktidarın verdiği güvence var. Polis, savcı soruşturma yapamıyor yolsuzluk vs. konularında bizzat Adalet Bakanı'nın, Başbakan'ın hukuki süreçleri engellediğini gördük. Bu ortamda böyle bir yasa çok tehlikeli olur.
Baas rejimi benzetmesi yapanlara Türkiye'nin demokrasi geleneği hatırlatılıyor.
Bakın, en tehlikeli durum muhbirler meselesidir. AKP'lilerin hepsi muhbir olur. Bu yasayla Türkiye tipik bir Ortadoğu ülkesi olacak. Pakistan'dan Afganistan'dan farkı kalmayacak. Hatırlayın Gezi döneminde Sayın Başbakan 'tencere tava çalanları ihbar edin' demişti. Tam da bunun uygulamasıdır. AKP tipik bir Baas Partisi haline gelir. Baas'ın yaptığı her şeyi yaptı: Orduyu ele geçirmek, güvenliği, üniversiteyi, ekonomiyi, medyayı ele geçirmek. Bunları Baas 30 yıl önce yaptı. Tek farkla 'yasallık' sandıktan çıkmış iktidar ve bunu da yasalara dayanarak yapıyor. Aslına bakarsanız oralarda da sandık kuruluyordu. Sahtekarlıkla yüzde 80 aldık diyorlardı. Ama oralarda da Saddam'a tapanlar vardı, tam demokratik, tam şeffaf seçim olsa da yine yüzde 60-70 oylar alırlardı. AKP de sandıkta kazanıyor. Ayrıca burada da seçim hileleri başladı o ülkelere benzer şekilde...
Öte yandan Baas rejimlerinin bir farkı, bu partilerin laik olması öyle değil mi? Batı Bloku'na karşı mesafeli olmak
noktasında da çok benzeştikleri söylenemez.
Onu diyorum AKP laik de değil. Toplumu muhbirliğe sevk edebilmek için din çok önemli bir ayrıştırma faktörü... Bu daha da tehlikeli... Batı konusunda da AKP'nin sadece kof bir kabadayılığı var. Adım adım Türkiye'de Baas benzeri bir rejim kuruluyor.
İSTİBARATÇILAR GÜÇ KAZANIR
Bahsettiğiniz Baas rejimlerinde istihbaratçıların hükümette, devlet yönetiminde kritik noktalara geldiğini de görüyoruz.
Tunus'un eski diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali 80'li yıllarda istihbarat şefiydi sonra İçişleri Bakanı oldu. Sonra 1987'de seçimle gelmiş lider Burgiba'ya darbe yaparak iktidarı ele geçirdi. Irak'ta istihbaratın başında Saddam'ın oğlu Kusay vardı. Hafız Esad zamanında kardeşi Rıfat Esad ve damadı Asıf Şevket istihbarat örgütünü yönetiyordu. Mısır'da Ömer Süleyman Ortadaoğu'nun en önemli istihbaratçılarından biriydi ve Hüsnü Mübarek'in sağ koluydu. Ayaklanma olduğunda Mübarek'e 'istifa et bana devret' dedi ve iktidarı aldı. Ancak onu da asker devirdi. Grip oldu, Amerika'ya gitti cenazesi geldi o da şüpheli bir ölümdür. Bu yetkilerin ardından Hakan Fidan da aynen bunlar gibi ileride giderek güç kazanabilir.
|