Bu başlığı, tam 36 yıl önce atmışım. Politika Gazetesi’nde çalışırken hazırladığım dosyanın adıydı. TUZLUÇAYIR: BAŞKENT’TE BİR ESİR KAMPI.
Uzun yıllar Ankara’da yaşadığım halde hiç görmemiştim Tuzluçayır’ı. Alevilerin, Kürtlerin ve genel bir tanımla “solcuların” oturduğu bir semt olarak anlatmışlardı. O yıllarda “suçlu” olmak için bunlar yetiyordu. Ben bir de “içeriden” bakmak istemiştim. Gördüklerim de bana, işte o başlığı attırmıştı.
Yazı dizisi için birkaç kez gittim Tuzluçayır’a. Gidişlerimden birinde de, anlattıklarına tanık oldum. Daha semtin başında iki ateş arasında kaldım. Ve kendimi bir metre kadar yükseklikte bir duvarın dibine attım. Sözün gelişi değil, gerçekten! Kurşunlar vızıldarken duvarın dibine uçabiliyorsunuz. O gün denedim, uçtum. Bir yandan etrafımı gözlemlerken, bir yandan da “tüh” diye düşündüğümü hatırlıyorum “keşke pantolon giyseydim!”
36 YILDA NE DEĞİŞTİ?
Türkiye, buralardan geldi. Ama belli ki, geleceğe değil geçmişe doğru yol almışız. Cami-Cemevi geriliminde Tuzluçayır yine kuşatıldı. 36 yıl önce biber gazı yoktu. Aradaki fark da galiba bundan ibaretti. Protestocular, Cami-Cemevi projesine “hayır” diyen Aleviler gazlandı. İnsanlar yaralandı, gözaltına alındı.
36 yıl önce –o günlerde kısaca MC dediğimiz- Milliyetçi Cephe, yani Demirel-Erbakan-Türkeş ortaklığı iktidardaydı. Sonraki yılların, 12 Eylül darbesinin temelleri işte o Cephe’nin şiddet politikasıyla ve bir bakıma Tuzluçayır’da atıldı. O dönemde Kürtleri “tanımıyorlardı”. Solcuları da “ezilmesi gereken yılanlar” diye tanımlıyorlardı.
Bugün ne değişti diye bakıyorum.. HİÇ! Bir ülkenin ortak aklı yok mudur? O ortak akıl hiçbir şeyden ders almaz mı! Tuzçluçayır’ı yine kuşatarak.. Hatay’da Ahmet’i öldürerek.. Gezi’yi, Taksim’i gaza boğarak.. Aynı yanlışları tekrarlayarak ne yaptıklarını sanıyorlar?
GENÇLERİ ÖLDÜRMEK...
Şimdiki genç kuşakta bilen pek az: Evet, Kürt sorunu çok eskidir. Ancak PKK’yı doğuran ve güçlendiren 1970’lerdeki politikalarla 12 Eylül sonrasındaki (özellikle Diyarbakır’da yaşanan) vahşet boyutundaki baskıdır.
Bugünün baskıları.. Polisin (Emniyet müfettişlerinin tespitlerine göre bile ORANTISIZ) şiddeti yarın neyi doğurur.. Görmüyorlar mı?
22 yaşında bir genci daha kaybettik. Yine dünya güzeli bir evlat, Ahmet, ölüp gitti. Onun öldürülmesini protesto için sokağa çıkan gençlerden birkaçının elinde şöyle bir pankart gördüm: “ÖLMEK DE GÜZELDİR ANNE.. ÖLMEK.. ÖZGÜRLÜK İÇİN.. ÇARŞI..”
O yaşlarda özgürlük için, memleketin için ölürsün sahiden..Gençler ölebilir..Önemli olan onları yaşatmak, sahip çıkmak, üzerlerine titremektir...İktidarların yapması gereken budur. Öldürmek değil!
Sırrı Süreyya Önder, Taksim’de Ahmet için yürürken “korku duvarı yıkıldı” demiş. Henüz yıkılmadı bence. Ama eli kulağındadır. Erdoğan iktidarı, dikiyorum diye onca övündüğü ağaçları gençlerin kanlarıyla sulamaya devam ettikçe… Ne bekleyebilirler ki!
NASIL İNANALIM SAYIN BAKAN?
Hatay’da öldürülen Ahmet için “damdan düştü, öldü” dediler biliyorsunuz. İçişleri Bakanı Muammer Güler de “bunda hiç tereddüt yok” buyurmuş.
Sayın Bakan, Ankara’da öldürülen Ethem için de “görüntülerde her şeyin ayan beyan ortada olmasına rağmen” bin dereden su getirildi.. Polis de “iddialar pek net, inandırıcı değil” diye serbest bırakıldı. Bu arada Başbakanınız Erdoğan “kurşunla ölen polisimiz var” dedi. Tek bir örnek bile yokken, dolayısıyla Başbakanınız tek bir örnek gösteremeden bunu söyleyebildi..
Bakanlığınıza bağlı valilerden Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın söyledikleri de daha çok taze. Vahşi biçimde katledilen Ali İsmail için “arkadaşları öldürmüş olabilir” demeye getirdi. Polisleri savundu. Sonra ortaya neler çıktı, malum. Şimdi söylediklerinize inanmamız için bize bir sebep gösterir misiniz lütfen!
KİMYASAL MI SİYASAL MI?
Adana’da 5 ay önce, kimyasal silah deyince akla ilk gelenlerden Sarin gazıyla 12 El Nusracı / El Kaideci yakalandı. 11’i birkaç gün önce serbest bırakıldı. Hem de daha iddianame tamamlanmadan. Yok, hemen sinirlenmeyin. Önce bi sorun, niye? Yanıtlıyorum: Çünkü meğer bulunan madde Sarin değil antifrizmiş! Kimya mühendislerine göre, bu iki maddenin görüntü / koku / yoğunluk açısından birbiriyle hiçbir alakası yok. Dolayısıyla en başta karıştırılması mümkün değil. Peki, ya bu durumun 5 ay sonra anlaşılması? Kimya mühendisleri buna bir yanıt vermemiş. Zira, belli ki mesele kimyasal değil, siyasal!
MAHALLE’DEN NOTLAR
AKŞAM’DAN KOVULAN İLK MUHABİR: Ali Ekber Ertürk, 8 yıldır çalıştığı, haberleriyle ödüller aldığı gazetesinden “böyle bir unvanla” gönderildi. Ali Ekber diyor ki; “Resmi yazıda gerekçeleri \'yeniden yapılanma\'... Tabii gerçek nedeni hepimiz biliyoruz. Son olarak yazdığım ve Gezi direnişini konu alan \'Güneşin Evlatları\' kitabım da işin tuzu biberi oldu Daha önce de TMSF Star'a el koyduktan sonra beni işten atmışlardı. Bunlar, sözde Allah'tan korkanlar, ikinci kezdir benim ekmeğimle oynuyorlar. Ama gencecik çocukların hunharca katledildiği bir ortamda, Ali Ekber'i işten attırmışsınız, çok mu!
SIRA NAZLI ILICAK’DA MI?: Sen AKP’den milletvekili seçil.. Yıllarca Erdoğan’ı –doğru yanlış bakmadan- savun.. Sonra Fethullah Gülen’e biraz daha meylettin diye hedef ol! Acı ama gerçek! “Birileri” tarafından üretilen son dedikodu şu: “Nazlı Ilıcak. ‘Hükümete karşı direnen tek patron Aydın Doğan. Onu desteklemeliyiz’ diye seferberlik başlattı!”
HEBERLER SONA ERDİ: AKP haberden pek hoşlanmaz. Hele Memet Ali Alabora’nın yer aldığı haber-mizah programı Heberler’den katiyen hoşlanmaz. Levent Kazak başta, usta oyuncuların yer aldığı ve çok beğendiğim program bitmiş. Acaba neden dersiniz!!!!
PROVOKASYON ÇETESİ: AKP’liler, sevgili Memet Ali’yi twitter’da adeta linç etmişlerdi biliyorsunuz. En son, bir çete ortaya çıkartmışlar: Provokasyon Çetesi. Üyeleri de sırasıyla yazıyorum, şöyle: Mine Kırıkkanat, Can Dündar, Levent Üzümcü, bendeniz Ayşenur Arslan, Harun Tekin, Mehveş Evin. Bu muazzam ifşaata ilişkin twitter hesabında Ak Parti Gençlik yazıyor..
SÖZE GEREK YOK!
Günlerdir Olimpiyatları konuşup, yazıp çiziyoruz ya.. Sevgili Bekir Coşkun Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde bu konuya yer vermiş. Ancak sözcüklerle değil. Sözlere hiç gerek bırakmayan bir kare ile: Basketbol potasını kurban kesiminde kullanan vatandaş
|