İlk kitabı “Annemin Başını Ezerler mi?” yayınlandığında pek çok kişi yazar kimliğini fark edememişti…
Hatta kendisi bile; “Yazıyorum işte, Ben yazar değilim… Edebiyatçı olmak gibi bir iddiam da yok” demişti…
(Kendi tabiriyle, konuşup anlatmak/”suya yazı yazmak” yerine duygu ve düşüncelerini kalıcı olarak paylaşmak adına yazmaya başladı…
Ben de bu görüşüne kesinlikle katılmamıştım ve o tarihteki yazımda da, “bu kitabın arkası gelecek” saptamasında bulunmuştum…
Öyle de oldu…
Çok gecikmeden ikinci romanı “Dağların Rengi Kırmızı” okurlarla buluştu…
Ardından, yaşanmışlıklarla kurgunun bütünleştiği bir roman yazmaya başladı…
Günlerce bilgisayarın başından kalkmadan…
Onlarca, belki yüzlerce kişiyle görüştü…
Belge, bilgi taramasına girişti.
Ve, ortaya “Solun (!) Ehrimanları” adlı politik kurgu roman çıktı…
Geçtiğimiz günlerde MEPHİSTO Yayınevi tarafından, -kapağından sayfa düzenine- oldukça itinalı bir kitap halinde yayımlandı…
Peki, Güler Buğday, neden böyle bir politik kurgu roman yazma gereği duydu?
Buğday’ın bu soruya tek cümlelik yanıtı şu:
“…Ülkesini ve halkını seven her namuslu yurttaşın bu romandaki gerçekleri paylaşıp ders çıkarmasını arzu ediyorum.”
Kitabın okurlar tarafından gördüğü ilgi, bu arzunun tamamen olmasa da kısmen hayatla buluşacağının göstergesidir…
Ama, “sosyal demokratların gelinen noktada aynaya bakacakları”na dair derin kuşkularım olduğunu da belirtmeliyim.
HHH
Bu kitabın, sadece siyasi yelpazenin solunu irdelediği söylenemez…
Güler Buğday kitabın girişinde şunları yazıyor:
“…Aslında böyle bir kitabın; ülkeyi modern sömürge konumuna sokanları, halkını açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edenleri, IMF’nin kapıkulu yapıp, ılımlı İslam dayatması ile laik cumhuriyeti yıkıp çağın gerisine götürmek isteyenleri, tanıtması için ‘Siyasetin Ehrimanları” adıyla kaleme alınması daha doğru olurdu! Bunu, siyaset çamurunda kirlenmemiş insanların mutlaka yapması gerekmektedir. Bu görev, bir insanlık ve vicdan borcu olmalıdır. Tarihe tanıklık edip not düşmek; gelecek kuşaklara yol göstermek için yazmak ve belgelemek doğru bir yöntemdir. Yarınların inşasının doğru, demokrasinin kalıcı olması için, eli kalem tutan herkes bu anlayışa katkı koymalıdır.”
Mekansal olarak İstanbul, Ankara ve Ahrümüz üçgenine odaklanan romanın öykü düzleminin ana coğrafyası Türkiye…
Ahrümüz siyasetin kirletemediği insanların yaşadığı belki de son yer, bir sığınak, düşsel bir liman…
Irmak Baykara’lı bir CYP…
“Kendisiyle ilgili yüzlerce karanlık nokta varken, CYP gibi köklü bir partiyi dokuz ölçeğinde depremle derinden sarsabilen ve omuzlarda taşınan bir genç siyasetçi Muhteşem Morgül!..
Kudret Ermiş, Akın Aydın, Mahmut Çeviren, Behram Karaoğlu,
Zihni Sağlam, Tayyar Koçkar, Seyfettin Aktar, Erdil Öncü, Mahmut Moğul, Fırat Yalçınkara, Mahmut Emin, Kasım Yanar, Onur Savcı gibi çok kahramanlı romanın en belirgin ana karakteri ise elbette Hürmüz Adalet…
Ehrimanlara karşı Hürmüzlerin varoluşunun kayda geçtiği bu politik kurguda pek çok ehriman görünürleşmiş.
Okumanızı öneririm…
Pek çok kişi Güler Buğday’ın romanını nerede bulabileceklerini soruyor…
Araştırdım; Bursa’da Heykel’de FİMA’da, Can Kitabevi’nde, Sönmez İşhanı’ndaki BKM’de ve Altıparmak’ta özellikle de Burç Pasajı’ndaki kitapçılarda satılıyor…
|