#direnşort’a teşekkürler; çok eğlendim, çok öğrendim

16 Ağustos 2013 Cuma, 08:10

Meral Tamer/Milliyet

Doğa, tatil için gittiği Madrid’den mail atmış: “Annecim bu twitter’daki ilk taşlanma olayın; hayırlı olsun. Eskiden yazılarına gelen yorumlar 100’lü, 1000’li rakamlar olurdu. Bak twitter’da 250 bini aşmışsın; dahası dünya dördüncüsü olmuşsun!”
Kızım beni iyi tanıdığı için bu tür beklenmedik durumları, akıl almaz bir soğukkanlılıkla karşıladığımı iyi bilir. Ancak tweet’lerin en yoğun olduğu saatlerde peşpeşe telefon eden dostlarım ise telaşlanmış olmalılar ki, hep bir ağızdan “Sakın ciddiye alma; tamamen saptırmışlar, üzülme” diyorlardı.
e-postam ise okurlarımdan çok yönlü yoğun destek mesajlarının yanı sıra bol miktarda bacaklı, popoları tamamen açıkta bırakan şortlu, sadece meme uçlarını kapatan bikinili tepki mesajlarıyla doldu-taştı...

Neden twitter’da yokum
Ben twitter’da değilim; olmayı da pek düşünmedim. Çünkü 6 ay sonra 40. yılımı dolduracağım gazetecilik hayatımda, internetin i’sinden bile haberimizin olmadığı yıllardan bu yana, mesleğim gereği zaten hep 7 gün 24 saat Türkiye’yi de, dünyayı da, ekonomiyi de, siyaseti de, kültür-sanatı da, sosyal yaşamı da sürekli izlemeye çalışırım. İşini layıkıyla yapmak isteyen bir gazeteci için başka türlüsünün mümkün olduğunu da sanmıyorum.
3.5 yıl önce geçirdiğim kanserle birlikte çok daha seçici oldum; ne kadar isabetli davrandığımı da bu olay vesilesiyle daha iyi anladım.

Tacizciyle eş tutulmak
Verilmek istenen bir mesajın bu kadar tersinden anlaşılıp çok alakasız noktalara çekilebildiği, tacizci-tecavüzcülerle eş tutulmaktan, yobazlığım nedeniyle İran ya da Libya’ya gitmemin münasip bulunup AKP yalakalığına kadar vardırılan bir ortamla benim işim olamaz.
Ben her zaman hayatın içinde oldum; merak ettiğim her şey hakkında en hızlı ve kapsamlı bilgiye ulaşmayı da mesleğim gereği çok iyi beceririm.
Kızımın dediği gibi bu ilk twitter’da taşlanma olayım; dolayısıyla pek tecrübesizdim. Önce kayıtsız kaldım; bir süre sonra arkadaşlarımın hayretle “akıyor, akıyor” diye ifade ettikleri tweet bombardımanı ilgimi çekmeye başladı; “Türkiye’de ilk 5 trend topic’ten 3’ü sensin” dediklerinde hayrete düştüm. Alp salı günü öğle saatlerinde telefon edip de “#direnşort, dünyada 4. sırada” deyince açıkçası bunun sonu neye varacak diye fevkalade merak etmeye başladım. Olan biteni zaman zaman çok komik de buldum; ama tek bir an bile üzülmedim, sinirlenmedim.

277 bin kişiye ulaştı
Hepimiz zannettik ki Amerika’da sabah olunca ben gerilere düşeceğim; ama ne mümkün! Tam 24 saat aslanlar gibi dünya dördüncülüğümü korudum. Ve bir noktadan sonra da müthiş eğlenmeye başladım. Yanımdakilerin telefonlarından akan tweet’lerdeki sanki ben değildim de başkasıydı; olan-biteni 3. şahıs gibi dışarıdan seyrediyordum.
Ertesi gün tweetreach raporundaki istatistiki bilgilere göre benimle ilgili olarak 24 saatte 244 bin 842 tweet atılmış ve 277 bin 440 kişiye ulaşmıştı. Benim için yepyeni bir deneyimdi. Daha önceleri kendimce müthiş tepkiler alacağını düşündüğüm ne yazılar yazmıştım ben, ama tıs çıkmamıştı...

Tarihe düşülen not
Aslında bu olay, ne kadar anormal bir dönemden geçtiğimizi gösteriyor. Kimsenin davranışı, artık kendi ölçüleri içinde değerlendirilemiyor. Davranışlar, birincil amaçlarıyla değil, onlara farklı anlamlar yüklenerek yorumlanıp çarpıtılıyor.
İnsanlar özgürlük konusunda o kadar duyarlı bir noktaya gelmişler ki siz özgürlüğün ö’sünü bile demeden bir kısmı isyan bayrağını çekiveriyor; geri kalanı da geyiğini yapıyor.
Şort yazısına çığ gibi büyüyen tepkiyi çok da üstüme alınmıyorum. Bu tepki aslında, bugünkü gergin ortamı anlamak konusunda tarihe düşülen bir nottur diye düşünüyorum. (Devamı pazara)