Tren kaçırmak, vapur kaçırmak, uçak kaçırmak lafını herhalde duydunuz, ama “yazı kaçırmak” size yabancı gelebilir. Oysa yazarların “yazı kaçırmak” diye deyimi de vardır. Olayı duyar, yazı yetiştiremezsen, yazıyı kaçırmış olursun.
***
Örneğin geçenlerde “Bülent Arınç”ın içinde rakı sözcüğü var diye “Vardar Ovası” türküsünü reddetmesi gibi...
Arınç, bir davete gitmiş “Vardar Ovası” türküsünü söyleyecek olmuşlar, türküde “rakı” adı geçiyor diye istememiş.
O sahneyi televizyonda seyrettik, Arınç, öyle kızgın bozuk filan değildi, gülüyor ama türküyü de dinlemek istemedi.
AKP’lilerin böyle tutkuları var.
***
Mesela sayın Başbakan Tayyip Erdoğan vatandaşları “Pencerelere albayrak asın” derken “Aman dikkat edin Bayrak Kanunu’na uygun bayrak olsun” diye niye uyardı?
Çünkü kanuna uygun bayraklarda “Atatürk yok!” bayrağı Atatürksüz istiyor, anlamadınız mı?
***
Neyse, biz gelelim “Vardar Ovası”ndaki rakıya...
“Vardar Ovası, Vardar Ovası, kazanamadım rakı parası”
Arınç, bu yüzden türküyü sevmiyor, istemiyor ama “rakı” adı geçiyor diye de kavga filan çıkarılmıyor, orada bir başkası olsaydı ortalık toz duman...
***
Rakı için çok söylenmiş, çok yazılmıştır.
Necip Mirkelamoğlu, “rakı” için “İçmesini bilene zevk-ü sefadır rakı, içmesini bilmeyene cevr-ü cefadır rakı” der ve anlatır:
“Eşek içince zırlar, Köpek içerse hırlar, Kedi içse tırmalar, İnsanlaradır rakı.”
“Adabı erkanı var, Zamanı, mekanı var, Kimin ki iz’anı var Ona şifadır rakı.”
***
Orhan Veli, rakı şişesine balığı sokar:
“Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam.”
***
Bir zamanlar Türk şiiri bunu tartışmıştı.
Rakı şişesinde balık olmayı...
Rakı balık olmak önemli değil!
Önemli olan o balığın tadına bakmak.
***
Şimdi çok önemli bir sorun var.
Ergenekon davasında, hâkimler tartışırken, içeride “Yedek Hâkimler” varmış, yasaya aykırıymış, mahkemenin kararı “ Yok hükmünde”ymiş.
El insaf!
Adamlar geçerken şöyle bir uğramışlar, “Bizimkiler ne yapıyor?” demişler, bunun neresi yasaya aykırı...
Hangi devirde yaşıyoruz?
Sanki Tevfik Fikret’in “Kanun diye kanun diye kanun tepelendi!...” dediği devirdeyiz.
İki yedek hâkim uğrayıp, hal hatır sordu diye mahkemenin kararı “yok hükmünde” mi sayılırmış!
|