|
CHP’liler Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne(BGC) çıkarma yaptı.Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa 1.Sıra Milletvekili Adayı Sena Kaleli’nin cemaatlere ilişkin sözleri damga vurdu
“Yeni CHP”nin konuya yaklaşımını aktaran Sena Kaleli, “Cemaatleri yok saymak mümkün değildir” diyerek, zaman zaman Hegel ve Marks’a göndermelerde bulundu ve konuyu, “idealizm, din ve ahlak bilimine” girerek ayrıntılı biçimde anlatmaya çalıştı.
İşte Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nde bugün gerçekleşen ziyarette yaşanan ilginç diyaloglar.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri KOLAYLI: Turhan Tayan, sayın bakan emekli gazeteci, cemiyet üyesi. Sayın Turhan Tayan’ın ziyarete gelmesi bizim için ayrı bir mutluluk. Cemiyetimizi Meclis’te bir büyüğümüzün temsil etmesi gerçekten bizi onurlandırıyor. Genellikle çok eski dostlarımdan oluşan bir adaylar tablosu görüyoruz sizlere kolay gelsin.
İl Başkanı Erhan Sevimli: Teşekkürler. Sayın başkan Bursa basınını değerli mensupları partimize gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür etmek istiyorum. Bilhassa Pazar günkü toplantıyı büyük bir ilgi ile izleyip Bursa halkına ve dolayısı ile Türkiye’ye bizi aktardığınız için tekrar teşekkür ediyorum. Bu toplantılar halkın bir tezahurunu gösteriyor. Orada ihtiyar, genç, yaşlı binlerce insan vardı.
Ben adaylarımızı tanıtmak istiyorum. Sayın Turhan Tayan partimize şeref vermiştir. Biliyorsunuz hem üyeniz hem de Bursa kamuoyu tarafından çok yakından biliniyor. Yine İlhan Demiröz tarım kesiminin temsilcisi olarak hem Ziraat Odası Başkanlığı yapmıştır, hem de bu konuda yetkili bir arkadaşımızdır. Bursa kökenli ama kariyerini Ankara’da yapmış çok değerli genç bir kardeşimizi Bursa siyaset hayatına kazandırıyoruz. Aykan Erdemir aramızda. Yine Uludağ Üniversitesi’nin çok değerli Öğretim Üyelerinden İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Lale Karabıyık; yine aramızda yakından bildiğiniz partiye sosyal demokrasiye emeklerini vermiş Kemal Ekinci. Yine iktisatçı arkadaşımız Mudanya’nın temsilcisi Sevil Pamirol aramızda. Yine genç kardeşim onu da politikaya hazırlıyoruz. Bu arkadaşlarım liste sonu falan demeden parti inancıyla koşturuyorlar. İlhan Keser beyefendi aramızda.
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ EN ÖNEMLİ SORUN’
Nuri KOLAYLI: Evet sayın bakanım. Bir meslek büyüğümüz olarak neler söylemek istersiniz?
Turhan TAYAN: Bursa’nın dinamik, yapıcı, güçlü basınımızın en büyük örgütü Gazeteciler Cemiyeti’nin değerli başkanı, değerli mensuplarını bu cemiyetin bir üyesi olarak ama şimdi CHP’nin milletvekili adayı olarak sevgiyle saygıyla karşılıyorum. Cemiyetimizin çok etkin, çok saygın bir konuma kavuşturulmasından dolayı sizlere teşekkür ediyorum.
Gerçekten son yıllarda Bursa Gazeteciler Cemiyeti hem fiziki mekan olarak, hem kurum olarak, hem hareket, program, aktivite olarak çok saygın bir hale gelmiştir. Bunda sizin ve değerli mesai arkadaşlarınızın önemli katkıları vardır. Sizi de bu yönden kutluyorum.
12 Haziran 2011 seçimlerine giderken bunca yıllık Cemiyet üyesi ve siyaset üyesi olarak bu kadar ağır basın sorunlarıyla hiçbir genel seçime girmedik. Bu seçimlere hazırlanırken basın özgürlüğü tartışılan özgürlüklerin birinci sırasını işgal etmektedir. Bu hüzün verici bir durumdur. Bugün yüzlerce basın mensubunun tutuklu olması, yargılanıyor olması, tecrit odalarına atılıyor olmasını gerçekten biz acıyla izliyoruz. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama bu yeterli değil, bu sebeple bu noktadan hareketle de sayın Mustafa Balbay’ı bir sembol olarak CHP milletvekili aday listelerine koyuyoruz.
‘MUSTAFA BALBAY BİR SİMGEDİR’
Mustafa Balbay sadece bir Cumhuriyet Gazetesi’nin köşe yazarı değildir, CHP’nin bir milletvekili adayı olarak basın özgürlüğünün şu anda simgesidir. Bu anlamda mesajın böyle alınmasında zaruret görmekteyiz.
Basın mensupları üzerine henüz yazmadıkları yazı, haber ve yorumlar üzerine kafalarında oluşturmaya çalıştıkları kitap tasarıları üzerine gazetecilerin tutuklanması dünyanın hiçbir yerinde ne kabul görür ne de böyle bir olay görülür, yaşanır. Basın özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldırmak bizim CHP iktidarının birinci gereğidir.
Ben içinizden, aranızdan biri olarak Parlamento’da olduğum süre içerisinde her zaman sizlerle beraber oldum. Elimden geldiğince sizlere destek olmaya çalıştım ama şu anda görüyorum ki sizler biz seçildiğimizde bizlere Gazeteciler Cemiyeti’nin herhangi bir sorunuyla ilgili değil tamamen basın özgürlüğüyle ilgili geleceksiniz. Şu anda gündeminizin birinci maddesi basın özgürlüğüdür.
‘İNTERNET GAZETECİLİĞİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRACAĞIZ’
Tabi hemen bunun yanında basın emekçilerinin örgütlenme sorunu birinci derecedeki özgürlüğün hemen ardından gelmektedir. Örgütlü basın emekçiliği yine bizim üzerinde önemle durduğumuz bir husustur. Medya siyaset ve ticaret ilişkileri konusu CHP’nin seçim bildirgesinde çok önemli bir yer tutar. Bunun da adil ve etik bir olguya kavuşturulması üzerinde durduğumuz hususlardan bir tanesidir. Medya üzerindeki baskı gerçekten çok ciddi noktalara varmıştır. Medya organlarının gerek vergi, gerek RTÜK gerek diğer araçlarla baskı altında tutulmasını anlamak mümkün değildir.
Yine yirminci yüzyılın önemli olgusu internet gazeteciliğiyle ilgili konular sizlerle beraber görüşülecek ve olumlu bir şekilde değerlendirilecektir. Basın önündeki tüm engeller mutlaka kaldırılacak, muhtemel yeni bir Anayasa’da basın özgürlüğüyle ilgili kesin tartışılmaz engel tanımaz özgürlükçü hükümler mutlaka yerini bulacaktır.
‘BASINA YATIRIM YAPANLARA DESTEK OLACAĞIZ’
Yerel basının gelişmesi, yerel basının finansmanı, yerel basının teşvik edilmesi konusunda gerek reklam-ilan, basın-ilan konularını yine sizlerle beraber basın mensuplarıyla ve işçileriyle basına yatırım yapan girişimci arkadaşlarımızı da kesinlikle bu toplumun dışında görmüyoruz.
Basına yatırım yapan arkadaşlarımızın da sorunlarıyla mutlaka ilgileneceğiz çünkü basın işvereniyle, işçisiyle özgürlükçü ortamda bir bütündür. O bakımdan Bursa’da bu alanda yatırım yapmış değerli basın yatırımcısı arkadaşlarımızı da bu davaya, basına hizmet eden özverili insanlar olarak görüyoruz. Onların da yatırım konusundaki önündeki engelleri kaldırmasına özel çaba göstereceğimizi, onları koruyacağımızı, onların bağımsız, baskılardan uzak bir şekilde çalışabilmelerini basın elemanlarıyla beraber kamuoyunun özgür bir şekilde oluşmasında çabalarına yardımcı olacağız.
‘KONUT SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞACAĞIZ’
Sizin sosyal güvenlik açısından, sosyal ihtiyaçlarınız açısından konut sorunlarınızın çözümü açısından geçmişte birlikte çalışmalarımız oldu. Sosyal devletin yansımalarının ortaya çıkması için sizlerle yine işbirliği yapacağız. Ben bu kısa, öz ifadelerden sonra 12 Haziran seçimlerinin ülkemize halkımıza barış getirmesini, huzur getirmesini demokrasimizin gelişmesi sürecine önemli katkılarda bulunmasını, huzur içinde geçmesini gerçekten demokratik eşit bir ortamda hür bir ortamda gelişmesini diliyorum. Önümüzdeki 1,5 ay içerisinde bize ve bütün siyasi partilere gösterdiğiniz çabalardan dolayı da şimdiden teşekkür ediyorum.
Nuri KOLAYLI: Sena Hanım siz neler söylemek istersiniz?
Sena KALELİ:CHP sosyal devlet anlayışını, hak ve özgürlüklere verdiği önemi, demokratik bir toplum yaratılmasına verdiği önemi ve tabii ki özeni medyaya da, basın kurumlarına da göstermeyi hedeflemektedir, ön görmektedir. CHP, basın yayın organlarının hem örgütlü olmalarını hem sosyal güvenceye kavuşmalarını hem de tekelleşmenin önlenmesini sağlayacak her türlü girişimde bulunacaktır. Yerel medya gerçekten demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olduğu için az önce Sayın Tayan’ın da söylediği gibi yerel medyanın mali güçlenmesini sağlayacak önlemleri alacağız ve aynı zamanda kurumsal önlemleri de almayı düşünüyoruz ve planlıyoruz. Olmazsa olmazımız bizim haber alabilme özgürlüğümüzdür. Basının tarafsızlığıdır, basının tarafsız bir şekilde hiçbir etki altında kalmadan yayın yapabilmesi için elimizden geleni yapacağız. Maalesef ülkemizde internet ortamında dahi bazı kısıtlamalara rastlıyoruz. Örneğin son dönemlerde google ile ilgili problemler, youtube yasakları yaşadı bu ülke.
‘DİJİTAL MEDYA GÜÇLENMELİ’
Biz artık dijital medyanın da güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz; çünkü dünya artık tamamen değişiyor. Yepyeni bir ideoloji ortaya çıkıyor, yepyeni bir kavram değişikliği söz konusu. Küreselleşen dünyada insanlar kalıpları aşıp farklı düşünceboyutuna ulaşabiliyor.
Dolayısıyla biz bu anlamda internet ortamlarını da geliştireceğiz, daha geniş bant yayınlarını sağlayacak ortamları oluşturacağız ve hiçbir şekilde iletişimin önündeki engellere müsaade etmeyeceğiz. Basın üzerindeki baskıların, dayatmaların da kaldırılması çok önemli. Son zamanlarda ne yazık ki daha henüz basılmamış bir kitabı bile bir terör aleti, yayın evlerini ise bir terör yuvası olarak görebilecek konuma geldik.
‘ÖRGÜTLÜ ÇALIŞAN, TEKELLEŞMEMİŞ MEDYA İSTİYORUZ’
Dolayısıyla artık kimsenin buna tahammülü yoktur. Türkiye kabuk değiştirmektedir. Türkiye artık hiçbir şekilde önündeki engelleri kabul etmeyecektir ve gördüğünüz bildiğiniz üzere dünyanın her yerinde iletişim sayesinde insanlar özgürlüklerine kavuşmaktadır. Bu nedenle biz basın yayın organlarının önündeki engelleri kaldıracağız. Örgütlü çalışan, tekelleşmemiş, halkın sesini doğru yansıtan kurumlar olması için elimizden geleni yapacağız…
Nuri KOLAYLI: Güzel söyleminiz için teşekkür ederim; umarım bu söyleminiz gerçekleşir ve basın önündeki engeller kalkar.
GAZETECİLERİN SORULARINA GEÇİLDİ…
‘CEMAATLERİ YOK SAYMAK MÜMKÜN DEĞİL’
SORU: Sena Hanım’ın TRT’de bir programda tarikatları sivil toplum örgütü olarak adlandırdınız. Dini bilim olarak adlandırdınız, Meclis’e türbanla girilebileceğini söylediniz; ben orada kaldım…
Sena KALELİ: Meclis’e türbanla girilebileceğini söylemedim. Orada hiç öyle bir konu geçmedi. Benim öyle bir ifadem olmadı; ancak şunu söyleyeyim ki bizim sivil toplum kitapçığımızı, raporumuzu okuduysanız bu raporda CHP’nin cemaatlerle ilgili kabulünü, tavrını çok rahat görebilirsiniz.
Evet, Türkiye’de yaklaşık 15.000 adet inanç temelli örgütlenme söz konusudur. 14.000 adet de spor temelli örgütlenme söz konusudur. Gerisi maalesef kültürel, siyasi veya diğer konular, çok daha zayıf örgütlenmelerdir. Var olan bu örgütlenmeyi yok saymak mümkün değildir. Bunların birçoğu sadece insanların manevi ihtiyaçlarını gidermek için ya da işte bir takım dayanışmaları sağlamak için kurulmuş örgütler olmakla birlikte bazıları maalesef iktidarın arka bahçesi konumundadır.
Şimdi biz burada var olan örgütlere yok diyemeyiz. Bunlar sivil toplum örgütü olarak, dernek olarak vardır. Cemaat olarak da vardır. Maalesef bunu siz eğer Süryani cemaatini, Ermeni cemaatini, Yahudi cemaatini, Alevi cemaatini yok sayarsanız bunu kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla eğer siz buradan başka anlamlar çıkarıyorsanız o tamamen sizin kendi anlayışınıza bağlı olabilir diye düşünüyorum.
KALELİ’DEN HEGEL; AHLAK, BİLİM, MARKSİZM DEĞERLENDİRMESİ…
Dinle, bilim arasındaki ilişkiye gelince bütün dinler idealist felsefeden kurulmuştur. Felsefe bir bilimdir. Eğer idealist diyalektik varsa ve idealist diyalektiğin kökeninde Hegel dini söylüyorsa, eğer insanlar kusursuz bir şey arıyorsa, kusursuz ahlakta din varsa, ahlak bir bilim ise felsefe bir bilimse önerme din ile bilim arasındaki ilintiyi, felsefe arasındaki ilintiyi gösterir.
Yani bu tamamen bilimsel bir yaklaşımdır ama tabii ki Marksist diyalektikte bunu tamamen reddeden ama bunu kabul etmiş bir alay idealist filozof vardır. Ben de bir filozof olarak yani bir felsefi görüş olarak dinle bilim arasındaki ilintiyi Hegel kurmuş, ben de bunun tasavvuf felsefesiyle tasavvuf olarak düşündüğünüzde felsefeyi ve dini çok daha algılanabilir olacağını düşündüm kişisel olarak. Bu benim kişisel görüşüm. Yani din, bilim, felsefe bunlar aslında bir arada yaşatılabilirse toplumda barış çok daha rahat var olabilir diye düşünüyorum.
SEVİMLİ: SAĞLIĞI YAKINDAN İZLİYORUZ…
İl Başkanı Erhan SEVİMLİ: Vicdanı hür, irfanı hür sloganımız Atatürk’ten bu yana devam ediyor. Şimdi arkadaşlar biliyorsunuz 19-20 Nisan tarihlerinde hekim arkadaşlarımız demokratik haklarını kullanarak uygulanmakta olan sağlık politikalarına bir tepki gösterdiler. Bu daha önce de yapılan eylemlerdir. Burada arkadaşlarımızın bu politikaların halk yararına olmadığı, hekimin de bundan memnun olmadığını vurguladılar. Bu zaman zarfında yine acil polikliniklerde bütün hasta hizmetleri, ameliyatlar, hepsi yapılmıştır.
Şunu da belirtmek isterim ki sağlık sektöründe bir pompalanma var. Harcamalar 4-5 misline çıkmıştır. Bu para gene bu halkın parasıdır. Bu para nereye gidiyor? Ben özellikle bu konuda meraklı olan arkadaşlarımızın incelemelerini de tavsiye ediyorum ve bunlar hakkında yapılmak istenen baskıcı yöntemleri de uygun bulmadığımızı ve parti olarak bunları yakından takip ettiğimizi kamuoyuna açıklamak isterim.
KILIÇDAROĞLU 29 MAYIS’TA GELİYOR…
SORU: Genel Başkan 30 Nisan’da gelmiyormuş?
Erhan SEVİMLİ: 29 Mayıs’a ertelendi program. 29 Mayıs’ta büyük bir katılım sağlayacağız. Bunun yerini de ilan edeceğiz.
SORU: Neden ertelendiği konusunda bilginiz var mı?
Erhan SEVİMLİ: Valla o siyasal. –Sena Kaleli araya giriyor-
Sena KALELİ: Tamamen daha yakın bir tarihte olmasını tercih ettiğimiz için. Büyük şehirlerde mümkün olduğu kadar seçime yakın tarihte olmasını arzu ediyoruz.
|
