Başbuğ ve Öcalan

10 Ağustos 2013 Cumartesi, 09:21

Hasan Pulur/Milliyet

Osmanlı hayrete düştüğü zaman “Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr” dermiş...
Yargıtay eski Başkanı Prof. Sami Selçuk’un görüşlerini okuduktan sonra biz de öyle dedik. (*)
Sami Selçuk, “Ergenekon afla temizlenir” dedi.
Niye?
Şöyle soruyor:
“Milyonlarca sayfalık bu davanın içinden çıkabilir misiniz? Yüz, bilemediniz iki yüz sayfalık dosyalarda bile çok bocaladık. Böyle bir dava insanın beyin gücü yeteneğini aşıyor, bunu temizlemek lazım.”
***
İyi de af her şeyi halleder mi?
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un künyesinden “terörist” sıfatı kalkabilir mi?
“Örgüt kurmaktan mahkum, Genelkurmay eski Başkanı” ibaresi sicilinden temizlenebilir mi?
***
Hepsinden önemli İlker Başbuğ ve diğer generaller, subaylar böyle bir affı kabul ederler mi, affı kabul ederek bu suçu kabul etmiş olmazlar mı?
Diyeceksiniz, sen karışma!
Herkes kendisinden sorumlu.
***
Hem Sami Selçuk bu affı niçin istiyor?
“Ben bunu sanıklar için, yargılananlar için istemiyorum.”
Ya niçin istiyor?
“Hem kutuplaşmayı ortadan kaldırmak, hem barış ortamını yaratmak için bir af yasasıyla bu iş bitmeli” diyor.
***
İyi, güzel de gerisi...
BDP milletvekili Pervin Buldan açık açık söylüyor:
“Sayın Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmalıdır!”
Hay hay Prof. Sami Selçuk’un açtığı yoldan yürürseniz, hem Orgeneral İlker Başbuğ’u affedersiniz, hem de Öcalan’ı serbest bırakırsınız.
İki taraf da özgürlüğe kavuşur.
Öcalan ile Başbuğ’u affedersiniz olur biter.
Tek taraflı af çıkar mı?
Sanıyoruz Öcalan’ın bir itirazı olmaz.
Hukukun temel ilkesi eşitlik değil mi?
Her iki taraf da hükümeti yıkmakla suçlanmıyor mu?
O halde?