Ergenekon Terör Örgütü” diye tanımlanan davadan tutuklu ve tutuksuz yargılananlara ceza yağdı.
“Ergenekon Terör Örgütü” tanımı da mahkeme kararıyla “tescillenen” davanın dünkü (5 Ağustos 2013 Pazartesi) duruşmasında, cezalar bir-iki ağırlaştırılmış müebbet hapislerle başladı; müebbet, 117 yıl, 86 yıl, 49 yıl, 34 yıl, 29 yıl vb hapislerle sürdü.
Şimdiiii… Bu, yargı mı, adalet mi?!.
Değil…
Bu kararla yargı da, adalet de, hak hukuk da dibe vurdu!..
Ülke, ülkenin bağımsızlığı, elerkisi (demokrasisi), siyasası, yargısı, Kamutay’ı (TBMM’si), yürütmesi (iktidarı) vb derin yara aldı, mahkûm oldu!..
Evet evet… Açıklanan karar, asıl ülkeyi, ülkenin siyasasını, elerkisini, siyasetçilerini, yargısını vb mahkûm etti!..
İtiraz ve Yargıtay aşamalarında köklü değişiklikler olacağını olası görmüyorum.
Kararın ağır faturasını “genel af” da kaldıramaz, gideremez!
….
Bu kadar “ceza yüklü” kararın amacının, iletisinin “genel af” olduğunu düşünüyorum.
Ceza alanların aileleri öncü yapılarak, “genel af” gündeme taşınacak, arkasından toplumun “genel af”fa sıcak bakması sağlanacak öngörüsündeyim…
….
“Genel af”daki ana gaye, PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’la birlikte PKK militan ve yöneticilerini yararlandırmak!..
….
PKK terör örgüne karşı, yurt sevgisiyle canları pahasına savaşan komutanların en ağır cezalara çarpıtıldıkları kararla, “çözüm süreci”ne ivme kazandırıldığı ve “çözüm süreci”nde başka bir “aşama”ya geçildi izlenimindeyim.
Her şey, en geç bayram sonrası yani önümüzdeki hafta içinde belli olur.
Olmak zorunda…
Yoksa… “Türkiye’yi çözme süreci”nde beklenmedik olumsuz şeyler gelişir, gerçekleşir, AKP iktidarı ciddi sıkıntılara girer(!)
….
Zaten… Başbakan ve iktidarı, “Savcı”sı oldukların davanın kararıyla, kendini feda etse dahi, öyle bir sıkıntıya, öyle bir duruma düştü ki!..
Yargısıyla birlikte, halkın ve halkların vicdanında çok kötü mahkûm oldular, tarihe “kapkara yaprak” olarak geçtiler. Çocuklarına, torunlarına “utanç”ı “miras” bıraktılar.
Değer miydi?!.
Emperyalistler, işbirlikçilerini işte böyle ederler…
….
Tek seçenek var: Halkın ve halkların vicdanında mahkûm olmuş “5 Ağustos 2012 Pazartesi günlü Silivri kararı”nı, en geniş katılımla “yok” hükmünde saymak, dünyaya ilan etmek, dünya kamuoyunun katkısını almak…
Bu seçenek, parçalı konumdaki güçlerin birleşip bunları emperyalist işbirlikçileriyle birlikte sandığa, geri dönüşleri olmaksızın gömmekle güçlendirilmeli ve kalıcı kılınmalıdır…
Aksi halde…
Hak hukuk, egemenlik, elerki gibi “yurt” da elden gider!..
….
Bilelim ki… Çözümü “çözümsüzlük”te arayanlarla, “hukukta 'hukuksuzluğu' hukuk belleyen”lerin yapacakları iyi, düzgün, olumlu bir şeyleri yoktur!
|