Mahkemeyi basacaklarmış!

04 Ağustos 2013 Pazar, 09:10

Mustafa Mutlu/Vatan

Türk hukuk sisteminin en önemli yargılamalarından biri olan, “iddia halindeki Ergenekon Davası”nda sona gelindi.

Karar büyük bir olasılıkla yarın açıklanacak!

Bu dava kapsamında yargılananlardan biri de İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek...

Yani hâlâ her seçime giren, legal bir siyasi partinin lideri...

Aynı zamanda Aydınlık Gazetesi’nin ve Ulusal Kanal’ın kurucusu...

Doğal olarak bu kurumlar, Perinçek’i ve diğer sanıkları yalnız bırakmamak için tüm vatandaşları yarın Silivri’de olmaya davet etti...

Gözdağı!

Sen misin bunu yapan?

Önce mahkeme; avukatlar, milletvekilleri ve gazeteciler hariç herkese duruşma salonuna girmeyi yasakladı...

Sonra İstanbul Valisi bir açıklama yaparak, Silivri’ye giderek anayasal haklarını kullanmak isteyen vatandaşları açıkça tehdit etti...

Bazı çevrelerin yarın orada büyük bir eyleme hazırlandıkları imasında bulundu!

Sonra da dün sabah İşçi Partisi, Aydınlık Gazetesi, Ulusal Kanal ve TGB yöneticilerine yönelik büyük bir operasyon başlatıldı.

İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı baskınlar düzenlendi.

TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz başta olmak üzere onlarca kişi gözaltına alındı.

Kaçırılacaklarmış!

Ne ilginçtir ki; Taraf Gazetesi yazarı ve “istihbarat uzmanı” Emre Uslu, bu operasyonların devam ettiği saatlerde bir twit atarak, gözaltı gerekçesini açıkladı:

“Mahkemeyi basacaklardı, sanıkları kaçıracaklardı...”

Yarın Silivri’de on binlerce jandarma ve polis görev yapacak...

Onlarca TOMA ve Akrep, güvenliği sağlayacak...

Cezaevi kampüsüne ulaşan tüm yollar daha şimdiden aşılması olanaksız demir barikatlarla çevrildi...

Ama beyler hâlâ “Mahkeme basılacak, sanıklar kaçırılacak” paranoyasından kurtulamadı!

Ayıptır, ayıp!

Ülke yıllardır baskıyla, yasaklarla yönetiliyor!

Ne yazık ki ülkeyi yönetenler; bu baskıdan ve yasaklardan bunalan milyonların verdiği “Taksim Dersi”nden bile hâlâ bir hayırlı sonuç çıkarmış değiller!

Kararın açıklanacağı son duruşmanın bırakın izleyicileri, tutuklu sanıkların eşlerine, oğullarına, kızlarına, annelerine ve babalarına bile yasaklanması büyük bir ayıptır!

Düşünün; ömür boyu müebbetle yargılanan eşiniz hakkında karar verilecek ama siz bunu gazetecilerden ya da avukatlardan öğreneceksiniz...

O anda yanında olup sevincini ya da üzüntüsünü paylaşamayacaksınız.

Neymiş; güvenlik sorunu yaşanırmış!

Allah hepinizin “güvenliğini” versin...

Amin!


Komutanlar!

Yüksek Askeri Şûra, kuvvet komutanlarını emekliye sevk etti...

Bu komutanların hepsi yıllardır bugünkü iktidarla uyum içinde çalışıyor...

Peki; içlerinden bazıları, tıpkı Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ gibi, birkaç yıl içinde “darbe davalarının sanığı” haline getirilirse şaşır mıyım?

Asla...



GÜNÜN SORUSU

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı, 76 milyon vatandaşa ait sağlık verilerini geçen yıl 70 milyon lira bedelle Data Med isimli bir firmaya ihalesiz olarak satmış... Oysa bu verilerin piyasa değeri 2.4 milyar lirayı buluyormuş... Bu yoğun şikâyet üzerine incelemeye alınmış... Sorum size:

Bir şey çıkacağına ihtimal veriyor musunuz?


Sarıgül’den yanıt!

CHP Basın Sözcüsü Haluk Koç, hafta içinde yaptığı basın toplantısında Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü trafik lambasına benzetmişti. Ben de bunun çok kötü bir benzetme olduğunu belirterek, “Çünkü trafik lambası asla kararsız ve belirsiz değildir. Oysa Sarıgül, hiç ışık vermiyor. Yani rengini belli etmiyor” demiştim.

Bu yorumum Mustafa Sarıgül’ü incitmiş...

Bana hitaben gönderdiği mektubu, yanıt hakkına duyduğum saygı gereği yayınlıyorum:

“Siyasete başladığım CHP Gençlik kollarından bugüne kadar, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini savunduğumu biliyorsunuz. Hiç kuşkusuz bu ilkelerimin yanında, toplum ve insanlar arasında hiçbir ayrım yapmayan hizmet anlayışım, büyük bir çoğunlukla yurttaşlarım arasında ‘Şişli Modeli’ olarak anılmaktadır. Bu model günümüz demokrasisinin en güçlü ‘ışığıdır.’

Bu ışığa İstanbul’un da Türkiye’nin de ihtiyacı vardır.

Yurttaşlar arasında hiçbir ayrım yapmadan, gerektiğinde hepsini kucaklama arzusu; renksizlik değil, tam tersine bütün renklerin ışıklarını pırıltılı tutabilmektir.

Düşünün ki CHP Sayın Basın Sözcüsü’nün Sarıgül’ü incitmek, yermek için söylediği sözler, sadece Sarıgül’ü incitmez; Sarıgül’e umut bağlamış, gönül vermiş yurttaşları da incitir.

Ülkemizin çok önemli ve ciddi sıkıntılardan geçtiği şu günlerde sadece adaylıklar üzerinde dedikodu üretimini çok anlamlı bulmadığımı aracılığınızla ifade etmek isterim.

Saygılarımla...”

Yanıt hakkına saygı gereği, bilginize sunulur.