Kılıçdaroğlu, "Eğer bir toplu iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah. İspat edemezsen benim adımı yolsuzlukla anarsan a.... gerisini söylemeyeyim" dedi...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Zonğuldak mitinginde Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın Zonguldak 1. sıradan milletvekili adayı olarak gösterilmesine yönelik eleştirilere yanıt verirken, "Haberal bizim onurumuzdur, Zonguldak’ın onurudur, Türkiye’nin onurudur" dedi.
Kılıçdaroğlu, Zonguldak Madenci Anıtı Meydanı’nda düzenlenilen mitingde halka seslendi. Mitingde CHP Zonguldak 1. sıradan milletvekili adayı olarak gösterilen Haberal’dan "Bir kardeşiniz, bir hemşehriniz, bir yiğit adam" olarak söz eden Kılıçdaroğlu, "Haberal’ın suçu ne? Ben size suçunu söyleyeyim. Haberal’ın suçu bir; üniversite kurdu. Sana ne üniversite kurmaktan.Haberal’ın suçu iki; dünyanın sayılı cerrahlarından biri. Niye okuyorsun? Suçu üç; bu milleti düşünüyor, fakir fukarayı düşünüyor. Suçu dört; bütün malvarlığını bir üniversiteye verdi, dünyalık edinmedi. Benim çocuklarım, bu ülkenin çocukları okusun diye, bu ülkenin çocuklarına katkı olsun diye yaptı bunları" diye konuştu.
"BABASININ CENAZESİNE GELEMEDİ, BU AYIP İKTİDARA YETER"
Babası Zonguldak’ta vefat ettiğinde Haberal’ın tutuklu olması nedeniyle cenazeye katılamadığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bu ayıp bile bu iktidara yeter. Ne olacak yani, bir insan babasını defnedemez mi? İnsanda biraz vicdan, biraz ahlak olur. Bir insan, babasını kaybederse o acıyı en azından dostlarıyla paylaşmak ister. Siz, bir hücrede o acısını bile paylaşmasına izin vermediniz. Sonra kalkıyorlar, CHP, Haberal’ı milletvekili gösterdi diye bizi suçluyorlar. İnsanda biraz vicdan olur" dedi.
"SEN KİM, HABERAL KİM ALLAH AŞKINA?"
Kılıçdaroğlu, Haberal’ın suçlu olduğuna dair ortada bir mahkeme kararının bulunmadığını, milletvekili adaylığına başvururken "Parlamentoya gelirsem dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili ilk imzayı ben atacağım" şeklinde bir dilekçe imzaladığını belirterek şöyle konuştu:
"Biz birileri gibi dokunulmazlık dosyalarının arkasına saklananlardan değiliz. Bizim ahlakımız var. Biz verdiğimiz sözü tutarız. 2002’de milletin önüne çıkacaksın, dokunulmazlıkları kaldıracağım diye söz vereceksin, sonra verdiğin sözü unutacaksın. Buna ne denir? İkiyüzlülük denir, riyakarlık denir. Adam gibi adamsan verdiğin sözün arkasında dur, kaldır dokunulmazlıkları. Zaten hakimi de sen tayin ediyorsun, savcıyı da. Bak biz ona rağmen korkmuyoruz, ‘Kaldır dokunulmazlığı’ diyoruz. Kaldırır mı, kaldıramaz. Çünkü kaldıracak yüreği yok. Bir adamda mangal gibi yürek olacak ki verdiği sözün arkasında duracak. Şimdi gelmiş, Haberal’ı suçlayacak. Sen kim, Haberal kim Allah aşkına?"
"BAŞBAKAN’DA CİDDİ HAFIZA KAYBI VAR"
Haberal’ın merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit’e sağlık hizmeti sunduğunu, Ecevit’in de onu Cumhurbaşkanı adaylarından birisi olarak düşündüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bunu Zonguldaklı da biliyor, bunu bütün Türkiye de biliyor. Şimdi kalkacaklar ‘Haberal geldi Zonguldak’a, yok efendim çıkacak.’ İster çıksın, ister çıkmasın, Haberal bizim onurumuzdur, Zonguldak’ın onurudur, Türkiye’nin onurudur diyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu, Haberal’ın "Suçum ne?" başlıklı bir kitap yazdığını anımsatarak "Tamam, içeri aldınız eyvallah, hapse de attınız eyvallah. Peki benim suçum ne? Suçu yok. Bu davanın savcısı kimdi? Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Davanın savcısı Recep Tayyip Erdoğan’sa artık gerisini siz düşünün. Geçen gün yine çark etmiş, ‘Ben hiçbir yerde söylemedim ben bu davanın savcısıyım’ diye. İnsanda biraz insaf olur, hafıza olur. Demek ki ciddi bir hafıza kaybı var. ‘Ben bu davanın savcısıyım’ diye sen AKP grubunda söyledin" diye konuştu.
-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelttiği "Genel Müdürlüğü döneminde SSK’yı batırdı" suçlamasına yanıt verirken, "Buradan, Zonguldak’tan, işçi kentinden sana meydan okuyorum Recep Tayyip Erdoğan. Eğer sen yiğit, düzgün adamsan, adam gibi adamsan, delikanlı adamsan istediğin televizyon kanalına gel, seninle hesaplaşalım. Nasıl yıkacağım seni, göreceksin sen" dedi.
-Kılıçdaroğlu, kendi projeleri karşısında Başbakan’ın bir şey söyleyemediğini ve "eski defterleri karıştırdığını" dile getirerek "Sen kendine güveniyorsan gel oturalım, adam gibi konuşalım. Diyebilir ki ‘benim bilgim, birikimim kültürüm onun kadar yoktur.’ Sana söz veriyorum, sen bütün Bakanlar Kurulu üyelerini de getir, istiyorsan senin gibi düşünen gazetecileri de getir. Ama ben senin karşına yalnız çıkacağım, bunun sözünü veriyorum ben" diye konuştu.
-Başbakan’ın karşısına çıkamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Çıkması için mangal gibi yürek olması lazım. Var mı o yürek onda. Meydan okuyorum, Eğer bir toplu iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah" dedi. Kılıçdaroğlu, "İspat edemezsen, benim adımı yolsuzlukla anarsan, ana..." diye başladığı cümleyi yarıda keserek "Söylemeyeyim, gerisini söylemeyeyim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelttiği "Genel Müdürlüğü döneminde SSK’yı batırdı" suçlamasına yanıt verirken, "Buradan, Zonguldak’tan, işçi kentinden sana meydan okuyorum Recep Tayyip Erdoğan. Eğer sen yiğit, düzgün adamsan, adam gibi adamsan, delikanlı adamsan istediğin televizyon kanalına gel, seninle hesaplaşalım. Nasıl yıkacağım seni, göreceksin sen" dedi.
Kılıçdaroğlu, dün Samsun’da başladığı seçim mitinglerinin ikincisini bugün Zonguldak’ta gerçekleştirdi. Zonguldak Madenci Anıtı Meydanı’nda düzenlenen mitingde Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce CHP’nin Zonguldak milletvekili adaylarının isimleri okundu. Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Mehmet Haberal’ın ismi okunduğunda meydanda bulunanlar "burada" diye bağırdı. Adayların isimlerinin okunmasının ardından kürsüye gelen Kılıçdaroğlu, Zonguldaklılar’ı "Merhaba alınterinin sahipleri, karaelmasın merkezi, emeğin başkenti, merhaba" sözleriyle selamladı. 12 Haziran’a az kaldığını, alınlarının teriyle "AKP’ye dersini vereceklerini" ifade eden Kılıçdaroğlu, günün 24 saati halk için çalışacağına söz verdi.
"ZONGULDAK KAN KAYBEDİYOR"
AKP’nin 9 yıllık iktidar döneminde Zonguldak’ta işsizliğin azalmadığını, Zonguldak’ın kan kaybettiğini ifade ederek "Zonguldak bir ara bütün Karadeniz’e örnekti. Zonguldak’ta işçiler çalışır, alınterinin karşılığını alırlardı. Zonguldak’ın esnafı da memnundu. Şimdi sadce Zongudak’ın işçisi değil, esnafı da kan kaybediyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, iktidarın zaman zaman "Filyos’ta otomobil fabrikası kurulacak" şeklinde sözler verdiğini kaydederek "Önce sen Filyos’ta bir şeyler yapacaksan Filyos’un bir yatağını düzelt bakalım. Ondan sonra Allah kerim. Bunu yaptılar mı? Bunların bir adı var biliyorsunuz, aldatanlar ve kandıranlar partisi deniyor bunlara. Milleti aldatıyorlar, kandırıyorlar. Size sözüm var, ben bunların maskesini indireceğim, size sözümdür, millet bunları tanıyacak" dedi.
AKP’nin önce "din iman edebiyatı" yaptığını, daha sonra "köşeyi döndüğünü" dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bakıyorsunuz, millete gelince din iman, köşeyi dönünce han hamam. Bunlara izin vermeyeceğiz. Biz herkesin inancına, kimliğine saygılıyız. Biz alınterine saygı duyuyoruz. Herkes üretecek. Bizim arzumuz bu" dedi.
Kılıçdaroğlu, Aile Sigortası projesiyle her eve en az 600 TL asgari gelir sağlanmasını hedeflediklerini, bu projeyle yoksulluğu bitireceklerini, bir vatandaşın ileri yaşlarda işsiz kalması durumunda emekli olana kadar güvence altında olmasını da sağlayacaklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan’a yönelik kullandığı "Recep Bey" ifadesini Zonguldak’ta da kullanan Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın "Aile Sigortası projesini bürokratken niye yapmamış" sözlerine ilişkin şunları söyledi:
"Samimi söylüyorum, bilgili bir adam olsa oturup cevap vereceğim. Adamda bilgi yok, cehalet kokuyor baştan sona. Nesini düzelteceksiniz bunun? 1972 diyor, parlamentodan yasa 1971’de çıkmış. Çıkan yasa, uluslararası sözleşmeyi onaylayan yasa, yani yeni bir kanun değil. Pekiyi bu yeterli mi, hayır. Sen 1971’de söz veren bir parlamentonun taahhüdünü 9 yılda yapamadın. Ben daha iktidara gelmeden önce söz veriyorum Aile Sigortası’nı çıkaracağım diye. Niye paniğe kapılıyorsun sen?"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın kendisine yönelttiği "Genel Müdürlüğü döneminde SSK’yı batırdı" suçlamasına da yanıt verirken "Buradan, Zonguldak’tan, işçi kentinden sana meydan okuyorum Recep Tayyip Erdoğan. Eğer sen yiğit, düzgün adamsan, adam gibi adamsan, delikanlı adamsan istediğin televizyon kanalına gel, seninle hesaplaşalım. Nasıl yıkacağım seni, göreceksin sen" dedi.
"BENİM ADIMI YOLSUZLUKLA ANARSAN... GERİSİNİ SÖYLEMEYEYİM"
Başbakan’ın karşısına çıkamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Çıkması için mangal gibi yürek olması lazım. Var mı o yürek onda. Meydan okuyorum, Eğer bir toplu iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah. İspat edemezsen, benim adımı yolsuzlukla anarsan, ana... Söylemeyeyim, gerisini söylemeyeyim" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, kendi projeleri karşısında Başbakan’ın bir şey söyleyemediğini ve "eski defterleri karıştırdığını" dile getirerek "Sen kendine güveniyorsan gel oturalım, adam gibi konuşalım. Diyebilir ki ‘benim bilgim, birikimim kültürüm onun kadar yoktur.’ Sana söz veriyorum, sen bütün Bakanlar Kurulu üyelerini de getir, istiyorsan senin gibi düşünen gazetecileri de getir. Ama ben senin karşına yalnız çıkacağım, bunun sözünü veriyorum ben" diye konuştu.
"EFELENECEKSEN ADAM GİBİ GEL, KARŞIMDA EFELEN"
Merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit’ten "grevli toplu sözleşmeyi getiren yiğit insan" olarak söz eden Kılıçdaroğlu, AKP Elmalı İlçe Örgütü’nün tartışma yaratan Ecevit’li afişine göndermede bulunarak "Allah aşkına, bunun ahlakla, Müslümanlıkla bir ilgisi var mı? Bir de bunlar Müslüman geçiniyorlar. Ağırıma giden de o zaten. Ben size Ecevit’i anlatmayacağım, Ecevit’i en iyi Zonguldak bilir" dedi.
Ecevit’in "Afyon ekilemez" dendiği zaman buna karşı çıkarak afyon ekilmesini sağladığını, "Kıbrıs’a çıkamazsın" denildiği zaman "Ben orada katledilen Türkler’in de sahibiyim" diyerek Kıbrıs Barış Harekatı’nı başlattığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Şimdi kalkmış Ecevit’i eleştiriyor. Daha Başbakan olmadan önce Amerika’ya gidip icazet isteyen adam kim? Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Bir de kalkmış efeleniyor. Efelenme Recep Tayyip Erdoğan. Efeleneceksen adam gibi gel, karşımda efelen. Görelim bakalım efelenmek neymiş" diye konuştu.
"IRAK’TA KADINLARA TECAVÜZ EDİLİRKEN ‘PROJENİN EŞBAŞKANIYIM’ DİYORDUN"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın "Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanıyım" dediğini de hatırlatarak "Irak’ta binlerce kadına tecavüz edildi. Bu projenin eşbaşkanı kimdi? Sen, binlerce Müslüman kadına tecavüz edilirken sesin çıkmayacak, ‘Ben bu projenin eşbaşkanıyım’ diyeceksin, sonra çıkacaksın bu milletin önüne oy isteyeceksin. İnsanda biraz utanma olur. Size söyledim, sözüm var. Bunların maskelerini indireceğim. İndirmek zorundayız. Öyle milletin önüne çıkıp ‘şunu yaptılar, bunu yaptılar’ değil. Biz kökümüzle de, tarihimizle de, insanımızla da, işçimizle de, esnafımızla da, kadınımızla da her şeyimizle de herkesle gurur duyarız biz. Bizde ayrılık gayrılık yok. Biz, özgürlüğü ve demokrasiyi isteriz" diye konuştu.
"BELLİ OLMAZ, KİŞİ BAŞINA GELİR YARIN SABAH 20 BİN DOLARA YÜKSELEBİLİR"
Kılıçdaroğlu, Samsun’da 2 buçuk aylık Kübra’nın açlıktan öldüğünü kaydederek "21. yüzyılda bir küçük çocuk annesinin kucağındayken açlıktan ölürse bunun ayıbı kime aittir? Bunun ayıbı bu ülkeyi yönetenlere aittir. Bir de kalkmış diyorlar ki kişibaşına gelir 10 bin dolara ulaştı. Kişibaşına gelir 10 bin dolara ulaştıysa nasıl oluyor da iki buçuk aylık bir çocuk annesinin kucağında açlıktan ölüyor? Hiç utanmıyorlar mı bunlar?" diye sordu.
Çöpte kağıt toplayan bir çocuğun, kamyonun altında kalarak yaşamını yitirdiğini, Muğla’da bir gazinin açlıktan yatağında ölü bulunduğunu buna karşılık kişibaşına gelirin 10 bin dolar olarak açıklandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Belli olmaz, belki yarın sabah 20 bin dolar oldu derler, dilin kemiği yoktur ya. Yolda gelirken işçiler önümü kesti, birisi ‘Efendim, kişibaşına gelir 10 bin dolar diyorlar, vallahi biz bin doları bile bulamadık, nereden buldu bu adam bunu?’ Belli olmaz bu, Recep Bey’dir, her şeyi söyler. Nasıl olsa köşeyi dönmüş, herkesi öyle sanıyor" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Aile Sigortası kapsamında her ailede kadının hesabına en az 600 TL yatırılacağını, yoksulluğun teşhir edilmeyeceğini ifade ederken iktidardan gelen "Parayı nereden bulacaksın?" eleştirisine de "Sen yedi sülalene parayı bulurken aklına gelmiyor, iş fakir fukaraya gelince mi aklana geliyor senin? Aynı soruyu askerlik için de soracağım. Dedik ya askerlik yaşını indireceğiz. Cevap; ‘Memleketi kim savunacak?’ Senin çocuğun 21 gün valinin gözetiminde el bebek, gül bebek askerlik yaparken memleketi düşünmek aklına gelmedi de garibanın çocuğu da askerlik yapsın dediğimiz zaman mı aklına geliyor?" sözleriyle yanıt verdi.
"İKİNCİ SENDİKAYA ÜYE OLANI İDAM EDERSİNİZ"
Kılıçdaroğlu, taşeron işçiliği de tarihe gömeceklerini, herkesin sendikalı olacağını belirtirken referandumda getirilen "iki sendikaya üye olma hakkına" göndermede bulunarak "Bir sendikaya üye olanı kapının önüne koyuyorsunuz, adam ikinci sendikayı ne yapsın? O zaman da idam edersiniz onu" dedi.
Askerlik süresini 15 aydan önce 9, arkasından 6 aya indireceklerini, orduyu da yeniden ele alarak daha dinamik, daha güçlü bir hale getireceklerini ve hantal yapıdan kurtaracaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, meslek okullarını da yeniden yapılandıracaklarını, organize sanayi bölgelerinde yatılı meslek liseleri kuracaklarını, okula kaydından itibaren sigortalı olan çocuğun ailesine yük olmayacağını anlattı.
"SADECE KAMU İHALE YASASI’NI DEĞİŞTİREREK 12 MİLYAR TL TASARRUF EDECEĞİZ"
Kılıçdaroğlu, son 6 ayda CHP Genel Merkezi’nin bir üniversite gibi çalıştığını, yüzlerce bilim adamı ve bürokratın, CHP’nin projelerini tartıştığını ifade ederek "Ülkeyi nasıl yöneteceğimizi, yolsuzluklardan nasıl arındıracağımızı da biliyoruz. Kamu İhale Yasası’nı değiştireceğiz. Sadece Kamu İhale Yasası’ndaki değişiklikle yüzde 10 tasarruf sağlıyoruz. Yüzde 10 ne demek biliyor musunuz? 12 milyar TL’yi bu milletin hizmetine vereceğiz" dedi.
"ADETA MEMLEKETİ SOYMAK İÇİN ÇABA HARCAYAN BÜRO"
Kılıçdaroğlu, geçmişte en güvenilen kurumlardan birisinin ÖSYM olduğunu kaydederek "Bunlar geldiler, orayı da berbat ediyorlar. Bunlar memleketi yönetmiyorlar zaten, bunlar memleketi soymak için adeta çaba harcayan bir büro. Onun için çok net söylüyorum. Siz, 1 milyon 700 bin gencin geleceğiyle nasıl oynarsınız? Bir de o koltuklarda oturuyorsunuz. Allah aşkına, 1 milyon 700 bin genci, onların ailelerini, onların ödedikleri bedeller, yemeyip yedirdikleri, dershaneye gönderdiler, tasarruf ettiler, boğazlarından kestiler çocuğumuz üniversiteyi kazansın diye. Sen kalk bir de orada suiistimal yap. Bir de sonunda itiraf et, şifre vardı de. Ne diyor, ‘Şifreli hayat, oh ne rahat" diye konuştu.
Meydandan "Şifreci Tayyip" sloganları yükselmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Onun şifreci olduğunu biliyoruz zaten. Şifreler kura kura milleti perişan etti. Şifrelerinden biri de kişibaşına 10 bin dolar gelir. Ama şifreyi gördünüz, yok öyle bir şey" dedi. Kılıçdaroğlu, 1 milyon 700 bin aileye seslenerek "Memleketi kurtarmak sizin elinizde. Sandığa gidince bunlara dersini versin. Bir demokrasi dersi verelim, bir elimizi kaldıralım, bir ayağa kalkalım, bir özgüvenimiz olsun artık. Yeter diyelim. Memleketi bu kadar perişan etmeye bunların hakkı var mı?" diye konuştu.
"ZAM, ZAM, ZAM EŞİTTİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN"
Kılıçdaroğlu, Zonguldak’ta 150 bine yakın emekli olduğunu belirterek "Emeklilerin durumu çok iyi değil mi, hayatlarından memnunlar emekliler. Zaten geçen gün bir emekli arkadaşım geldi dedi ki, ‘Bu AKP gerçekten güzel bir siyasi parti, biz emekliyiz, artık yaz tatillerimizi Kanarya adalarında geçiriyoruz’ dedi. İnanıyorsunuz değil mi? Ben diyorum siz bunlara inanmayın, bunlar sizi kandırırlar. Bunların derdi kendi cepleri, vatandaşın değil" dedi. Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında intibak yasasını çıkartacaklarını, emekliye milli gelir artışından pay vereceklerini, çalışan emeklilerden kesilen yüzde 15 sosyal güvenlik destek primine son vereceklerini ifade ederken "Zam, zam, zam. Eşittir Recep Tayyip Erdoğan" dedi.
"SİZ HİÇ RÜŞVET TOPLAYAN ADAMA GEREKÇE YARATAN BAŞBAKAN DUYDUNUZ MU?"
Ereğli’nin bir zamanlar 14 ülkeye gemi ihraç ettiğini, 7 bin işçinin çalıştığını ancak şu anda gemi üretiminin durduğunu ve 700 işçinin bile çalışmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ne diyor, ‘Kriz var.’ Bu kriz size niye dokunmuyor? Vatandaşa dokunuyor, perişan oldu. Onlar hep köşeyi dönmekle meşguller" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Kayseri’deki yolsuzluk iddialarıyla ilgili Başbakan’a rüşveti toplayanın el defterini gönderdiğini, buna karşılık Başbakan’ın "Rüşveti toplayanın altında imzası yok" dediğini anımsatarak şöyle konuştu:
"İnsaf, imzası olsa diyecek ki ‘İmza ıslak değil.’ Eğer o da olsa ‘Bu kağıtta rüşvet toplayan adamın parmak izi yok’ diyecek. Siz hiç dünyada rüşvet toplayan adama gerekçe yaratan bir başbakan duydunuz mu? Düşünün bir Başbakan, adam rüşvet toplamış, belediye çalışanı. Orijinali duruyor, mahkeme dosyasında duruyor. Adama gönderiyoruz, arkadaş şuraya iki tane mülkiye müfettişi gönder. ‘Hayır, göndermem’ diyor. Oraya göndermiyorsa, unutmayın, kul hakkı yemekten asla söz etmeyecek. Kul hakkı yiyenlerden hesabı biz soracağız. Sen öyle rüşvet toplayan adamın sırtını sıvazlayacaksın. Sonra milletin önüne çıkıp diyeceksin ki ‘Bana oy verin.’ Bu millet sana niye oy versin?"
"1980 ÖNCESİ DÖNEMİ BAŞLATMAK İSTİYORLAR"
YGS’deki şifre iddialarını protesto eden gençlerle ilgili Başbakan Erdoğan’ın söylediği "Biz de onların karşısına 5-10 bin genç koyarız ama gerginlik istemiyoruz" sözlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "1980 öncesini hatırlıyorsunuz değil mi, kardeşin kardeşe düşman olduğu dönemi. Onu başlatmak istiyorlar. İsten 5-10 bin, ister 5-10 yüz bin getir, bu ülkenin sağduyusu var, çatışma kültürü bizim kitabımızda yoktur. Biz, kardeşçe beraber olacağız, bir yürek gibi beraber olacağız, çatışmayacağız, bunu bilmenizi isterim" dedi.
"BİR TÜRKİYE DÜŞÜNÜN..."
Kılıçdaroğlu, AKP iktidarına karşı hep beraber mücadele çağrısında bulunarak şöyle devam etti:
"Bir Türkiye düşünün, herkesin çalıştığı, herkesin ürettiği, akşam eve gelince huzur içinde yemeğini yediği, eşiyle, çoluk çocuğuyla televizyonunun karşısına geçip seyrettiği, komşusu geldiği zaman oturup güzel bir sohbet ettiği, çay içtiği bir Türkiye’yi düşünün. Ve bir Türkiye’yi düşünün, herkesin huzur içinde eşiyle, çoluk çocuğuyla alışveriş yaptığı, caddelerinde gezdiği. Bir Türkiye düşünün, dünya markasının yaratıldığı, yaratılan dünya markasını dünyanın her tarafına sattığı. Bir Türkiye düşünün, yeraltında maden şehitlerinin olmadığı. Bir Türkiye düşünün, taşeronlaşmanın olmadığı, herkesin örgütlü olduğu, örgütlü bir toplum olduğu bir Türkiye düşünün. Ve bir Türkiye düşünün, soyulmayan, insan haklarına saygılı, demokrasiyi, özgürlüğü içine sindirmiş, itiraz eden adamı bile sağduyuyla dinlendiği. Ve bir Türkiye düşünün, medyanın özgür olduğu, gazetecilerin hapiste olmadığı, düşünen adamların hapiste olmadığı bir Türkiye’yi düşünün. Ve bir Türkiye düşünün, yargının bağımsız olduğu, hapishanelerinde soyguncuların olduğu, özgür insanların dışarıda özgürce gezdiği, kul hakkı yiyenlerin toplum tarafından reddedildiği ama inançlara saygılı, kimliklere saygılı, herkesin kucaklaştığı, barışın egemen olduğu bir Türkiye’yi düşünün. Ve bir Türkiye’yi düşünün, 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremedi diye intihar eden annenin olduğu bir Türkiye’yi düşünmek dahi istemiyoruz. O Türkiye’yi, bu anlayışı tarihe gömeceğiz. Özgür, güveni olan. Ve bir Türkiye düşünün, yok başörtüsüydü, yok eşarptı, yok çarşaftı, bunları düşünmeyen. Bir Türkiye’yi düşünün, çocuklarımızın okullara, üniversitelere gittiği, okuduğu, çalıştığı, özgürce müzik yaptığı, özgürce protesto ettiği, özgürce sokaklarda yürüdüğü bir Türkiye’yi düşünün. Bayrağımızı dalgalandırdığımız, ezanlarımızın okunduğu, rahatlıkla ibadetlerimizi yaptığımız, birbirimizi kucakladığımız, kimseyi ötekileştirmediğimiz bir Türkiye’yi düşünün. Bizim hayalimiz bu. O nedenle diyoruz, Türkiye rahat bir nefes alacak diyoruz. O rahat nefesi beraber, bütün Türkiye’ye aldıracağız."
"AMERİKA’YA İLTİCA ETSELER ORADAN GETİRECEĞİM"
Kılıçdaroğlu, Türkiye bir yol ayrımında olduğunu ifade ederek "Ya düzgün siyasetçilerden, ya hortumculardan yana oy kullanacağız. Bütün yurttaşlarımı, bütün kardeşlerimi CHP çatısı altına bekliyorum. Gelin ayrılığı, gayrılığı bir tarafa bırakalım" dedi. Kılıçdaroğlu, çiftçilere mazotu 1.5 TL’ye indirecekleri sözünü de verdi.
Kılıçdaroğlu, meydandan bir grubun "Deniz Feneri" diye bağırması üzerine "O Deniz Feneri dosyası açılmaz. Niye açsınlar, hırsızlıklar ortaya çıkacak. Ama meraklanmayın, benim bir sözüm var. Kul hakkı yiyenlerden sonuna kadar hesap soracağım. Amerika’ya iltica etseler de oradan getireceğim. Bunların yatacak yeri yok" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu küfredecekti sözlerine açıklık getirdi
Kılıçdaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mitingdeki konuşmasının bir bölümünün bazı medya gruplarında farklı yorumlandığına dikkati çekti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Oradaki şey şuydu; siyaset adamlarının aslında birbirlerini eleştirirken daha dikkatli olmaları gerekir. Ama Başbakanın bana yönelik haksız eleştirilerine karşı şöyle bir ifade kullanmak istedim aslında; 'Herkes daha dikkatli olmalı, ayağını denk almalı' sözcüğünü kullanmak istemedim, orada kestim. Nedeni de şuydu; siyasette sonuçta insanlar birbirlerinin yüzlerine bakarken haksız yere suçlama yapmamaları gerekir. Asıl şey buydu, ama bunu daha farklı bir şekilde yorumlamaları yanlış.''
Kılıçdaroğlu, Zonguldak mitingi sırasında yaptığı konuşmada, ''Eğer bir toplu iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah. İspat edemezsen benim adımı yolsuzlukla anarsan a.. gerisini söylemeyeyim'' demişti.
|