13 Temmuz 2013’te, TBMM’de, AKP, BDP ve CHP’nin oylarıyla, Türk vatanı, istiklal ve cumhuriyetini koruma görevi TSK’nın elinden alınmış ve Türk vatanı kavramı ilgili maddelerden çıkarılmıştı.
Bu bağlamda, Atatürk ve Türk vatanı konusunda bir Fransız tarihçinin neler yazdığını paylaşmayı, çok önemli bir ödev sayıyoruz, diyor AADD Federasyonu Başkanı Dursun Atılgan:
Fransız tarihçi Jacques Benoist Méchin (1901-1983) 1954’te yazdığı ‘Mustapha Kemal–La mort d’un Empire– Mustafa Kemal–Bir İmparatorluğun Ölümü’ adlı eserinde (ben şahsen eserin Almancasını 1970’lerin ortalarında Düsseldorf’ta okumuştum) çağımızın en önemli tarihi olayları arasında belirip öne çıkan bir tabloyu ortaya koymaktadır: Türkiye açısından Ortadoğu ve Yakındoğu halklarının uyanışı. Sefalet içindeki, küçük bir tarım ülkesi boyutlarına indirgenmiş ve İngiliz, Fransız ve Rus ordularıyla çevrilmiş yarı sömürge bir imparatorluğun, ‘Boğaz’ın hasta adamı’nın mirasçısı olan Mustafa Kemal, iktidarı ele geçirmeden önce “Bir ihtilalden daha fazlasını yapmak gerektir” diyor. O tarihte daha Türkiye yok. Onu dünyaya getirmek gerek. Mustafa Kemal ömrünün sonuna kadar bu büyük eser için çalışacak ve kendisinden sonra gelenlere, kök salacak bir toprak, yani vatan ve baştan aşağı değişmiş ve yeni genç bir ulus bırakacaktır.
Jacques Benoist Méchin eserinde şöyle diyor: “Türk Halkı Gazi ile iftihar etmekle her zaman haklıdır. Çünkü O’nun ellerinde inanılmaz değişime uğramış ve ondan, ödül olarak daha önce sahip olmadığı şeyi almıştır: Vatan...
Türk Halkı, Batılı ülkelerin hayatını uzun zamandan beri koşullandıran şeye ilk defa sahip oldu: Üzerinde kök salacak bir toprak, kendisine ait bir Vatan... Bunlar Türkler için tümüyle yeni bir şey, bugüne kadar hissetmediği bir heyecan kaynağı idi.
Vaktiyle Padişah için topraklar fethetmişti, sonra onları yine Padişah için savunmuş, işletmişti... Ama asla Makedonya ya da Arnavutluk’ta, Boğdan ya da Bosna’da, Suriye’de ya da Filistin’de oturduğu topraklarla içtenlikli bağlar kurmamıştı; asla onların üzerinde vatanı olarak yaşamamıştı...
Şimdi, uzun zamandır kendisinden esirgenen şeye sahipti. Üzerinde ocağını kurabileceği dünyanın küçük bir parçası. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve Kurtuluş Savaşı’nın ateşi arasında ona bir VATAN doğmuştu...
Mustafa Kemal kendilerini İstanbul’dan Samsun’a götüren vapurda Arif ve Refet’e‚ ihtilaller mevcut devletlerin şeklini değiştirir. Türkiye henüz mevcut değil. Onu dünyaya getirmek lazım demişti...
Hayatının sonunda Gazi, sözünü tuttuğunu söyleyebilirdi... Kendisine hedef seçtiği bütün hedeflerine ulaşmıştı. Tarihte bunu söyleyebilecek kaç kişi vardır?”
Gökçek’in simgeleri
“ANKARA’nın ilk akla gelen yapılarından Anıtkabir, ilk ve ikinci Meclis binaları ile Ankara Kalesi’nin Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Kente Bakış/Ankara’nın Sembolleri’ sayfasında yer almaması yurttaşların üzüntülerine yol açmıştır. Sitede semboller arasında Atakule ve Kocatepe’ye de yer verilmediği görülmüştür” diyen CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e “Bu bağlamda Anıtkabir ile Meclis binaları Ankara’nın sembol yapıları değil midir? Yapıların Ankara’yı simgesel anlamda temsil edip etmemesine kimler, hangi usulde karar veriyor? Bu konudaki kriter nedir? Duyurulan bu sayfanın yeniden gözden geçirilmesi ve gerekli düzeltmeler için ilgililere en kısa zamanda talimat vermeyi düşünüyor musunuz?” diye sordu...
Biliyor musunuz
DENİZ Baykal döneminin ‘ağır topları’ndan İstanbul milletvekili ve eski devlet bakanlarından Mehmet Sevigen’in CHP’den büyükşehir belediye başkanlığına aday adayı olduğunu çevresine söylediği öğrenildi. Seçim bölgesi Gaziosmanşa’dan adaylığı kulislerde yer alan Sevigen’in “Örgütüme kendimi sunmak istiyorum” diyerek büyükşehir adaylığı işaretini verdiğini...
CHP Parti Meclisi üyesi Fikri Sağlar’ın da Mersin aday adaylığı için çalışmalarına başladığını...
İLÇESİNDE bir çok imar planına davalar açan suç duyurusunda bulunan CHP Meclis üyesi Dursun Çaltı’nın Şişli’den; Maçka ve imam hatip kökenli, CHP İBB/Üsküdar Belediye Meclis üyesi, işadamı Hacı Ahmet Kılıç’ın Üsküdar’dan; Gaziosmanpaşa’da geniş bir aile tabanı olan, Meclis üyesi Ferhat Epözdemir’in Gaziosmanpaşa’dan; Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezinoğlu’nun Avcılar Hastanesi’nde idarecilik yapmış olan Dr. Handan Toprak’ın, İ.Ü. Veterinerlik Fakültesinden Prof. Dr. Murat Aslan’ın, İl Genel Meclisi üyesi, işadamı Erhan Bozan’ın Avcılar’dan; işadamı Evsal Yucak’ın Sultangazi’den; ilçe başkanı, işadamı Zahit Gürdal ile Sınav dershaneleri sahibi Hasan Mutlu’nun Bayrampaşa’dan adaylıklarını ilan ettiklerini;
Tümbel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara’nın, Net Holding’in Genel Koordinatörü Ceyhun Yağlıcıoğlu’nun, eski Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna’nın oğlu Oğul Aktuna’nın Bakırköy’den aday adayı olduklarını... Fatinoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Ali Fatinoğlu’nun ise bu kez Beylikdüzü yerine Bakırköy’den salı günü adaylığını ilan edeceğini...
‘CİĞERCİ OSMAN’IN YEĞENİ
EYÜPLÜ eski milletvekili Osman Özer’in (Ciğerci Osman) yeğeni, 118 yıllık Eyüplü İBB Meclis ve Marmara Belediyeler Birliği Meclis üyesi Ferzan Özer’in, zor olanı seçerek Bakırköy yerine Eyüp’ten aday adayı olduğunu...
Ayaş Belediye Başkanı, CHP Ankara Büyükşehir aday adayı Ali Başkaraağaç’ın, ilçeleri ziyaretinde ‘Cesur Yürek’ sloganıyla karşılandığını ve kendisine ‘Ankaranın bebesi’, ‘O bizden biri’, ‘Halkın başkanı’ yakıştırması yapıldığını...
CHP Mamak belediye başkan aday adayı Hüseyin Bayındır’ın ‘Rant siyasetine hayır, hizmete evet’ sloganı ile seçim çalışmalarına başladığını...
İyi ki kurdun Besim Tibuk
“BUGÜN 19. yaşına giren Liberal Demokrat Parti’nin, başta kurucu onursal başkanı Besim Tibuk olmak üzere, tüm kurucularına sükranlarımı sunarım” diyen Genel Başkan Cem Toker’in mesajı özetle şöyle: “Herkes için hürriyet, hoşgörü, adalet, birey hakları gibi soyut kalmış kavramları günlük yaşamımıza uyarlayıp, daha önce Türk siyasetinde yapılmamışı başararak tutarlı bir siyasi parti programı haline getirdiler. Sn. Besim Tibuk ve arkadaşlarının cesurca başlattıkları, söylenemeyenleri söyleyen, bu siyasi hareketin ivme kazanarak büyümesi, toplumca benimsenmesi için üstlendiğimiz sorumluluğu sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.”
Emperyalizmin kulu ‘siyasal İslam’...
GÜNÜMÜZDEKİ siyasal İslam temelde uluslararası tekelci sermayenin uzantısı ve emperyalizmin dostudur,
Onun ayrıntıda kalan çelişkisine karşın, emperyalizm karşıtı değildir.
Prof. Dr.
Türkkaya ATAÖV
|