\'Odatv operasyonunu Başbakan istedi\'

19 Mart 2014 Çarşamba, 08:33

Ergenekon’dan Balyoz’a, Odatv’den KCK’ya kadar birçok siyasi davanın beyin takımındaki isim; komploların mimarı Ali Fuat Yılmazer ilk kez ekranlara çıktı.

Cemaat’in kanalı Bugün TV’de Tarık Toros’un sorularını yanıtlayan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer çarpıcı iddialarda bulundu. Ve vurgulamalıyız ki; açıklamaları arasında çelişkiler de hayli mevcuttu.

Programın büyük bölümünde Odatv soruşturması konuşuldu. Odatv’ye komployu kuran isimlerden biri olan Yılmazer, haliyle kendini savundu. Dahası; suçu kendisinden dolayısıyla Cemaat’ten ziyade Başbakan’a attı. Tüm operasyonlarda Başbakan’ın bilgisi/onayı/desteği olduğunu belirtti.

Kuşkusuz bu doğru ama eksik bir iddiaydı. Çünkü Başbakan’ın bilgisi ve dahli vardı; ancak Cemaat ve Cemaat’in devlet içindeki çetesi de Başbakan kadar sorumluydu. Sonuçta; Başbakan’ı bilgilendiren (yalan ve sahte iddialarla) ve Başbakan’dan aldığı onayları hukuksuzca yapanlar da onlardı. Emir ve onay veren Başbakan ise; Başbakan’ı besleyen operasyonel güç Cemaat’ti.

Bununla birlikte; Ali Fuat Yılmazer’in tüm programın ruhuna yansıyan “Her şeyi Başbakan emretti” söylemi; Fethullah Gülen’in Zaman’a verdiği yeni röportajla paraleldi. Sanki; Gülen’in “Kendi yaptıklarını Cemaat’e fatura ediyorlar” sözünün pekişmesi operasyonuydu Ali Fuat Yılmazer’in ortaya çıkması….

Sözün özü…

Ali Fuat Yılmazer’in açıklamaları aslında yaptıkları hukuksuzlukların yargılanmasında adeta suç delili olacak türdendi…


İŞTE BUGÜN TV’DE YAYINLANAN PROGRAMDA ÖNE ÇIKAN AÇIKLAMALAR:

\'Tarık Toros: Şimdi iddia şu; “Cemaat’in talebiyle bu operasyonlar yönlendirildi”. Nedim Şener de bugüne kadar çıktığı yığınla ekranda “beni cemaat gözaltına aldırdı, tutuklattı” dedi…

Ali Fuat Yılmazer: Şimdi bu benim çok ağırıma giden bir yakıştırma. İşin doğrusu bu iddiayı ortaya atanlar da dâhil olmak üzere herkes çok iyi biliyor ki; ben o dönemde Başbakan ile görüşüyordum ve tüm gelişmeleri de Başbakan’a bizzat kendim arz ediyordum. Bu normal usule uygun bir ilişki şekli değildi. Ergenekon soruşturmalarının başladığı dönemde ve 2008’in başından itibaren... Net hatırlamıyorum ama Veli Küçük operasyonun hemen öncesinde veya belki de sonrasında, o günlerde başladı bu ilk görüşme.

Başbakan’a bizzat şahsen görüşerek, tüm gelişmeleri kendisine arz etmişimdir. Oradan aldığım talimatlara göre Ergenekon’un tüm safahati itibarıyla bunları söylüyorum. Aldığım talimatlara göre kendi görev ve sorumluluk alanımdaki konuları da ben yönetmişimdir. Üzerine basa basa söylüyorum. Ben yönetmişimdir. Şimdi ben eğer Cemaat’ten aldığım perspektifle bu işler yürüyorsa niye Başbakan’la görüşeyim, niye Başbakan benimle görüşüyor? Nerede bu İçişleri Bakanı? Emniyet Genel Müdürü’müz nerede? İstanbul Emniyet Müdürümüz, Vali’miz nerede?

TUTUKLANACAKLAR LİSTESİ BAŞBAKAN’A ARZ EDİLDİ

Tarık Toros: Peki, siz Başbakan’a Ergenekon safahatıyla alakalı 2008’de Veli Küçük’ün tutuklanmasıyla başlayarak bilgilendirme yapıyorsunuz… Neler söylüyorsunuz? Başbakan’ın tavrı ne oluyordu?

Ali Fuat Yılmazer: Operasyon kapsamında ele geçen yeni bilgiler var, çok çarpıcı bilgiler var... Yani çok şimdi girmek istemem ama, Başbakan o dönemde destekleyici oldu. Zaten bir tek destekleyen o olmuştur. Şunu da deklare etmiş olayım; toplum da bilsin aydınlarımız da tartışacaksa bunları tartışsınlar; gerçekler bunlardır. Hükümet bu işin arkasında durduysa, bir dönem yapılanlar vesayet dönemini bitirdiyse, ben şimdi soruyorum: Hükümetin icra organı İçişleri Bakanı’mız neredeydi o soruşturmalar döneminde? Emniyet Genel Müdürü’müz neredeydi o soruşturmalar döneminde? Eğer bu hükümet o dönem vesayet dönemini bitirdiyse, bir tek Başbakan vardı o dönemin Başbakanı. Bir tek ondan aldığımız onaylarla ben bu çalışmaları yapabildim. Bizim götürdüğümüz bilgiler ve kendisinden aldığımız perspektif o operasyonları destekleyici olmuştur.

Tarık Toros: Tutuklanan kişilere ilişkin herhangi bir itirazı oldu mu mesela?

Ali Fuat Yılmazer: Şimdi tabii Başbakanımıza, bir kere ben istihbarat aşamasında, hiçbir operasyon öncesinde gitmeden, arz etmeden adli aşamaya dönüştürdüğüm bir çalışma olmamıştır. Adli aşamada da operasyon öncesi bütün listeler kendisine arz edilmiştir.

Tarık Toros: Bu hangi yıllar arasında?

Ali Fuat Yılmazer: 2008, 2009, 2010, 2011’e kadar… 2010’un son ikinci yarısından itibaren görüşmedim bir daha.


ODATV OPERASYONUNU BAŞBAKAN İSTEDİ


Tarık Toros: Peki Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın olduğu dönemde Odatv ile ilgili bilgi verdiniz mi?

Ali Fuat Yılmazer: Ben önceki safahatinde götürdüğümde, genelde tutuklama perspektifimizden Başbakan’ın haberi olmuştur. Bana tembihleri “aman ha bunlar tutuklansın şeklinde” olmuştur. Hiç biz Başbakan’a rağmen tutuklama yapmadık. Ergenekon sanıkları hakkında konuşuyorum.

Tarık Toros: Odatv tutuklamaları da Başbakan’ın talimatıyla mı olmuştur?


Ali Fuat Yılmazer: Evet. Odatv bizim gündemimizde değildi. İlk olarak Başbakan’ın bana bir talimat vermesi üzerine başlattığım çalışmadır. “Şuna da bir bakar mısınız” dedi. Baktık. Yaptığımız tespitler de şu anda devletin arşivinde; ben ne yazmışım Odatv ile ilgili. Haksız bir iddia ve isnatta bulunmuşsam çıkarsınlar onu da soruşturmaya dönüştürsünler. Ben de gideyim yanlışım neyse cevabını vereyim.

Tarık Toros: “Odatv tutuklamaları da Başbakan’ın talimatıyla mı yapılıyor” diye sorular geliyor…

Ali Fuat Yılmazer: Odatv operasyonu istihbarat aşamasında dediğim gibi; başlangıcı… Sayın Başbakan bizim idari makamlarımızın en üstüdür, yürütmenin başıdır. O dönemde bana bizzat verdiği talimat üzerine istihbaratta başlatılmış bir çalışmadır. Fakat tutuklama talimatı anlamında bir şey yok da, daha sonra adli safhada kimler gözaltına alınacak bilgileri kendisine arz edilmiştir. Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın olduğu liste operasyon sonrası safhasında yine kendisine arz edilmiştir. Talimatı olmamıştır, aksi yönde de bir talimatı olmamıştır; gereği yapılmıştır. Başbakan’ın bilgisi dahilinde gelişmiş bir süreçtir.

BAŞBAKAN: BAŞBUĞ MUTLAKA TUTUKLANSIN



Ali Fuat Yılmazer: Tabii bana düşer mi bilmiyorum bunu açıklamak; ama bu bildiğim gerçek ve bunu da bugün Türk toplumuyla paylaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. İlker Başbuğ’un dosyası, Genelkurmay Başkanı ile ilgili dosya takdir edersiniz ki; Başbakan’a her seferinde olduğu gibi yine arz edildi. Başbakan çok görüşmüyor olmasına rağmen, Adalet Bakanı ilgili Başsavcıvekilini aldı ve Başbakan’a gitti dosyayla birlikte. Başbakan çağırdı ve bizzat görüştü. Çünkü Başsavcıvekili döndüğünde gelir gelmez bana aktardı bu konuyu. Daha önce ben görüştüğüm için bu perspektifi, oradan geleni gideni benim üzerimden değerlendirebildikleri için. Benle paylaştığı bir konu var, dosya arz edildiğinde Başbakan’ın talimatı şu olmuştur: “Mutlaka tutuklansın”. Genelkurmay Başkanı için söylüyorum. Bu işlemi yapacağız, ama mutlaka tutuklansın. Şimdi Başsavcıvekili bundan telaşa düşmüş. Bunun detayını kendisi açıklar veya açıklamaz. İsmini vermeyeyim.

Başbakanımız bizzat tutuklanması talimatıyla başsavcıvekilini gönderiyor. Başsavcıvekili de benim yanıma gelmiştir. Benim kendisine söylediğim şu olmuştur; “Dosyanın gereği neyse siz onu yapın”.

Başbakan hemen tutuklanmanın akabinde kamuoyuna öyle bir açıklama yaptı ki; oradaki bütün kadrolar şok oldu, ben dahil. Orada bir kırılma yaşandı. İşte kırılma orada yaşanmıştır. Hem bir talimat veriyorsunuz; hem de çıkıyorsunuz Türk toplumuna bambaşka bir perspektif sunuyorsunuz. Yazık değil mi o sürece? Kolay mıdır yani o operasyonel süreci bir yerden alıp bir yere getirmek? Kolay olmadı ki. Ne çektiğimizi biz biliyoruz. Ya söylediğinizin arkasında durum, ya da söylemeyin bırakın yargı işini yapsın.\'

Kaynak : Odatv.com